17 Ağustos aklımıza çok şey getiriyor.
Mesela dönemin Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Ahmet Mete Işıkara, nam-ı diğer ‘Deprem Dede‘.
Söz konusu deprem gibi sevimsiz ve ürkütücü bir konu olsa da, sempatik tavırları, gülen yüzü ve ibret verici açıklamalarıyla toplumda bilinç yaratmış, “deprem öldürmez, bina öldürür” ve “depremle yaşamayı öğrenmeliyiz” gibi sözleri de hafızalarımıza kazımıştı, mekanı cennet olsun.
Ya kurtarma çalışmaları sırasında en çok söylenen, tüylerimizi diken diken eden ve bugün bile kulaklarımızda çınlayan, “sesimi duyan var mı?” çığlığını kim unutabilir?
Depremden hemen sonra getirilen ve geçici olacağı açıklanan ancak kalıcı hale gelen Özel İletişim Vergisi‘ni de unutmak mümkün mü?
O fotoğrafta hangi duygu yok ki?
Acı, hüzün, isyan, çaresizlik…
On binlerce insanın yaşadığı duygu selini tek bir fotoğraf karesine sığdırın deseler, bu fotoğraftan daha iyisi olabilir mi?
Bazen bin sayfada anlatamadıklarınızı tek bir fotoğrafla anlatabilirsiniz.
İşte bu fotoğraf, binlerce satıra, ciltler dolusu kitaba bedel.
Marmara depremini anlatan binlerce fotoğraf çekildi ama sağ eliyle gözyaşlarını silen, acısı yüzünden okunan bu adamınki kadar etkili olamadı.
—————————
Tehlikenin farkında mısınız?
-Öncelikle Bursa’da kaç bina var?
-Tam bir rakam yok elimizde ama yaklaşık 650 bin diyebiliriz.
-Kaçının riskli, kaçının sağlam olduğunu biliyor muyuz?
-Hayır maalesef. Çünkü vatandaşın çoğu oturduğu binaya deprem testi yaptırmadı.
-Deprem testi pahalı bir iş mi?
-Hayır değil?
-Peki neden yapmıyorlar?
-Sanırım, yaşadıkları yerin depremde yıkılacağı gerçeğini öğrenmek istemiyorlar.
-7 ve üzerindeki bir depremde Bursa’da kaç binanın yıkılacağını öngörüyorsunuz?
-22 bin bina!
-Yani 100 bini aşkın insanın binaların altında kalacağını söylüyorsunuz, öyle mi?
-Evet maalesef.
Yarın 17 Ağustos…
Binlerce insanın hayatını kaybettiği, evinin yıkıldığı, hasar gördüğü, on binlerce yurttaşın günlerce çadırlarda ve prefabrik evlerde yaşamak zorunda kaldığı, milyarlarca lira ekonomik kaybın yaşandığı küçük kıyametin üzerinden 20 yıl geçti.
Ne ki, sabaha karşı yataklarımızdan fırlayıp, zangır zangır titreyen evlerimizin içinde büyük sarsıntıyı çaresizce izleyip, korkuyu iliklerimize kadar hissettiğimiz o dehşet gecesini dün gibi hatırlıyoruz.
Ancak 20 koca yıl geçmesine rağmen, ne Türkiye ne de Bursa depreme hazır.
—————————
Saldırıya uğrayan gaziye Işık ve Sarıbal sahip çıktı
Kendi memleketinde ise demir çubuklarla dövüldü, sadece ayağını uzattı
diye.
Gazi Ömür Karaman’ı önceki gün Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal ziyaret etti, geçmiş olsun dileklerini iletti.
Sarıbal, gaziyi sadece ziyaret etmekle kalmadı, saldırganların cezalandırılmasını istedi.
Serbest kalan saldırganların tutuklandığını hatırlatalım bu arada.
Mustafa Işık AK Partili bir belediye başkanı, Orhan Sarıbal da CHP’li bir milletvekili.
Uzun zamandır AK Parti ile CHP’lilerin aynı safta yer aldıklarına tanık olmamıştık.
Hem gaziye sahip çıkmaları, hem de farklı siyasi partilerde görev yapan iki siyasetçinin aynı noktada durmaları güzel bir gelişme olmuş.
——————-
Bir tepki de Alinur Aktaş’tan
Dahası Aktaş, tepki vermekle kalmadı, bir de girişimde bulundu.
Nitekim, saldırganlar Büyükşehir Belediyesi’ne ait tesisi işletiyordu.
Ancak Başkan Aktaş, gaziye saldırı hadisesinden sonra sözleşmenin feshi için hukuki girişim başlattı ve gelişmeyi sosyal medya hesabından da duyurdu.
Dün akşam saatlerinde ise sözleşme feshedildi ve kafe kapatıldı.