Mart 2020’den bu yana, yani 10 aydır iş yerleri kapalı.
Esnaf terminolojisiyle yaklaşık 1 yıldır siftahları yok.
Geçimlerini sağlamak bir yana, Bağ-Kur primi, konut veya araç kredisi, ya da ev kirası gibi sabit giderlerini, tek kuruş gelirleri olmadan ödemek zorundalar.
Esnafa destek paketinde yer almamaları, tüm bunların üzerine tüy dikti.
Ve artık isyan etme noktasına geldiler.
Efendim kantinci esnafından söz ediyorum.
Bursa’da sayıları 460.
Medyada konuğum olan Bursa Kantinciler Esnaf Odası Başkanı Recep Çam’ın verdiği bilgiye göre, Bursa’da 20 kantinci iflas bayrağını çekti.
Geride kalanların da durumu iç açıcı değil.
Şubat ayında yüz yüze eğitim başlasa bile, bu yılı da kayıp olarak görüyorlar.
Son olarak 3 bakanlığın kapısını çalıp, “Bari kredilerimizi erteleyin” teklifinde bulunmuşlar.
Yanıt yok ancak kantincinin umudu da yok zaten.
Çam, “Eğer kredilerimiz ertelenmezse, ödeyemeyiz” diyor.
Yani “Erteleseniz de ertelemeseniz de ödeyemeyeceğiz, dayanacak gücümüz yok, biz bittik” diyor.
Var mı kantincilerin feryadını duyan?
Bursalı esnaf borcuna sadık
İş yerleri açık olsa bile ciroları yarı yarıya düşmesine rağmen…
Sokağa çıkma kısıtlamasaydı, içeriye müşteri alma yasağıydı, erken kapama kuralıydı derken, işlerde ne tat, ne tuz kalmamasına rağmen.
Bursalı esnaf, şapkadan tavşan çıkarıyor ve borcunu ödüyor.
Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi aracılığıyla Halkbank’tan alınan esnafa destek kredilerinin geri ödemesi geldi.
Bursalı esnafın sadece yüzde 2’si taksitlerini ödeyememiş.
Boşuna bu kente esnaf kenti dememişler.
Cezaevi tartışmalarına TMMOB da katıldı
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Feridun Tetik’in iletisi:
“Sayın Özdal, yeni yapılacak Bursa Cezaevi ile ilgili yazınızı okudum. Kanayan bir yaraya değinmişsiniz. Asıl sorun insanlara iş, aş vererek suça engel olmaktır. Bu da merkezi idarenin çözeceği bir sorundur. Bursa Cezaevi, karavana bindirilmiş Süleyman Şah türbesi gibi ilçe, ilçe dolaştırılıyor. Asıl mesele Bursa kentinin 1/100 000’lik planının olmamasıdır. Bu kentin üniversiteleri, Büyükşehir Belediyesi, akademik odaları ve BTSO bir araya gelip 2040 ya da 2050 çevre düzeni planı yapmalıdır. Kentin ve ülkenin plan yapmaya ve uymaya ihtiyacı var. Aksi halde kaynaklar israf olacağı gibi sorunlar da çözülemeyecektir. Bu işin uzmanları var. Hazine arazisi diye mera alanına cezaevi ya da konut yapmak doğru değildir. Bu kentin her türlü üretime ihtiyacı var. Bursa’nın sorunları, bu kentin okumuş çocuklarından faydalanmadan çözülemez.”
Türk futbolu bu gençlerle kurtulacak
Son yılların seyir zevki en yüksek maçlarından biriydi.
Mücadele ararsan mücadele, hırs ararsan hırs, azim ararsan azim, inanç ararsan inanç.
Yani maç gibi, maçtı.
Türkiye liglerini tanımayan bir yabancıya, Süper Lig’de anlı şanlı takımların bir birbirleriyle oynadıkları maçlar ile bu maçı izlettirin, Bursa-Göztepe maçının üst lig maçı olduğunu söyler.
Bursaspor sezon başından bu yana 18’lik, 20’lik gençlerle mücadele ediyor.
Ve Ali Akman, Batuhan Kör gibi, Türkiye’nin, hatta Avrupa’nın konuştuğu 2 futbolcu yıldız gibi parladı.
Neden?
Çünkü Türk futbolunda deniz bitti.
Artık kulüplerimizin kasasında milyon euroluk yabancı futbolculara verecek paralar kalmadığı için alt yapıdan yetişen fişek gibi gençlere yer açıldı.
Çok da iyi oldu.
Yerli ve milli futbolcu devrimi sadece Bursaspor’da olmuyor.
2. lig takımı Karacabey, bu yıl 18 futbolcu transfer eden koca Fenerbahçe’ye kök söktürüp, az daha kupa dışı bırakıyordu.
Tüm bunları görünce insan şunu sormaktan kendini alamıyor:
Yerli ve milli devrim yapmak için neden kulüplerin mali krize girmesi beklendi?