Kasaplar, temizlik ürünleri satanlar, gıdacılar ve kamu görevlileri dışında pandemi sürecinden etkilenmeyen var mı?
Kayıt paralarıyla ayakta duran özel okul sahipleri, taşıdığı yolcuyla geçimini sağlayan minibüs, taksi, dolmuş ve özel halk otobüsü esnafı, şehirlerarası seyahat firmaları, konaklamalarla ayakta duran otelciler, gelirini sadece reklamlardan sağlayan gazete ve televizyonlar…
Ve daha birçok sektör zor durumda.
Buralarda çalışan 10 binlerce, 100 binlerce kişinin geliri azaldı, yoksullaştı, belki de arabasını ve evini sattı yaşamını sürdürmek için.
Ancak bazı mekanlar var ki mart ayından bu yana kapalı.
Bu mekanları küçümsemeyin.
Aşçısı, mutfak elemanı, komisi, garsonu, valesi, güvenlik görevlisi ve müzisyeni derken, 10 binlerce kişi marttan bu yana işsiz.
Eğer çalıştıkları mekanların sahipleri, işten çıkarma yasağından önce davrandıysa işsiz kaldılar.
İşverenleri yasak sonrasında karar verdiyse de ücretsiz izne çıkarıldılar.
Ancak iki durumda da işsiz kaldılar.
Sürecin başında işten çıkarılanlar tazminatlarını aldılar.
Ücretsiz izne çıkarılanların bu şansı da kalmadı.
Ücretsiz izne çıkarılanların, tazminatlarını alıp başka bir yerde çalışma şansları da yok.
Gerçi başka bir yerde iş var mı, bu da soru işareti.
Yani her durumda, bu insanlar çok zor durumda.
Özellikle müzisyenler.
Yani geçimini sadece müzikten kazananlar.
Müzisyenler çalıştıkları mekanda yevmiye usulüyle çalışıyorlardı.
Ancak artık çalışabilecekleri bir iş yerleri de yok.
Eğer bu insanlar için bir çözüm bulunmazsa, büyük bir toplumsal sorunla karşı karşıya kalabiliriz.
Dikensiz gül bahçesi
Partinin önemli bir ismiyle yeni MYK’yı konuşuyoruz.
Dikkat çekici bir yorum yaptı:
Kılıçdaroğlu, dikensiz gül bahçesi yarattı.
Nitekim yeni MYK’da muhalif olarak bilinen hiçbir isim yok.
Tekin Bingöl, Bülent Tezcan gibi isimlerin yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesini delen Gökhan Günaydın ve Gürsel Erol gibi muhalifler de yeni MYK’da yer bulamadılar.
Eski MYK’dan Yunus Emre, Tuncay Özkan, Ünal Çeviköz, Yıldırım Kaya, Aykut Erdoğdu ve Orhan Sarıbal yeni A Takımı’nda yoklar.
Yunus Emre Parti Meclisi’nde en fazla oyu almıştı.
Öte yandan iki önemli koltukta oturan Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun yerlerini korudular.
MYK’nın en büyük sürprizi ise Selin Sayek Böke hiç kuşkusuz.
Böke’nin yıldızının parladığı ilk yılları hatırlayın.
Bir süre sonra Kılıçdaroğlu ile fikir ayrılığına düştü.
Ve aralarında Orhan Sarıbal, Ali Şeker, Canan Kaftancıoğlu, İlhan Cihaner gibi partinin sol kanadını temsil eden isimlerle birlikte siyaset yaptı.
Bu gruptan ilk ayrılan isimlerden biri Orhan Sarıbal idi.
Sarıbal, Kılıçdaroğlu’nun tercihiyle genel başkan yardımcısı oldu.
Böke de son dönemde bu sol grup ile bağlarını kopardı.
Öyle ki İlhan Cihaner’in genel başkan adaylığına destek imzası bile vermedi.
Ve neticede Kılıçdaroğlu, muhaliflikten dönen Böke’yi bir kez daha MYK’ya aldı.
Özetle Kılıçdaroğlu, kendisine sorun çıkarmayacak yeni bir A Takımı ile yoluna devam ediyor.
Karabıyık yerini korudu Sarıbal yoluna PM’de devam edecek
Ancak Kılıçdaroğlu, Sarıbal’ı yeni MYK’ya almadığı gibi tarımdan sorumlu genel başkan yardımcılığını da kaldırdı.
CHP gibi sosyal demokrat bir partide tarım kesiminin MYK’da temsil edilmemesi şaşırtıcı.
Kulislerde Sarıbal’ın yeni MYK’da yer almamasıyla ilgili farklı yorumlar yapılıyor.
Kimi İl Başkanı İsmet Karaca ile İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, Sarıbal konusunda anlaştığını ileri sürüyor, kimi Sarıbal’ın başdanışman yapılacağını iddia ediyor.
Tabii Sarıbal’ın başdanışmanlık teklifi gelirse kabul edip etmeyeceği de soru işareti.
Neticede Sarıbal yeni MYK’da yok.
Yerini koruyan Prof. Dr. Lale Karabıyık’a gelince.
Bir kez daha Kılıçdaroğlu’nun vazgeçilmezi oldu.
4. defa MYK’ya giren, 2. defa da eğitim politikalarından sorumlu genel başkan yardımcısı olan Karabıyık, hiç kuşkusuz CHP’nin Bursa’daki patronu oldu.
Aktaş’ın çağrısı karşılık buldu
Ve genel kurul gündemi belirlendi.
Gündemde dikkat çekici bir madde var:
“Tüzüğümüzün 22/g maddesi gereği, külübümüzün şirketlerine ve iştiraklerine ait hisselerinin satılması, devredilmesi ve yasaların öngördüğü her türlü hal ve şekilde değerlendirilebilmesi için yeni seçilecek olan yönetim kuruluna yetki verilmesinin görüşülmesi…”
Bu ne demek?
Bu, Bursaspor’un şirketleşmesi için genel kurulun yeni yönetime yetki vermesi demek.
Yani Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın çağrısı karşılık buldu.