Seçim ikinci tura kalır mı, Meclis çoğunluğunu hangi ittifak elde eder, cumhurbaşkanı kim seçilir, hangi parti kaç milletvekili çıkarır bilmem ama canlarla ilgili yepyeni bir yasanın çıkarılması, hem de hiç vakit kaybedilmeden harekete geçilmesi gerekir.
Daha önce de yazdım, mevcut Hayvan Hakları Koruma Kanunu, son derece yetersiz, yaptırımı neredeyse olmayan, yapanın yanına kar kaldığı, idare-i maslahatçı bir yasadır.
Dün Hıncal Usta da (Uluç) konuyla ilgili aydınlatıcı bir yazı yazmış, arşivden okumanızı salık veririm.
Şimdi kritik soru şu:
Yasa olmazsa, hakimler ne yapsın?
Sakarya’da patileri kesilerek katledilen masum köpek hadisesi, kamuoyunda yankı buldu diye savcı, TCK’nın ilgili maddesine dayanarak işlem yapıyor.
O maddede mala zarar verme suçu var.
Yani köpeğe mal muamelesi yapılıyor.
Neden?
Çünkü köpek katliamı kamuoyunda yankı buldu diye Hayvan Hakları Kanuna’na dayanılarak işlem yapılırsa, toplum tatmin olmayacak.
Öyle ki Hayvan Hakları Kanunu’nda hayvan öldürmenin karşılığı en fazla idari para cezası…
Yani bu ülkede bir cana kıyarsanız, 150 lira gibi komik bir para cezasıyla kurtulabiliyorsunuz.
Başka bir çarpıklık daha…
Yine TCK’nın ilgili maddesinde, mala zarar vermekten hapis yatmak, malın sahipli olması koşuluna bağlı.
Davaya bakan savcı da, patileri kesilip öldürülen köpeği, çevredeki hayvanseverler mama veriyor diye ‘sahipli mal’ olarak görmüş.
Oysa zavallı hayvanın sahipli olduğu falan yok.
Zaten sahipli olsa, hunharca katledilmezdi.
Peki, ne mantıkla, ne de hukukla izah edilmesi oldukça güç olan bu zorlama girişimler neden yapılıyor?
Nedeni şu:
Ülkemizde, hayvanlara karşı işlenen suçlara yönelik cezai yaptırımlar son derece yetersiz de ondan.
Ortada ‘Hayvanları Koruma Kanunu’ isminde bir yasa var ama hiçbir işlevi olmayan, hayvanları korumakla da hiçbir ilgisi olmayan ve yazılı bir metinden öte geçmeyen, sade suya tirit kabilinden bir yasa.
O halde, tek bir cana daha kıyılmadan, yeni bir yasa, yeni bir yasa, yeni bir yasa…
Siyasetçiler ne yapıyor?
Nedense, hayvan katliamlarını içeren haberler pıtrak misali çoğaldı.
Oysa, hayvanlar hep öldürülüyordu, her zaman kötü muameleye maruz kalıyorlardı.
Ancak bir şekilde gündeme gelmeleri çok iyi oldu.
En azından toplumda duyarlılık oldu hayvanlarla ilgili.
Peki bizim siyasetçilerimiz, milletvekili adaylarımız ne yapıyor bu konuyla ilgili?
Ben bir tekinin bile hayvan hakları konusunda söylem geliştirdiklerini, Meclis’e gitmeleri durumunda canları koruyacak yasanın takipçisi olacaklarını taahhüt ettiklerini, onların daha iyi yaşam koşullarına sahip olmaları için söz verdiklerini duymadım.
İnce’nin adaylık fikri
Bu sözler Muharrem İnce’ye ait.
Peki, İnce’nin adaylığının önünü açan Sarıbal ne diyor bu duruma?
Daha doğrusu, gelişmenin perde arkasında hangi detaylar var?
Sarıbal, İnce ile önceleri görüşlerinin farklı olduğunu ve meselelere farklı perspektiften baktıklarını kabul ediyor.
Ancak bugün gelinen noktada, aynı çizgiye geldiklerini de hatırlatıyor.
İnce’nin adaylığı da şöyle gelişmiş:
“Muharrem İnce ile zaman zaman farklı düşüncelerimiz oldu ama seçime gidiyorduk ve bizim dinamik, genç, pratik zekalı ve anında yanıt veren birine ihtiyacımız vardı.
Bursa’da 576 partilimizin katıldığı, İl Başkanlığı’mızın düzenlediği toplantıda, ben divandaydım. Konuşulanları tek tek not aldım. O toplantıda 4 soru sorduk katılımcılara. Bunlardan biri cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğiydi. Bu soruya ağırlıklı olarak Muharrem İnce yanıtı verildi.
Ben toplantıdan sonra Parti Meclisi’ne katıldım ve ne bir eksik ne de bir fazla, açık yüreklilikle o toplantıda konuşulanları paylaştım. İnce’nin cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini, toplumun talebinin bu yönde olduğunu söyledim. Genel Başkan da bu bilgileri çok kıymetli bularak, söylenenleri önemsedi.”
Sarıbal’ın sözlerinden de anlaşılacağı üzere İnce’nin adaylığı Bursa’daki toplantının da konuşulduğu Parti Meclisi’nde şekillenmiş.
Kuşkusuz İnce’nin adaylığını perçinleyen başka eğilimler de masaya yatırılmıştır o toplantıda.
Ancak hem İnce’nin hem de Sarıbal’ın sözlerinden anlaşılıyor ki, Bursa’daki eğilim yoklaması ve Sarıbal’ın İnce’nin adaylığında ısrarcı olması, CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığının da önemli bir merhale olmuş.
İnce’nin de ifade ettiği gibi adaylık fitilinin ilk ateşini yakmış.