Gönül Köprüsü projesinin koordinatörlüğünü yürüten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, hükümetin yeni dönemde Doğu ve Güneydoğu politikalarının detaylarını ilk kez açıkladı. Terörden mağdur olmuş halkın acıları paylaşılacak, maddi zararları karşılanacak. Sivil toplum kuruluşları, bölge halkına destek olacak. Kızılay, acıları saracak. AK Parti’nin batıdaki teşkilatları da, terörden etkilenen 9 il teşkilatıyla gönül köprüsü inşa ediyor.
Müezzinoğlu, bölge halkının PKK ve HDP’ye çok kızgın olduğunu söylerek, “Devlete güvenmek istiyorlar. Şimdi biz bu güveni sağlamak için çalışıyoruz. Muhatabımız sadece halktır. ‘Hakkâri de, Diyarbakır da, Van da, Şırnak da bizimdir, diyoruz. Bölgede yaşayan vatandaşlarımızı PKK ile HDP’nin silahlı iradesine teslim etmeyeceğiz” dedi.
Pazar Söyleşisi’nin bu haftaki konuğu AK Parti Sivil Toplum Kuruluşları ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Müezzinoğlu.
Bir dizi açılış ve etkinlikler için Makedonya’da bulunan Müezzinoğlu’yla Üsküp’te gerçekleştirdiğimiz söyleşide, merak edilenleri konuştuk.
Adı başbakanlık için geçen ancak sürpriz bir şekilde genel başkan yardımcılığına atanan Müezzinoğlu, çok önemli bir görevin koordinatörlüğünü yürütüyor.
Terörün pençesinde mağdur olmuş halkı kazanmaya dönük sivil bir hareket başlatan Müezzinoğlu, bu kritik sürecin şifrelerini anlattı.
Müezzinoğlu ile sağlığı ve yerel siyaseti de konuştuk.
İSİMLER DEĞİL HEDEFLER ÖNEMLİDİR
Kabine revizyonu öncesi, isminiz kulislerde başbakanlıkla anılırken genel başkan yardımcılığına getirildiniz. Bu değişimi nasıl okumalıyız?
Hadiseye 2 boyutlu bakmak lazım. AK Parti’nin ülke ve millet adına hedefleri var. AK Parti, isimleri ve olayları tartışmaz. Ama hedefleri değerlendirir ve o hedeflere yürür. Bu hedefler içinde de isimleri değerlendirir. İsimleri değerlendirirken 2 temel ayağımız var. Birincisi parti ayağı. Parti güçlüyse, Meclis’te de güçlüyüzdür. Meclis’te güçlüysek hükümetimiz de güçlü olur. Bu birinci önceliğimiz. Güçlü parti, güçlü parlamento… Güçlü Parlamento, güçlü hükümet ve siyasi irade… O nedenle bizim hangi ismin nerede olacağı bu hedeflere gitmek için bir değerlendirmedir ve bizim dışımızda gelişir. Biz isimleri tartışmayız. Önemli olan hedeflerdir çünkü. Osman Gazi Köprüsü, 3’üncü havalimanı, 3’üncü köprü ve Kanal İstanbul’dan sonra Çanakkale Boğaz Köprüsü’nü de projelendiriyoruz. Bu büyük projelerle birlikte 2023 hedeflerine giderken, Ahmet, Mehmet, Mustafa farklı şekillerde değerlendirilebilir. Kamuoyunun beklentisi a şıkkıdır ama b şıkkı hayata geçebilir. Siyaseti millet için yapıyorsak iki ayağımızın da güçlü olması lazım. Bu durumu kamuoyu yadırgayabilir. Medya da isimler üzerinde duruyor ama bizim birinci önceliğimiz isimler değil hedeflerdir.
Her ile bir bakan formülü mü hayata geçti?
Bunun çok değişik farklı seçenekleri üretilebilir. Ama özü dediğim gibi, güçlü parti, güçlü bir Parlamento, güçlü Parlamento, güçlü hükümet ve siyasi iradenin sağlanmasıdır. Parti güçlü değilse güçlü hükümet de olmaz.
Siz de yeni dönemde partide görev alarak hizmet edeceğinizi söylüyorsunuz…
Siyasette önemli olan makam değildir. Önemli olan siyasi misyonun içinde hedeflere giden bir yolcuğuluğun içinde rol almaktır. Ben 14 yıldan bu yana, partinin birçok kademesinde görev aldım. Partimle birlikte, şahsımın da etken olduğu hizmetlere baktığım zaman 14 yıl altın sayfayla yazılabilir. Bursa’daki hizmet dönemim bittiğinde arkamda sayfalarca yazılan hizmetleri milletimize bırakacağız.
SAĞLIKTA ÇATI FORMÜLÜ HAYATA GEÇECEK
Sağlık Bakanlığı’nda önemli reformlar yaptınız. Özellikle şehir hastaneleri hızla inşa edildi. Projelerin devamı konusunda neler söylersiniz?
Gerek önceki, gerek benim olduğum, gerekse de bu dönem, sağlık politikalarımız, bakanların şahıslarıyla ilgili değil. Şehir hastaneleri, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hükümetin programına aldığı yatırımlarla hayata geçiyor. Bakanlar, o stratejilerin dinamiklerini yerine getirir. Şehir hastaneleri Sayın Akdağ’ın döneminde başlamış ve Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesiyle hayata geçmiştir. Bizim dönemimizde de başta Anayasa Mahkemesi’nin durdurma kararlarından tutun da birçok engeli aştık. 2-3 ay içinde Mersin Şehir Hastanesi, yıl sonunda da Yozgat ve Isparta Şehir hastaneleri bitecek. 2017 Mart ve Nisan aylarından da 3660 yatak kapasiteli Avrupa’nın en büyük sağlık komplekslerinden biri olan Bilkent Şehir Hastanesi hizmete girecek. Kayseri Şehir Hastanesi de tamamlanıyor. Yani seneye bu zamanlar, 8 bin yatak kapasiteli şehir hastaneleri hizmete girmiş olacak. İnşallah 2018’de de Bursa Şehir Hastanesi açılacak.
Son olarak sağlıkta çatı formülünü içeren bir çalışmanın içindeydiniz ancak bakanlığınız sona erdi. Bu çalışma hayata geçecek mi?
lKamu hastanelerinde, performansa dayalı genel sekreterlik sistemine geçtik. Kendi içinde bazı sorunları olmasına rağmen, çok iyi bir ivme yakaladık. Hem kapasite arttı hem de sağlık yöneticisi sayısında azalma yaşanmasına rağmen, performans arttı. Kamuda ilk kez, bir yönetici performansına göre değerlendirildi ve 2 yıl sonunda da, ya devam etti ya da görevinden ayrıldı. Bu bir devrimdi. Bunu, halk sağlığı ve il sağlık müdürlüklerine de yansıtalım istedik. İl sağlık müdürlüklerinin bir adım önde ve koordinatör olduğu, bir yanında genel sekreter, diğer yanında halk sağlığı müdürünün yer alacağı, performansa dayalı bir sistemi tasarlamıştık. Bunun yasal düzenlemesini içeren taslağı hazırlamıştık. Ama Meclis’in olağanüstü gündeminden dolayı, acil olan emekli hekimlerin özlük haklarını düzenleyen tasarı, torba yasaya konuldu. Devir teslim töreninde Bakan Akdağ’la bu konuları görüştük ve Sayın Akdağ da, çatı sistemi konusunda bizim gibi düşündüğünü söyledi.
“BATI İLE DOĞRU ARASINDA GÖNÜL KÖPRÜLERİ İNŞA EDİYORUZ”
Halkla İlişkiler ve Sivil Toplum Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevim nedeniyle, bu konu gündeme geldi. Malum, 1 yıldır terör örgütlerinin eylemlerini sürdürdüğü, güvenlik güçlerimizin de birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere karşı en ağır bedelleri ödettiği bir süreçteyiz. Ama bu sürecin mağdur ettiği vatandaşlarımız oldu. 500 bin insanımız bu süreçten olumsuz etkilendi. 500 bin vatandaşımızın düzeni bozuldu. O zaman biz de halkla ilişkiler birimi olarak dedik ki: Bizim 2 ayaklı bir sorumluluğumuz var. 80 milyonu kucaklayacak, Diyarbakır Sur’daki, Hakkâri Yüksekova’daki, Şırnak Cizre’deki kardeşimizin derdini, İstanbul, Edirne, Kayseri, Bursa veya Samsun’daki kardeşimlerimiz dert edinsin. O bölgedeki insanlarla, diğer bölgelerde yaşayan insanlar arasında gönül köprüsü kuralım istedik. Terörden etkilenen 9 ilimiz ile Batı ve İç Anadolu’da büyükşehir statüsündeki 9 il arasında gönül köprüleri inşa ettik. Yani İstanbul ile Diyarbakır, Ankara ile Hakkari, Kayseri ile Şırnak, Konya ile Van, Kocaeli ile Mardin, Bursa ile Batman gibi iller arasında gönül köprüleri kurduk. Bu illerde AK Parti teşkilatları kardeş iller oldular, birbirleriyle entegre oldular. Ayrıca bu 9 ilde belediyelerimiz yok ama oraları hizmetten yoksun bırakamayız. Sosyal yardımlaşma vakıflarıyla, bölgeye yardımlar götürüyoruz. Ramazan ayı boyunca, 9 ilde çat kapı ev ziyareti yaptık. Sorunları nelerdir, ne hissediyorlar? Bizzat görüp, doktor tabiriyle sorunun nabzını tutmaya çalıştık. Fevkalade bir proje oldu. Düzenleri bozulmuş, ev eşyaları tahrip olmuş vatandaşlarımızın, sorununu hızla çözdük, erzak yardımları, çocuklara kıyafet yardımları yapıldı. Projenin diğer ayağı sivil toplum örgütleri. BTSO, Odalar ve Borsalar Birliği, MÜSİAD, TİM gibi çok güçlü sivil toplum kuruluşlarımız var. Bu kuruluşlarla görüşerek, terörden mağdur olmuş vatandaşlarımıza destek sağlıyoruz. Diğer yandan Kızılay’ı devreye soktuk. Biz burda nasıl güzel bir ramazan geçirdiysek, oradaki ailelerin de buna hakkı var dedik ve Kızılay aracılığıyla 10 bin aileye 500 liralık yardım yapıldı. Bunun 400 lirası ailenin ihtiyacını karşılaması için anneye, 100 lirası da çocuklara harçlık verildi. Amaç, acıları paylaşarak azaltmak. Burada paranın sıcaklığından çok, hizmetin sıcaklığıdır önemli olan. Projemizde milleti kaynaştırmak var. Bölge insanı, teröre karşı tavrını koyarak bedeller ödedi. Teröre karşı bedel ödemiş halkı yalnız bırakırsak, kardeşliği tesis edemeyiz.
Projeyi, doğu ile batının temas ettirilmesi olarak tanımlayabilir miyiz?
Elbette. Yine o illerde yaşayan çocuklarımızı, 50’şerli, 100’erli gruplar halinde kardeş şehirlerde misafir ediyoruz. Van’dan Konya’ya, Batman’dan Bursa’ya, Hakkari’den Ankara’ya gelen çocuklar 2 gün misafir ediliyor. Ayrıca bölge çocuklarına burslar da veriyoruz.
“PKK VE HDP’YE KIZGINLAR DEVLETE GÜVENMEK İSTİYORLAR”
Amacınız terör örgütüyle halkın arasındaki mesafeyi açmak
Bölge insanı PKK’ya müthiş derecede kızgın. Ama millet ve devleti de yanlarında görmek istiyorlar. Acil eylem planını ramazanda hayata geçirdik. Şimdi orta vadeli planımızı projelendiriyoruz. 2017 ve sonrası için de uzun vadeli projemizi hayata geçireceğiz. Gönül köprüsünü her geçen gün güçlendireceğiz.
Sözünü ettiğiniz bölgeler HDP’nin yüksek oy aldığı iller. Terörün yeniden başladığı dönemden sonra halkın HDP’ye olan bakışını gözlemlediğinizde, neler söylersiniz?
HDP’yle halkın arasında gönül bağı koptu mu?
Bu en temel sorun. Ne yazık ki, bu bölgeye en büyük kötülüğü, bu illerde siyaset yapamayan CHP ve MHP yapmıştır. İki parti, bölgede siyaset zor diye çekilmişler. Son yıllarda, AK Parti de irtifa kaybetti bölgede. Çünkü terör örgütünün mahalle baskısından dolayı oradaki siyasi aktörlerimiz arzu edilen gücü elde edemedi ve vatandaşımızı sahiplenemedi. Vatandaş PKK ve HDP’ye o kadar kızgın ki. Çünkü onlara bedel ödettiler. Ama devlete de güvenebilir miyiz diye soruyorlar. Şimdi biz diyoruz ki: Evet güvenebilirsiniz. Bu milletle bin yıldır güçlü bir şekilde yolculuk yapıp, acıyı da sevinci de birlikte yaşadık. Ancak bu iş, sabahtan akşama olacak bir iş değil. Kanaatimiz o ki, yaptığımız çalışmalar sayesinde halkta müthiş bir mutluluk var. Ama her ay gitmemiz gerekiyor bölgeye. AK Parti olarak ‘Hakkâri de, Diyarbakır da, Van da, Şırnak da bizim’ diyoruz. Bölgede yaşayan vatandaşlarımızı PKK ile HDP’nin silahlı iradesine teslim etmeyeceğiz. AK Parti İstanbul teşkilatı nasıl çalışıyorsa, Diyarbakır teşkilatı da aynı oranda çalışacak.
“ÇÖZÜM SÜRECİNE İHANET ETTİLER”
Çözüm sürecinden sonra artık halkı muhatap alıyorsunuz, öyle mi?
Çözüm sürecinde biz yadırganacak bir şekilde çok iyi niyetliydik ama diğer taraf yadırganacak bir hainlikle ön aldı. Biz bugün tamamen halkı muhatap alıyoruz. Onların derdi bizim derdimiz, onların geleceği bizim geleceğimizdir.
“TEŞKİLATTA DEĞİŞİM OLMAZ”
Son olarak Bursa siyasetini konuşalım. Kabine revizyonundan sonra, Bursa teşkilatlarında bir değişim beklenmeli mi?
Bursa teşkilatı son derece başarılı. 1 Kasım’da Türkiye ortalamasının üzerine çıktı ve son 65 yılın en yüksek oy oranına ulaştı. İkisi dışında belediyelerin tümünü almışız. Tüm bu başarılarda Bursa teşkilatının imzası var. Dedikoduyla teşkilatçılık olmaz. İki yıldır Bursa’da siyaset yapıyorum, 5 yıl da İstanbul’da yaptım. Dedikodu yapmak, fitne üretmek kolaydır ama iş yapmak zordur. Biz kişileri değil, hedefleri tartışmalıyız. Teşkilat başkan yardımcısı olduğum dönemden de biliyorum ki ne hikmetse Bursa’da hep bir fitne ve dedikodu odağı vardı. Siyasette doğrular değerlendirilir, fitne ve fesatsa bir kulaktan girer, diğer kulaktan çıkar. AK Parti ayrıştıran değil, birleştiren bir siyaset yapmalı. Önemli olan Bursa’nın kazanması. Geldiğim günden bu yana kendim bu işin öncülüğünü yapmaya çalışıyorum. Ayrıca Bakan Ala ve milletvekilleri de son derece samimi. Dışlayan değil, samimi bir yapımız var.
FOTOĞRAFLAR: AYKUT GÜNGÖR