14 Mayıs’ta, “1 gemisi daha satılan BUDO satılır mı?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Yazının ana fikrini oluşturan başlık, tamamen benim yorumumdu.
Nitekim, yıl, yıl bilançosunu verdiğim BUDO’nun zarar ettiğini aktarmıştım.
Ancak yazıda ne Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın ne de BURULAŞ Genel Müdürü Kürşat Çapar’ın açıklaması vardı.
Ayrıca tüm okuyucular gibi Aktaş ve Çapar da gazetede yayımlamandıktan sonra yazıdan haberi oldu.
Sonra ne mi oldu?
CHP İl Başkanı İsmet Karaca, yazıdan hemen sonra bazı internet sitelerine açıklamalar yaparak, “BUDO’yu kesin satacaklar. Kamuoyunu hazırlıyorlar. İşte bunun ispatı, basında çıkan bir yazıdır. Ancak BUDO’yu sattırmayız!” dedi.
Ancak Aktaş, BUDO’yu satmak gibi bir niyeti olmadığını, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında net ifadelerle açıkladı.
BUDO, bu kez bir başka gelişmeyle kamuoyunun gündemine geldi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi şubat ayında BURULAŞ’a gönderdiği yazıda, Eminönü iskelesi kirasını yüzde 300 oranında arttırdığını bildirdi.
Burulaş, itiraz etti bu fahiş kira artışına.
Geçen hafta Ahmet Ağabey (Emin Yılmaz) Karaca’nın açıklamasına yer verdi.
Karaca, İstanbul’a gidip sorunu çözeceklerini söylemişti.
Yani araya girdiklerini söyleyen Bursa’daki CHP’liler geçen hafta sonu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ettiler.
Ziyaretin ardından CHP’liler, BUDO sorununun çözüldüğü açıklamasını yaptılar.
İşte tüm bu gelişmeler iki parti arasında dört başı mamur bir polemiğin de kapısını araladı.
Salman’a, BUDO krizini sorduk.
Özetle şunları söyledi:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, BUDO iskelesine yüzde 300 gibi fahiş oranda zam yapmaya kalktı. Bu kabul edilebilir bir zam değildi. İtirazlar yapıldı. CHP’liler ise sanki bu işi kendileri çözmüş gibi İmamoğlu ile görüşerek rol çalmaya çalıştılar. Oysa zaten bu zam oranı, yargıdan dönerdi.”
BUDO meselesi, iki parti temsilcileri arasında söz düellosuna dönüştü.
Sorun çözülmüş gibi görünüyor.
Ancak şimdi de, “Bu sorunu kim çözdü” kavgası başladı.
Siyaset böyle bir şey işte…
Tarım sigortası şart
Doğal afetler hiç kuşkusuz çiftçinin belini büküyor.
Düşünsenize, varınızı yoğunuzu ortaya koyduğunuz mahsülleriniz, 10 dakikalık bir dolu yağışı veya sel baskınıyla yok olup gidiyor gözlerinizin önünde.
Ancak, tarım sigortasıyla zararını karşılayabilir çiftçi.
Peki Bursa’daki tarım alanlarının yüzde kaçı sigortalı?
Sadece yüzde 18!
Evet devlet, sosyal devletse çiftçilere destek vermeli.
Ancak çiftçi de biraz kendini düşünmeli.
Derelerin ıslahı
“Kördere’nin intikamı”
Kördere, 5 yurttaşımıza mezar olan derenin ismi.
Yoğun yağışlarla birlikte taşan dere, 5 yurttaşımızın ölümüne sebep oldu.
Oysa o dere 100 yıldır orada.
Ve 100 yıldır, daha şiddetli yağışlar gördü bölge insanı.
Peki neden bu kez facia yaşandı?
Dün İYİ Partililer bölgede incelemelerde bulundular.
İYİ Parti İl Başkanı Dr. Yahya Bahadır, ilginç şeyler söyledi.
Mesela ilk tespitlerinden dere ıslahının yapılmadığını gördüklerini söyledi.
Ancak daha doyurucu bilgiler, hazırladıkları rapor son şeklini aldıktan sonra ortaya çıkacaktır.
Barajlar doldu, 229 gün karada ölüm yok
Çok değil birkaç ay öncesine kadar Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursalılara suyu tasarruflu kullanma çağrısında bulunmuştu.
Nitekim Bursa’nın içme suyunu sağlayan Nilüfer ve Doğancı Barajlarından rezervler alarm veriyordu.
Ancak son yağışlarla birlikte barajlar doldu…
Dün Buski Genel Müdürü Güngör Gülenç’ten barajlardaki son durum hakkında bilgiler aldım.
Nilüfer Barajı yüzde 98 oranında dolmuş.
Doğancı Barajı’ndaki oran ise yüzde 54 seviyesinde.
Bu şu demek:
229 gün hiç yağış olmasa bile Bursa’nın içme suyu yeterli.
Peki bu noktaya nasıl gelindi?
Gönenç’in verdiği bilgilerle devam edelim…
Bursa’da kuraklık tehlikesi başgösterince yeni kuyular açıldı.
Ayrıca pınar sularında da iyileştirmeler yapılarak yeni kaynaklar elde edildi.
Böylece barajlardan su çekimi azaldı.
Mesela, pazartesi günü Uludağ’ın pınar kaynaklarından 62 bin metreküp su kulllanıldı.
Yer altı kuyularından ise 135 bin metreküp.
Barajlardan kullanılan suyun miktarı 135 bin metreküp.
Ancak yine de tedbiri elden bırakmayalım ve barajlar ne kadar dolu, doğal kaynaklarımız ne kadar zengin olursa olsun, suyu boşa harcamayalım.
Nitekim ihtiyaçlarımız sınırsız olsa da kaynaklarımız kıt.