Bursa’da suyun nereden içilmesi gerektiğine dair tartışma hep vardı.
Kuşkusuz dileyen çeşmeden, dileyen plastik veya cam şişeden içiyor.
Hatta evine veya iş yerine arıtma cihazı taktıranların sayısı hiç de az değil.
Peki hangi su daha sağlıklı?
Veya genel kanaat olan, ‘şebeke suyu kirlidir’ iddiası doğru mu?
***
Dindar’ın konuyla ilgili tüm açıklamalarını olay.com.tr’den izleyebilirsiniz.
Öncelikle Efsun Dindar, “Ben suyu çeşmeden içiyorum” diyerek, şebeke suyunun son derece sağlıklı olduğunu belirtti.
Sebebini ise şöyle açıkladı:
“BUSKİ’nin içme suyu arıtma tesisleri çok iyi çalışıyor. Analiz sonuçları da Büyükşehir Belediyesi’nin internet sayfasında online olarak görülebilir. Hem fiziksel hem de mikrobiyolojik analiz sonuçları, çeşmeden su içilmesinde bir sakınca olmadığını gösteriyor.”
***
Dindar’a şebeke suyunun koktuğuna yönelik şikayetleri hatırlatıyorum.
Klordan kaynaklanıyormuş.
Klor da, suyun arıtma tesislerinden evlere olan yolculuğu sırasında kirlenmemesi için şartmış.
Ancak kokuya neden olan klorlu suyun, kirli olduğu anlamına gelmediğini söylüyor Dindar.
***
Bir de tat meselesi var.
***
Gelelim plastik şişe sularına.
Dindar’a göre plastik şişedeki sular, insan sağlığı için riskli.
2 örnekle devam edelim.
Bursa’da plastik şişede su satan bir fabrikada, analiz yapılıyor.
Kaynak suda kafein madde olduğu tespit ediliyor.
Yine Bursa’daki başka bir su fabrikasında suyun içinde protein tozu tespit ediliyor.
Yani vatandaş içine kafein ve protein tozu bulaşan suları marketlerden satın alıp afiyetle (!) içti.
Peki bu maddeler nasıl doğal sulara bulaştı?
Dindar, doğal suların gerek hava, gerekse de toprak kirliliğinden olumsuz etkilenerek, bazen de fabrikaların atıklarından dolayı kirlenebildiğini hatırlattı.
Yan plastik şişelerde satılan sulardaki mikroplastik maddeler, daha depolanmadan suya karışıp, insan sağlığını tehdit edebiliyor.
Ayrıca, plastik şişelerin saklama koşulları, suyun plastikle uzun süre temas etmesi, saklanma aşamasında güneş ışığına maruz kalması da insan sağlığı açısından sakıncalar doğurabiliyor.
Dindar, “Plastik suda satılan doğal sularla ilgili analizler, suyun kalitesini ölçüyor. Ancak bu sularda, yönetmeliklerimizde olmayan, ölçülmeyen veya ölçülmesi öngörülmeyen maddeler de olabiliyor” diyerek, konuya farklı bir bakış açısı getiriyor.
***
Dindar’ın söylediklerinden 2 sonuç çıkardım:
-Bursa’da su çeşmeden içilebilir. Kirli değil ve sağlık açısından hiçbir sakıncası yok.
-Plastik şişelerde satılan sularda risk var.
Cam şişe, damacana ve arıtma cihazları
“Cam şişede satılan su, plastiğe göre sağlıklı ama maliyeti yüksek olduğu için pek tercih edilmiyor” diyen Dindar’ın damacana su için görüşü olumsuz:
“Damacanalar sürekli temizlendiği için çatlaklar oluşuyor. Bu çatlaklarda da gözle görülmeyen canlılar üreyebiliyor.”
Dindar, arıtma cihazları için ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Arıtma cihazından geçen sular sağlıklı ancak bu cihaz sanıldığı gibi
suyun kirliliğini almıyor, sadece şebeke suyundaki kalsiyum ve magnezyum gibi minarelleri arındırıp, yumuşatıyor. Bu da mineral yönden fakir su demektir.”
Ayrıca Bursa’da şebeke suyu temiz olduğu için, arıtma cihazlarının kirli suyu temizlediği iddiası zaten boşa çıkıyor.
Fethi Yıldız’ın önlenemeyen yükselişi
Harmancıklı Yıldız, istikrarlı bir şekilde siyaset basamaklarını birer birer çıktı.
İçinde bulunduğumuz Alinur Aktaşlı dönemde AK Parti Büyükşehir Meclis Grup Sözcülüğü görevine seçilen Yıldız, şimdi de Büyükşehir Belediye Başkanvekili oldu.
Siyasi yaşamının zirvesinde olan Yıldız’ı bakalım başka hangi görevler bekliyor?
Büyük ikramiye ihtiyaç sahibine
Üç çocuk babası bir inşaat işçisiymiş.
Yıllardır, büyük ikramiyenin hali vakti yerinde olan kişilere çıktığını duyuyorduk.
Bu yıl ise İnegöl’den ihtiyaç sahibi birinin yüzüne gülmüş talih.
“Piyango bana çıkmış gibi sevindim” diyerek, duygularımı abartmayacağım elbette ama birçokları gibi ben de mutlu oldum bu duruma.
Ne diyelim, hayırlı olsun.