Her ne kadar kamuoyunun gözü cumhurbaşkanı adaylarına çevrilse de milletvekilliğinde de çetin bir yarış var.
Aday adayı sayısında rekor AK Parti’de.
Türkiye genelinde aday adayı sayıları 7 bini, Bursa’da ise 300’ü
aştı.
Kuşkusuz AK Parti’nin iktidar olmasıyla aday adayı sayısının
yüksek olması arasında anlamlı bir bağ var.
Şüphesiz iktidar güç demektir, konfor demektir, imkanlardan
olabildiğince yararlanma demektir.
Ancak yine de rekor sayıda bir başvuru olması sadece iktidarın
gücüyle izah edilemez.
Gelelim CHP’ye…
Ana muhalefet partisinin Türkiye genelindeki başvuru sayısı
hakkında net bir bilgim yok.
Ancak Bursa’da dün itibariyle sadece 22 başvuru yapıldığını
Son yılların en düşük başvuru sayısı bu.
Yine de son gün olan pazartesini beklemek lazım.
CHP’li yetkililer Bursa’da yaklaşık 50 başvuru yapılacağını
öngörüyorlar.
Peki neden başvuru sayısı düşük?
Bir nedeni yok.
Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık’ın birinci bölge ilk
sıradan yazılacağı kuvvetle muhtemel.
Ancak özellikle mevcut milletvekillerinden üçünün, (Orhan Sarıbal,
Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Erkan Aydın) yeni dönemde de liste
başlarına yazılacağı algısının oluşması, aday adaylarını
düşündüren başat faktör.
Bir de Yüksel Özkan’a milletvekilliği sözü verildiği iddiası var ki,
aday adaylarını düşündüren bir başka neden de bu.
Tabii hadisenin maddi boyutu da var.
CHP’den aday adayı olmak isteyenler başvuru ücreti olarak 11 bin
lirayı gözden çıkarmalı.
Propaganda maliyeti de işin cabası.
Tüm bunları yan yana koyduğumuzda CHP, Bursa’da son yılların en
sakin milletvekili adaylık sürecini geçiriyor.
İlk gün imzaları
Yazıyı kaleme alırken, açık olan televizyonumdan adayların kaç imza topladığını söylüyordu muhabir.
İlk gün olmasına rağmen Meral Akşener işi bitirmiş.
100 bin değil 120 bin imza toplamış.
Temel Karamollaoğlu, 38 bin imzayla hiç de fena olmayan bir sayıya ulaşmış.
Doğu Perinçek ise 13 bin imzada kalmış.
Girdiği tek bir seçimde yüzde 1’e ulaşamamış bir siyasi partinin genel başkanı için büyük başarı.
Aday olmaya yeter mi, orası zor.
Ancak aday olması halinde Perinçekli propaganda sürecinin son derece renkli geçeceğini söyleyebilirim.
Şerafettin Yavuz ve ekibi yola çıktı
Geçen seçimde aday olmuş ancak kaybetmişti.
Dün ekibiyle birlikte gazetecilerin karşısına çıkarak ekim ayında yapılacak seçimde yeniden aday olduklarını ilan etti.
Bu arada zaman su misali, göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.
2 yıl ne de çabuk geçmiş.
Gelelim Yavuz’un açıklamasına.
Açıklamayı eleştiriler ve hedefler olmak üzere iki bölümde değerlendirebiliriz.
Yavuz, mevcut yönetimi genel siyasetin tarafı olmakla eleştirdi, Bursa Barosu’nun aidat toplayan, pul satan bir kurum haline dönüştüğünü belirtti.
Yavuz, hedeflerini ise şu sözlerle ifade etti:
“Seçilmemiz halinde yeni adliye kampüsünde baromuzun ev sahibi,
avukatların da yargının mensubu kabul edildiklerini gösteren
imkânların sağlanması konusunda sonuç alıcı şekilde gerekli
çalışmalar titizlikle yürütülecektir.Meslekte yabancılaşma başta
olmak üzere mesleki sorunlarla mücadelede temel güç kaynağımız
mesleki dayanışma olacaktır. Mesleğin ve baronun güçlü, saygın
temeller üzerinde yükselmesi için evrensel hukuk ve adalet duygusu
içinde katılımcı, kucaklayıcı, şeffaf, hesap veren bir yönetim anlayışı içesinde hareket edeceğimizi, ötekileştirmeden ‘Hepimiz için Baro’ fikri ile çalışacağımızı ifade ediyoruz”