CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün Bursa’da.
Bir de Bursa İl Başkanlığı’nın programında örgütle akşam yemeği var.
Ancak CHP Genel Merkezi’nin programında Kılıçdaroğlu’nun akşam yemeği yok!
Bu verdiğim bilgiye itiraz edilmemesi için programın çıktısını aynen paylaşıyorum.
CHP’de ilk kez karşılaştığımız hadisenin aslı şu:
CHP İl Başkanlığı, Kılıçdaroğlu’nun Bursa programının finaline akşam yemeği yazdı.
Yemek davetiyeleri de 125 liradan üyelere satıldı.
Örgütün Kılıçdaroğlu ile buluşacağı yemeğin davetiyesinin 125 liradan satılması Kılıçdaroğlu’nun kulağına gitti.
Dün, Kılıçdaroğlu’nun programında akşam yemeği olmadığını öğrendim.
Bunun iki nedeni var.
Birincisi, Kılıçdaroğlu pazar sabahı yabancı konuklarla biraraya geleceği programa akşam saatlerinde hazırlık yapmak istiyor. Yani Kılıçdaroğlu Bursa’dan erken ayrılıp, pazar günkü programa hazırlık yapmak niyetinde.
İkinci neden de Kılıçdaroğlu’nun bu tür gezilerde örgütten çok halkla daha çok temas etmek isteği.
Kılıçdaroğlu “CHP’liler zaten bize oy veriyor. Önemli olan bize oy vermeyen kesimlerle temas etmek” anlayışını benimsediği için bu sabah CHP’nin Bursa’da en az oy aldığı mahallelerin muhtarlarıyla kahvaltı edecek.
Kılıçdaroğlu’nun programında olmasa da CHP İl Başkanı Şadi Özdemir, Genel Başkanı’nın yemeğe katılması için ısrarcı olacak.
Nitekim Özdemir, çevresine yemeğin olacağını ve Kılıçdaroğlu’nun da katılacağını söylüyor.
Bakalım Kılıçdaroğlu, yemeğe mi katılacak yoksa programda yazıldığı gibi saat 18,00’de Bursa’dan Ankara’ya mı hareket edecek?
————————-
6 ayaklı program
CHP Genel Merkezi’nin Bursa programının 6 ayağı var.
İlk ziyaret saat 10,30’da Gürsu Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı ziyareti…
Kılıçdaroğlu ardından muhtarla kahvaltı edecek.
CHP Lideri, sırasıyla Nilüfer Belediyesi ve Mudanya Belediyesi’nin tesis açılışlarını gerçekleştirdikten sonra Tarım Çalıştayı’na katılacak ve akşam saatlerinde şehit ailesini ziyaret ettikten sonra Bursa’dan ayrılacak.
Peki akşam bir otelde planlanan yemeğe katılmazsa ne olacak?
Yemeğin yine olması planlanıyor Kılıçdaroğlu’suz.
——————–
Nerde o eski meyveler, sebzeler…
Ne o, rengi kan kırmızı, kokusu mis, tadı damakta kalan domates gibi domatesler kaldı, ne de o, sulu, kıtır kıtır salatalık gibi salatalıklar.
Eskiden Bursa şeftalisinin tadı vardı, bugün ise sadece adı kaldı.
Tarım ürünlerinin tadının kaçmasını daha fazla verim almak için genetiği değiştirilen tohum ve gübre olarak açıklıyor uzmanlar.
Tarım ilaçları da cabası…
Ancak ben Bulgaristan’da çocukluğumun domatesini yedim 2 yıl önce.
OLAY TV’nin özel yayını için bulunduğumuz Bulgaristan’da, gidecek başka bir yer yokmuş gibi bir Türk lokantasına gittik.
Ortaya domates geldi…
Aman Allah’ım o nasıl güzel domates.
Hemen lokanta sahibine görüşümü bildirdim: “Biz de tarım ülkesi olarak övünüyoruz. Sizin Bulgaristan’da domatesler çok daha güzel”.
Türk lokantacısından aldığım yanıta buyrun:
“Yediğin domates Bulgaristan’ın değil ki, Türkiye’den ithal!”
Demek ki hala eski domatesler varmış Türkiye’de ben rastlamasam da.
Önceki gün Gübretaş’ın basın toplantısı vardı.
Konu gübreydi ancak biz ısrarla hadiseyi tarıma çekmeye çalışıyor, Gübretaş yöneticilerinden milli tarımla ilgili görüşlerini dinlemek istiyor, dışa bağımlılığın ve tarım topraklarının küçülmesinin nedenlerini soruyoruz.
Sektörün neredeyse tamamının kullandığı kimyasal gübrenin hammadesinin yüzde 95’ini ithal ediyormuşuz mesela.
Bu istatistik bile başlı başına milli tarım için katedeceğimiz yolun ne kadar uzun ve meşakkatli olduğunu gösteriyor.
Tarımda millilik bir yana, gelelim Gübretaş’ın faaliyetlerine.
Toprağın en verimli şekilde işlenmesi için Gübretaş’ın önemli faaliyetleri varmış.
“İyi Tarım” projesiyle, hangi tarım alanının hangi ürüne elverişli olduğu, hangi tarım toprağına hangi tür gübrenin kullanılması halinde verimin arttırılacağı gibi sorulara yanıt buluyorlar.
Bu çalışmayla binlerce hektarlık tarım arazisinin analizi yapılmış, binlerce çiftçi eğitilmiş.
Hedef bilinçli çiftçiler eliyle bereketli hasatlar üretmek.
Bir başka ifadeyle en az gübreyle en fazla hasat elde etmek.
Her geçen gün küçülen tarım toprakları karşısında toprağın en verimli şekilde kullanılması, hem çiftçiler için hem de tüketiciler için şart.