Olay Gazetesi Bursa

Başkan Aktaş’tan Oylat çağrısı

İnegöl’ün genç Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Oylat’la ilgili çok çarpıcı bir bilgi vererek, “Oylat’a İstanbullular daha fazla geliyor. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, Bursalılar Oylat’ı çok fazla tanımıyor. Gerçekleşmeyen Dağyenice projesine onca para harcanırken, Oylat’a daha fazla sahip çıkılması lazım” dedi. Başkan Aktaş, buna rağmen, Oylat’taki otellerin doluluk oranlarının yüzde 80 olduğunu söyledi.   Olumsuz ekonomik […]

İnegöl’ün genç Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Oylat’la ilgili çok çarpıcı bir bilgi vererek, “Oylat’a İstanbullular daha fazla geliyor. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, Bursalılar Oylat’ı çok fazla tanımıyor. Gerçekleşmeyen Dağyenice projesine onca para harcanırken, Oylat’a daha fazla sahip çıkılması lazım” dedi. Başkan Aktaş, buna rağmen, Oylat’taki otellerin doluluk oranlarının yüzde 80 olduğunu söyledi.

 

Olumsuz ekonomik tablodan İnegöl’ün pek etkilenmediğini de anlatan Aktaş, mobilyadan tekstile, tarımdan turizme İnegöl’ün ihracatının arttığını ve dış ticaret fazlası verdiğini söyledi. 12 yıldan bu yana İnegöl’ü yöneten Aktaş, siyasi geleceğiyle ilgili de, “Bu dönem sonunda ne yapacağıma karar vermedim. O gün geldiğinde değerlendireceğim. Bu işler nasip” dedi.

 

İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bu hafta Pazar Söyleşi’nin konuğu oldu ve önemli konularda sorularımızı yanıtladı.

Ormanla iç içe geçmiş doğası, temiz havası ve şifalı sularıyla bilinen Türkiye’nin termal merkezilerinden Oylat’ta yaptığımız söyleşide Başkan Aktaş, siyasi geleceğinden Oylat’ın turizm potansiyeline, bu şirin tatil bölgesinin gelişiminden İnegöl ekonomisine kadar, düşüncelerini açıkladı.

 

OYLAT’IN TARİHÇESİ

 

Oylat’ın tarihçesini anlatır mısınız? Neden buranın ismi Oylat?

Bizans tekfurunun kızı amansız bir hastalığa yakalanır. Baba o kadar çaresizdir ki, içi kan ağlayarak kızını ormanlık bir bölgeye bırakır, “Öl ve yat” der. Artık kızın, burada ölmesi beklenir. Kız, acılar içinde kıvranarak, elleriyle toprağı döver. Kızın elleriyle dövdüğü toprağın altından su fışkırır. O su, kıza şifa olur. Ve herkesin ölmesini beklediği kız, şifalı su sayesinde uzun yıllar yaşar. Zamanla, buranın ismi Oylat olur. Oylat’la ilgili 800 yıl önceki rivayet bu hikâyeye dayanıyor. Oylat’tan çıkan şifalı su 800 yılda hiç kesilmedi.

 

Buradaki termal su kaç derece?

Su, 41 derece. 1,5-2 derece kayba uğruyor. Bu da insan vücudu için ideal bir sıcaklık. Başka bölgelerdeki termal suların derecesi daha yüksek. Bu nedenle soğutulması gerekiyor. Soğutulan termal su da özelliğini yitiriyor. Oylat’ın suyu, saatlerce yararlanabileceğiniz, aslan ağzından kana kana su içebileceğiniz bir şifa kaynağı. Mide rahatsızlıklarına da çok iyi gelir.

 

“BURSALILAR OYLAT’I FAZLA TANIMIYOR”

 

Oylat’ın ziyaretçi trafiği nasıl? Kimler geliyor ve otellerin doluluk oranları hakkında bilgi verir misiniz?

Oylat, gün geçtikçe ziyaretçileri katlanan bir tatil beldesi. Kışı ayrı, yazı ayrı bir güzelliği olsa da özellikle ilkbahar ve sonbaharda ilgi daha fazla. Diğer termal tesislere, haziran ve eylül arasında gelinirken, Oylat’ta yılın 12 ayında misafir var. 1 haftalık, 2 haftalık gelenlerin yanı sıra, hafta sonu ve günübirlik misafirlerimiz de var. Türkiye’nin her yerinden misafirimiz geliyor. Ağırlıklı olarak, Adana, Ankara, İstanbul, Kahramanmaraş, Kayseri, İç Anadolu, Orta ve Doğu Karadeniz’den geliyorlar. Ancak tüm samimiyetimle söylüyorum ki Bursa, Oylat’ı çok fazla tanımıyor. Bursa, daha fazla sahiplenmeli Oylat’a. Büyük paraların harcandığı Dağyenice projesi hayata geçmezken, İnegöl ve Bursa’nın bir parçası olan Oylat’a daha fazla sahip çıkılmalı.

 

Sahip çıkma çağrınız, halka mı yoksa yetkililere mi?

Yatırım ve tesisleşme anlamında söylüyorum. Son dönemde valimiz ve milletvekillerimiz yolla ilgili ciddi çalışmalar yaptılar. Artık Bursa-Oylat yolu daha sağlıklı. Orman Bakanlığı’nın boşalttığı yerler var. Bu işletmelerin bir an önce yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması lazım. Çok ciddi oranda müşteri kabulleri yapıyoruz. Burada bir rekabet olur ve nitelikli tesisleşmeye gidilirse, potansiyelimiz daha çok artar. Oylat, artık 40-50 yıl öncesinin hamam kültürüyle iş yapıldığı, barakalarda ve çadırlarda konaklanan bir yer değil.

 

Bursalıların Oylat’a diğer illerden gelen misafirlerden daha az ilgi göstermesini biraz açabilir misiniz? Bununla ilgili bir istatistik var mı?

Bursa’dan gelen, yadsıyamayacağımız ölçüde müşteri potansiyelimiz var elbette. Ama Oylat’a en fazla İstanbullular geliyorlar. İkinci sırada Bursa var. Biz gerçek anlamda burayı tanıtmış olsak, sadece Bursalı misafirlerimize bile yanıt veremeyiz.

 

YÜZDE 80 DOLULUK ORANI

 

İnegöl Belediyesi’nin ortak olduğu otellerin doluluk oranı nedir?

Son yıllarda Oylat’a çok yatırım yaptık. Göreve geldiğimizde rahmetli Hikmet Şahin döneminde yapılan eski Çağlayan Oteli’nin üzerine, yeni Aşiyan ve yeni Çağlayan’ı katarak, 2 büyük oteli daha kazandırdık. 60 yıllık Büyük Otel’i yıktık, katlı otopark, hidroelektrik santral, arıtma tesisleri, çevre düzenlemeleri yaptık, eski ve köhne yapıları düzenledik, yeni bir cami yapacağız. mobilyaları değiştireceğiz. Toplamda 800 yatak kapasitemiz var. Haftalar, hatta aylar öncesinden rezervasyonlar alıyoruz. Yüzde 80 oranında doluluk oranlarına sahibiz.

 

Tüm bu çalışmalara rağmen, özellikle Oylat’ın girişinde estetik olmayan bir manzarayla karşılaşıyoruz

Burada 2 özel tesis var. Ancak sıcak su kullanım hakkı sadece bizde var. Diğer tesisler banyodan istifade ediyorlar. Bir avam proje hazırladık. Mobilyaları değiştirerek, sosyal tesisleri düzenleyerek, çevre düzenlemeleri yaparak ve binaların dış cephe giydirmelerini değiştirerek, Oylat’ın tamamını rehabilite etmeyi amaçlıyoruz. Ama Oylat’ın girişinde Orman Bakanlığı’nın çok kötü tesisleri var ve onlar boş. Bir an önce Orman Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle yıkılmaları gerekiyor. Bir de 5 yıldızlı bir otel yapıp, Oylat’ın en modern tesisini inşa etmeyi planlıyoruz. Tüm bunlarla birlikte Oylat, 2018’de daha yüksek bir standarda kavuşacak.

 

Buraya gelen insanları, özellikle kaplıcalar bölümünde ne bekliyor?

Şu bir gerçek ki, kaplıcalardan hâlâ 50 yaşın üzerinde olan ve sağlık sorunları başlayanlar yararlanıyor. Ama Oylat’ta sadece kaplıca yok. Çok doğal bir ortam, muhteşem bir orman ve Türkiye’nin ikinci büyük mağarası, farklı kanyonlar ve çağlayanlar var. Burada ağırladığımız devlet büyükleri çok mutlu ayrıldılar ve adeta mest oldular. Ayrıca, kırmızı etinden beyaz etine varıncaya kadar, çok farklı seçeneklerin sunulduğu tesisler yine Oylat’ta hizmet veriyorlar. Açık yüzme havuzları, spor ve sosyal tesisler inşa edeceğiz. Ancak Oylat ormanla çevrilmiş bir bölge olduğu için, yeni alanlar çok kısıtlı. Bu nedenle, mevcut alanları bir an önce dönüştürmemiz lazım.

 

Oylat’a Arap turistler neden gelmiyorlar?

Bunun birkaç nedeni var. Bir kere Arap turistler için geçmiş yıllarda çok ciddi çalışmalar yapılmadı. 2 yıldır katıldığımız Emitt Turizm Fuarı’ndan ciddi geri dönüşümler aldık. Ancak Oylat zaten dolu bir tatil beldesi. Araplar da rahat, standartları daha yüksek bir tatil istiyorlar. Ama Araplar, Oylat’a hiç gelmiyor değil. Bursa’ya ilgi gösteren Arapların Oylat’a da ilgi göstermesi gerekiyor.

 

“İNEGÖL OLUMSUZ EKONOMİDEN ETKİLENMİYOR”

 

Biraz İnegöl’ü konuşalım. İnegöl ekonomisi güçlü bir ilçe. Ekonominin zor günler geçirdiği bu dönemde, İnegöl’deki ekonomik tablo nasıl?

İki seçim geçirmemiz Türkiye ekonomisini etkiledi. Suriye, Kuzey Irak ve İran’daki sıkıntılar, Libya’daki iç karışıklıklar, Azerbaycan’daki devalüasyonlar da İnegöl’ü etkiledi. Eskiden Yunanistan diye bir pazarımız vardı, şimdi yok. Buna rağmen, İnegöl’ün ihracatı artıyor, hâlâ dış ticaret fazlası veriyor. Bunda bazı avantajlarımızın olmasının payı var. Türkiye’nin en büyük mobilya AVM’si ve mesleki eğitim kampüsünün olması, ilk mobilya organize sanayinin faaliyette olması, ilk mobilya müzesinin İnegöl’de kurulmasının avantajlarını yaşıyoruz. Tabii bunlar dışında, İnegöllü mobilyacılar farklı pazar arayışına giriyorlar ve tüm dünyaya mobilya satmaya çalışıyorlar. Tekstilde de önemli firmalar faaliyet gösteriyor. Bu nedenle, olumsuz ekonomik tablodan İnegöl pek etkilenmiyor. Ayrıca mobilya artık daha modern makinelerle üretiliyor. Bunun için de daha kalifiye elemanlar lazım. Nitelikli eleman için ciddi bir personel açığımız var. Bir de yükte hafif, pahada ağır ürünlere yönelmeliyiz. İtalya yıllık 20 milyar dolar mobilya ihracatı yaparken, biz 2,5 milyar dolar mobilya ihracatı yapıyoruz.

 

Yeni İnegöl projeniz hangi aşamada?

Bizim 12 yıl önce, mevcut İnegöl’ü yenilemek, yeni İnegöl’ü kurmak gibi bir hedefimiz vardı.

Mevcut İnegöl’ü yenilerken, yıkmak tercihindeydik. Ve mümkün olduğu kadar da yıkıyoruz. Ama yıktıktan sonra yeni yapılar değil, meydanlar yapıyoruz. Yeni İnegöl’le ilgili 2 etap TOKİ konutları bitti. Ancak çok uzun bir süreç bu.

 

İnegöl’ü tarif ederken, hangi kimliğini öne çıkarırsınız?

Sanayileşen toplumlar tarımdan uzaklaşırlar ama İnegöl aynı zamanda iyi de bir tarım kenti. Bu yıl İnegöl’ün tarım ihracatı arttı. İnegöl çok canlı bir kent. Tarihsel derinliği olan, ahşap ve mobilyada ağırlığı olan bir kent. Aynı zamanda genç nüfusuyla Bursa’nın gözbebeği.

 

İnegöl’ün köftesi için ayrı bir parantez açalım. İlçe dışında da İnegöl’ün köftesi yaygınlaşıyor

Keşke biraz daha fazla yayabilsek. Köftemizin tadını alanlar bir daha yemek için şehir dışından geliyorlar. Köftemizin tescili ve coğrafi işaretlemesi yapıldı. İnegöl ve dışındaki firmalar isim haklarını alıyorlar. Bunların daha çok artması lazım.

 

İnegöl Kent Müzesi dışında, İnegöl Mobilya Müzesi de açıldı. İnegöl Mobilya Müzesi’ne ilgi nasıl?

Dün Bosna Hersek’ten misafirlemiz vardı ve müzeyi gezdirdik. Mest oldular diyebilirim. Müzede, yurtdışından ciddi oranda misafir ağırlıyoruz. Güney Kore’den Dünya Ağaç Birliği yönetimi geldi ve onlara bir sunum yaptık, çok beğendiler. Avrupa Müzeler Birliği’nin 15 Mayıs’ta yapılacak yarışmasında İnegöl Mobilya Müzesi 15 adaydan biri oldu. O yarışmada derece elde edeceğimize inanıyorum. Müze, 400-500 yıllık İnegöl mobilyasının sürecini ve gelişimini anlatıyor. Hem İnegöl Kent Müzesi, hem İnegöl Mobilya Müzesi kentin tarihsel gelişimini anlatan önemli eserlerimizden.

 

“SİYASİ GELECEĞİME KARAR VERMEDİM”

 

Son olarak siyasetçi Alinur Aktaş’ı konuşalım. İnegöl’de 12 yıldan bu yana belediye başkanlığı yapıyorsunuz. Geçmiş yıllarda, son defa aday olduğunuzu açıklamıştınız. Dönem sonunda yol haritanız ne olacak?

Allah’a şükür ki merkez ilçelerden sonra Bursa’nın en büyük ilçesi olan İnegöl’de 3 dönemden bu yana belediye başkanlığı yapıyorum. Ancak önümde daha 3 altın yıl var ve 8-9 tane çok önemli projemizi hayata geçireceğiz. Öncelikle bu 3 altın yılı dolu dolu geçirmenin peşindeyim. Ondan sonra işimle mi ilgilenirim, siyaset mi yaparım, o gün geldiğinde değerlendireceğim. Bursa gibi önemli bir şehrin cennet gibi köşesi İnegöl’de belediye başkanlığı yapmaktan ve yaşamaktan çok mutluyum. Uludağ Üniversitesi mezunuyum, iyi bir Bursasporluyum. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, aldığımız tüm görevler birer kısmet ve nasip işidir. Nasipte varsa devam ederiz diye düşünüyorum. Hakkımızda hayırlısı olsun.

 

ALİNUR AKTAŞ KİMDİR?

 

1970 yılı İnegöl doğumludur. İlk,orta ve lise tahsilini İnegöl’de tamamlayan Alinur Aktaş, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Uzun yıllar İnegöl Mobilya Sanayisi’nde özel sektörlerde üst düzey yöneticilik yaptı. AK Parti Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olarak siyasete atıldı. 28 Mart 2004 seçimlerinde İnegöl Belediye Başkanlığı görevine seçilip halen bu görevi devam ettirmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Alinur Aktaş, İngilizce biliyor. İnegöl AVM, Yeni Pazaryeri, İnegöl TOKİ Konutları, İnegöl Mobilya Organize Sanayi Bölgesi, İnegöl Kent Müzesi gibi birçok yenilik Alinur Aktaş döneminde ilçeye kazandırılmış; İnegöl, Güney Marmara’nın ikinci büyük kenti olmuştur.