Nicedir CHP`deki iç gelişmeleri yazmıyordum.
Ancak dünkü gelişmeyle birlikte yazmak, kaçınılmaz oldu.
Nitekim CHP Yıldırım`da olağanüstü kongrenin ayak sesleri duyuluyor.
Somut gelişme şu:
Bir grup partili öncülüğünde olağanüstü kongre toplanması için bir hareket başlatılmıştı. Yaklaşık 15 gün önce, noter kanalıyla ilk imza atıldı. Ve dün itibariyle 200`ün üstünde imzaya ulaşıldığına dair bilgi geldi.
CHP`nin Yıldırım`daki delege sayısı 400…
Olağanüstü kongre için delegelerin yarısının imzası yeterli.
Yani olağanüstü kongrenin önünde hiçbir engel kalmadığı belirtiliyor.
Peki bayram değil, seyran değil, üstelik seçimlerin yapılmasına şunun şurasında 6-7 ay varken neden kongre toplanıyor?
Bir başka ifadeyle imzacıların derdi ne?
Yıldırımlı muhalifler, bir delege hareketi olarak nitelendirdikleri kongre girişimlerini 2 nedene bağlıyor.
İlki, 30 Mart seçimlerinde, partiye emek vermemiş isimlerin belediye meclis üyeliği yapıldığına inanılması.
İkinci ve daha temel neden de İlçe Başkanı Güner Aklan ve yönetiminin, pasif bir yönetim sergilediğinin düşünülmesi.
Muhalifler bu durumu, “Güner Aklan ve yönetimi, ne çalışıyor ne de çalıştırıyor. Delege bu duruma tepkili” sözleriyle özetliyor.
Aslında bu iddia yeni değil.
CHP Yıldırım eski adayı Ramazan Altunöz de benzer iddiaları ortaya atmış, zehir zemberek sözlerle Güner Aklan`ı adeta topa tutmuştu.
Aklan`ın, Altunöz`ü içine sindiremediği için, çalışmadığı iddiasını Yıldırım`da çok sayıda partiliden duymuştum.
Ancak üst satırlarda da ifade ettiğim gibi, seçimlere 6-7 ay kala CHP Yıldırım cephesinin olağanüstü kongre gündemiyle meşgul olması sadece rakiplerinin işine yarar.
Kömür daha ne kadar can alacak?
Acı üstüne acı yaşıyoruz son günlerde.
Soma, Ermenek derken Bartın ve Zonguldak maden ocakları da işçilere mezar oldu.
Bartın ve Zonguldak kazalarında 3 işçi yaşamını yitirdiği için, gündem olmadı.
Ancak bir işçinin ölümü demek, bir kişinin dünyasının yok olması demek değil mi?
Ha 30 dünya yok olmuş ha bir dünya…
Maden ocaklarında meydana gelen ölümcül kazalarda hep aynı sözcük karşımıza çıkıyor:
Kömür!
Bir maden düşünün…
Yer altından çıkarırken de öldürüyor, yer üstünde yakarken de öldürüyor.
Birinde oracıkta hemen öldürüyor, diğerinde yavaş yavaş öldürüyor.
Ama iki durumda da ocakları söndürüyor, çocukları yetim bırakıyor, annelerin gözyaşına dönüşüyor.
Bunca ölüm, gözyaşı ve acıya değer mi?
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, riskli maden ocaklarının kapatılmasını gündeme getirdi.
Ancak kömürü çıkarmayı tartışmanın zamanı gelmedi mi?
Sigara denetleniyor mu?
Bu konuya yarın detaylı bir şekilde değineceğim ancak bugün 2 satır da olsa yazmak istedim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın bir kafede sigara içenleri gördükten sonra tedbir alınmasını istemesinden söz ediyorum.
Üslubu bir yana koyuyorum.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, sigarayla mücadelenin tavsadığını ima etmekle, yerden göğe kadar haklı değil mi?
Güya kapalı alanlarda sigara yasak ama hangi mekana gittiysem pofur pofur sigara içiliyor.
Ciddi bir denetim olsa bu kadar rahat sigara içilebilir mi?