Olay Gazetesi Bursa

Bu da mı gol değil Rektör Hocam

Günler önce, Bilim Kurulu’na Uludağ Üniversitesi’nden hiçbir  hocanın davet edilmediğine değinmiş ve bu durumun Uludağ Üniversitesi’nin düşüşünü gösterdiğini yazmıştım. Çünkü Uludağ Üniversitesi, maalesef yıllardır birçok alanda hep geride. Yazıma çok sayıda okuyucu destek verirken, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz’dan yanıt gelmişti. Ben de Kılavuz’un yanıtını bu köşeden paylaşmıştım. Ne demişti Kılavuz: “Bursa her […]

Günler önce, Bilim Kurulu’na Uludağ Üniversitesi’nden hiçbir  hocanın davet edilmediğine değinmiş ve bu durumun Uludağ Üniversitesi’nin düşüşünü gösterdiğini yazmıştım.

Çünkü Uludağ Üniversitesi, maalesef yıllardır birçok alanda hep geride.

Yazıma çok sayıda okuyucu destek verirken, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz’dan yanıt gelmişti.

Ben de Kılavuz’un yanıtını bu köşeden paylaşmıştım.

Ne demişti Kılavuz:

Bursa her konuda olduğu gibi burada da İstanbul ve Ankara’nın gölgesinde kalmış olabilir mi?

Kılavuz’un yanıtı tatmin edici gelmese de  çok fazla yorum yapmamıştım.

Önceki gün ikinci Bilim Kurulu oluşturuldu.

Uludağ Üniversitesi, listede yine yok.

Yine Uludağ Üniversitesi’nden hiçbir hoca davet edilmemiş.

Peki Uludağ Üniversitesi yok da hangi üniversiteler var?

Aydın’ın Adnan Menderes Üniversitesi var.

Malatya’nın İnönü Üniversitesi var.

Samsun’un 19 Mayıs Üniversitesi var.

Yani var da var.

Hocam, “Bursa, İstanbul ve Ankara’nın gölgesinde kalıyor olabilir mi?” demiştiniz.

Diyelim ki dediğiniz gibi Bursa, İstanbul ve Ankara’nın gölgesinde kalıyor.

O halde sorayım:

-Aydın neden İstanbul ve Ankara’nın gölgesinde kalmıyor?

-Malatya, nasıl oluyor da İstanbul ve Ankara hegemonyasına yenik düşmüyor?

Ya Samsun, İstanbul ve Ankara’nın gölgesinden nasıl sıyrılıyor?

İnsanlar Kovid-19’dan mı ölüyor yoksa zatürreden mi?

İsviçre’de 2016 yılında bağımsız araştırmacılar bir araya geliyor Swıss Propaganda Research’i kuruyorlar.

SPR, “İsviçreli Bir Doktordan Kovid-19 Üzerine” başlıklı bir araştırma yayımlıyor.

Araştırmada son derece ilginç tespitler, ezber bozan bilgiler var.

Bugüne kadar koronavirüsle ilgili söylenenleri tersyüz edecek nitelikte olan araştırma okunmaya değer:

“Günlük olarak sunulan raporda İtalya’daki durum şöyle özetlendi:

İtalyan Ulusal Sağlık Enstitüsü İSS’nin yayınladığı son verilere göre, İtalya’da testleri pozitif çıkmış ve ölmüş olan kişilerin ortalama yaşı yaklaşık 81’dir. Ölenlerin %10’u 90 yaşının üzerindedir. %90’ı ise 70 yaşının üzerindedir. Ölenlerin %80’i, iki ya da daha fazla sayıda kronik hastalıktan muzdarip kişiler olmuştur. Bu kronik hastalıklar, özellikle kalp-damar hastalıkları, diyabet türleri, solunum yolu hastalıkları ve kanseri içermektedir. Ölenlerin %1’inden daha azı sağlıklı insanlardır; yani daha önceden kronik hastalıklara sahip olmayan kişilerdir. Ölenlerin yalnızca %30 kadarı kadındır. İtalyan Ulusal Sağlık Enstitüsü, koronavirüsten ölenler ile koronavirüsü taşıyarak ölenler arasında da bir ayırım yapmaktadır. Birçok vakada insanların virüsten mi, daha önceden sahip oldukları kronik hastalıklardan mı yoksa ikisinin bileşiminden mi öldükleri henüz açık değildir.

“TEST SONUCU POZİTİF ÇIKAN GENÇLERİN ÖNCEDEN VAR OLAN HASTALIKLARI VARDI”

İsviçre’den örnek veren doktor, gençlerdeki duruma ise şöyle dikkat çekti:

Test sonucu pozitif çıkan gençlerin önceden var olan hastalıkları vardı. Örneğin 21 yaşındaki İspanyol futbol koçu, öldüğünde testi pozitifti ve uluslararası manşetlere taşındı. Ancak doktorlar tipik komplikasyonları şiddetli pnömoni-zatürre içeren fark edilmeyen lösemi teşhisi koydu.

Hastalığın tehlikesini değerlendirmedeki belirleyici faktör, medyada sık sık bahsedildiği gibi, test pozitif kişilerin ve ölenlerin sayısı değil, aslında beklenmedik şekilde gelişen veya zatürreden ölen (aşırı mortalite-ölüm) insanların sayısıdır. Şimdiye kadar bu değer çoğu ülkede çok düşük kalmaktadır.

İsviçre’de bazı acil servisler çok sayıda kişinin test yaptırmak istemesi sebebiyle dolmuştur. Bu da mevcut durumun ilave olarak psikolojik ve lojistik (hizmetin ve bilgi akışının çıkış noktasından varış noktasına kadar taşınması) bileşenine işaret etmektedir.”

WUHAN KENTİNDEKİ AŞIRI KIŞ KİRLİ HAVA FAKTÖRÜ

Çin’in Wuhan şehrindeki hava kirliliği protestolarını hatırlatan İsviçreli doktor, artan ölümlere şöyle işaret etti:

“Yeni bir epidemiyolojik çalışma (baskı öncesi), Çin’in Wuhan şehrinde bile Covid19’un ölüm oranının sadece% 0.04 ila % 0.12 arasında ve dolayısıyla yaklaşık% 0.1’lik bir ölüm oranına sahip mevsimsel gripten daha düşük olduğu sonucuna varıyor. Covid19’un aşırı bir şekilde abartılan ölümcüllüğünün bir nedeni olarak, araştırmacılar başlangıçta Wuhan’da sadece az sayıda vakanın kaydedildiğinden şüpheleniyor, çünkü hastalık muhtemelen birçok insanda asemptomatik veya hafifti.

Çinli araştırmacılar, Wuhan kentindeki aşırı kış kirli havanın pnömoni patlamasında nedensel bir rol oynadığını savunuyorlar. Bununla ilgili olarak 2019 yazında, kötü hava kalitesi nedeniyle Wuhan’da halk protestoları gerçekleştiğinin altını çizmek gerekmektedir.”

ALMANYA’DAN GELEN EN SON İSTATİSTİKLER

“Almanya’dan gelen en son istatistiklere göre, pozitif çıkan testlerin sonucunda ortaya çıkan ölümlerin ortalama yaşı yaklaşık 83’tür. Bu vakaların çoğunda önceden var olan ve ölüme sebep olabilecek sağlık kondisyonu belirlenmiştir” diyen doktor İtalya’da gelişen “ciddi zatürre vakalarına” dair ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“İtalyan doktorlar, geçtiğimiz yılın sonunda İtalya’nın kuzeyinde ciddi zatürre vakalarına rastlamış olduklarını bildirmişlerdir. Buna rağmen, genetik analizler şu anda Kovid-19 virüsünün İtalya’da sadece bu yılın ocak ayında ortaya çıktığını gösteriyor. Bir viroloğa göre, ‘Bu yüzden İtalya’da Kasım ve Aralık aylarında tanısı konulan ciddi zatürre vakalarının başka bir patojenden kaynaklanmış olması gerekir.

Bu ise yine, Kovid-19 virüsünün veya diğer etkenlerin İtalya’da yaşananlarda gerçekten nasıl bir rol oynadığı sorusunu ortaya getirmektedir.”

Sigara içmemeniz için bir neden daha

Çin’de koronavirüsten ölen hastaların yüzde 80’i sigara içiyormuş.

ABD’de aynı hastalıktan ölenlerin yüzde 85’i sigara içenlerden oluşuyormuş.

İyileşen hastaların yüzde 90’ı ise sigara içmiyormuş.

O halde parasını el alır, dumanını yel alır dedikleri sigarayı ama’sız, fakat’sız, derhal bırakmalı.