Yaz geldi, sıcaklar kendisini iyice hissettirdi ve bu yıl da
Suriyelilerin sahillerde yarattığı rahatsızlık gündem oldu.
Ancak bu kez tepkilerin dozu aştığı için kamuoyu ikiye bölündü.
Doğrusu tartışmalar çok sağlıklı yürümüyor.
Bir taraf, sahillerde çadır kuran, derme çatma barakalar inşa eden, nargile içen, mangal yapan ve giysileriyle görüntü kirliliği yaratan Suriyelilere yönelik tepkilerini düşmanlık boyutuna taşırken, diğer taraf da ortada hiçbir sorun yokmuş gibi, Suriyelileri pirupak gören bir anlayış sergiliyor.
Tüm bunlar olurken, sahillerin denetiminden, temizliğinden, kısacası düzeninden sorumlu olan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın konuyla ilgili düşüncelerini merak ettik.
Öyle ki Aktaş, kentin bir başka kanayan yarası olan seyyar satıcı skandalının üzerine kararlılıkla gitmiş ve sonuç almıştı.
“Hiç kimsenin sahillerde çadır kurmasına, derma çatma barakalar inşa edip üzerini brandayla kapatmasına, deveyle dolaşmasına, yüksek sesle müzik dinlemesine, insanları rahatsız etmesine izin vermeyiz. Ancak bu işi yaparken de hiçbir halka düşmanlık yapmayız. Kurallar, herkes için geçerlidir. Kuralları Bursalı da, Artvinli de, Trabzonlu, Diyarbakırlı veya Suriyeli de çiğniyorsa izin vermeyiz.”
Aktaş, özellikle şunun altını çizdi:
“Biz sahillerde düzen alırken iki şey yapmayız. Birincisi onların kimlik kartlarına bakmayız, ikincisi de şortlarının boyunu ölçmeyiz. Elbette denize girenler genel adaba uymak zorunda. Ancak hiç kimsenin de kılık kıyafetine karışamayız.”
Aktaş, ayrıca bundan böyle sahillerle ilgili daha fazla tedbir alacaklarını da kaydetti.
Yani Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, sahillerde kurallara uymayanlara göz açtırmayacak.
Ancak Aktaş, Bursa’nın sadece 120 km’lik sahillerden ibaret olmadığını ve ellerindeki zabıta memuru sayısının sınırlı (500) olduğunu da hatırlattı.
Bu 500 zabıtanın bir kısmının, Kent Meydanı, Fevzi Çakmak Caddesi, Cumhuriyet Caddesi, 15 Temmuz Cumhuriyet Meydanı gibi kent merkezinin önemli noktalarında görev yaptığını hatırlatan Aktaş, ilçe belediyelerine de iş düştüğünü kaydetti.
Aktaş’ın sözlerinden önümüzdeki günlerde sahillerde daha fazla inisiyatif alacaklarını ve tedbirlerin sıklaşacağı sonucu çıkıyor.
Norm farkı
Ancak Bursa’da sadece Suriyeliler mi kuralları çiğniyor?
Tanık olduğum birkaç hadiseyi paylaşayım.
5 yıldızlı bir otelin kapalı havuzuna elbiseleriyle giren Arap turistler var bu kentte.
Veya yine lüks bir otelin spor salonunda günlük elbiseleriyle egzersiz yapanlar da yine Körfez ülkelerinden gelen turistler.
Araplar, kasıtlı bir şekilde mi bunları yapıyor?
Hayır.
Nitekim elbiseleriyle havuza girmenin ve kösele ayakkabılarıyla spor yapmanın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorlar.
Çünkü ülkelerinin toplumsal normları bizimkinden çok farklı.
Ancak geçici de olsa, tatil yapmaya geldikleri ülkenin sosyal normlarına uymak zorundalar.
Suriyeliler ise aradan yıllar geçmesine rağmen, Türkiye’nin sosyal normlarına uymamakta ısrar ediyorlar.
O halde yerel yönetimler ve kamu kurumları daha fazla çaba sarf etmeli.
Nitekim insanların tahammül sınırlarını zorlamaya başladılar.
Beyzbol sopası ve şiddet
Satış elemanına, “Arkadaş bu ne iş?” diye sordum.
“Abi görmüyor musun beyzbol sopası” dedi.
-İyi de kim alıyor bunları?
-Beyzbol oynamak için alıyorlardır.
-Yahu kim Türkiye’de beyzbol oynuyor?
-Abi işin doğrusu, müşteriler arabalarına koymak için satın alıyorlar bunu.
-Neden?
-Savunma amacıyla. Kavga olursa kullanmak için.
İşin sırrı çözüldü böylece.
İnsanlar kendilerini savunmak için marketlerden peynir ekmek alır gibi beyzbol sopası almaya başlamış.
Öyle ki satış elemanı ayda 25-30 tane sattıklarını söyledi.
Şiddetin geldiği noktaya bakar mısınız?
Bu arada beyzbol sopaları sadece kılıflarıyla arabada bulundurulabilir.
Aksi takdirde suç sayılıyor.
Peki kim kılıf kullanıyor?
Ocaktan’dan muhalif yakıştırmasına itiraz var
AK Parti bayramlaşması öncesi karşılaştığımız ve bir çay içimlik sohbet ettiğimiz 23. Dönem Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan için, “AK Parti’nin muhalif ismi” diye yazmıştım.
Pazartesi gazeteye gelip, elektronik postalarımı kontrol ettiğimde Ocaktan’ın iletisini gördüm.
Ocaktan der ki, “Ben muhalif değilim, AK Parti’nin 2013 yılına kadar titizlikle koruduğu reformcu kimliğine dönmesini istiyorum. Bütün yazılarımda bunu vurguluyorum ve o AK Parti’yi istiyorum.”