İzmir Karaburun‘un CHP’li Belediye Başkanı Girgin Erdoğan, kendisini belediye şirketine müdür olarak atadı, o makama oturtacağı hiç kimse kalmamış gibi.
Tabii başta kendi partilileri olmak üzere kamuoyu büyük tepki gösterdi Girgin Erdoğan’a.
***
Orhaneli eski Belediye Başkanı AK Partili İrfan Tatlıoğlu, Girgin Erdoğan’a sosyal medya hesabından tepki veren bir vatandaşın yorumuna, “Maalesef Orhaneli Belediye Başkanı da öyle. Etik değil” diye yazıyor.
Böylece Orhaneli Belediye Başkanı Ali Aykurt’un da kendisini bir belediye şirketine müdür olarak atadığını öğreniyoruz.
***
Peki konu kapandı mı?
Hayır.
Nitekim Orhaneli’nin AK Partili Belediye Başkanı Ali Aykurt’tan jet yanıt geldi.
“Belediyemize bağlı olan şirketimizin borç içinde olması sebebiyle bizzat takip ve kontrol etmek üzere belediye meclisimizden aldığım yetkiyle müdürlük görevini devraldım. Ancak yetkiyi alırken ücret almadan bu görevi devralacağımı tüm meclis üyelerimize beyan etmiş ve bu şekilde görevi devralmıştım. Kısa sürede, borçlu olan belediye şirketimizi kâr eder duruma getirdik. AK Parti çatısı altında 15 yıl belediye başkanlığı yapmış birinin AK Parti belediyeciliği ile CHP belediyeciliğini aynı kefeye koymasını ne yazık ki acziyet olarak görüyor ve buradaki maksadın da “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” olduğunu düşünüyorum. Birileri, “çamur at izi kalsın” düşüncesiyle hareket etmiş ve Sayın İrfan Tatlıoğlu’nu yanlış bilgilendirmiş olabilir ancak kendisi tecrübeli bir siyasetçi ve daha da önemlisi bir büyüğümüz olarak bizzat beni arayarak herhangi bir ücret almadan bu görevi yaptığımı öğrenebilirdi. Ancak ispatı mümkün olmayan bir iftirada bulunarak hem şahsımı hem de kurumumuzu zan altında bırakmış ve kendisini de müfteri konumuna düşürmüştür.”
***
Hayli sert bir açıklama.
Öyle ki Aykurt, Tatlıoğlu’na müfteri diyor.
***
Tepkisinin arkasındaymış.
“Ben Ali Aykurt’a maaş alıp almadığını sormadım ki. Bir belediye başkanının kendisini müdür olarak atamasının etik olmadığını söyledim” diyen Tatlıoğlu, ayrıca maaş almanın yasal zorunluluk olduğunu hatırlattı ve maaş almamanın suç olduğunu belirtti.
Tatlıoğlu şöyle devam etti:
“Şirketin zor durumda olduğunu düşünüyorsan, atarsın yardımcılarından birini müdür olarak. Koskoca belediye başkanı, kendisini müdür olarak atar mı? Ben bunu dile getirdim. Bunu yapan belediye başkanının partisi önemli değil, kim yaparsa yapsın etik değil.”
***
Tatlıoğlu ayrıca, Aykurt’un sözünü ettiği şirketi kendisinin kurduğunu, zarar etmediğini ve geçmişte para kazandığını belirterek şunu hatırlattı:
“Belediyeler hizmet üreten kurumlardır. Önemli olan kar – zarar değil hizmettir.”
***
Tatlıoğlu ve Aykurt’un görüşleri ve iddiaları böyle.
Yazarın görüşüne gelince…
Her ne kadar maaş almadığını söylese de bir belediye başkanının kendisini belediyesinin şirketine müdür olarak ataması, son derece tartışmalı bir uygulamadır.
Sinema salonlarında in cin top oynuyor
Bu arada AVM’de tanık olduğum tablo ekonomik koşullarla ters bir görüntü sergiliyordu.
Bir kere restoranlar ve kafeler ağzına kadar dolu, mağazalarda ciddi bir kalabalık vardı.
Koşullar ne olursa olsun, galiba bu millet yazın kavurucu sıcaklarında klimalarıyla serinlediği AVM’leri çok seviyor.
Yani içeride kuru kalabalık da olabilir.
O gün iki film izledim.
Kripto Vurgun ve Sylvester Stallone’nin son filmi Kaçış Planı…
İzlediğim ilk film Kripto Vurgun’da 7-8 izleyici ya var ya yok…
İkinci film Büyük Kaçış’ta ise koca salonda sadece ve sadece 5 izleyiciyiz.
Ben yıllardır sinema salonları açısından böyle vahim bir tablo görmedim.
Salonlar resmen sinek avlıyor.
Evet yazın insanlar tatilde, şehirde olanlar kendilerini kıyılara atıyorlar ama 3 milyonluk Bursa’da sinema filmleri izleyicisizlikten neredeyse seans yapamayacak duruma gelmişse, ciddi bir kriz var demektir.
Peki sinema salonları miadını doldurdu mu?
Kuşkusuz hayır.
Ama çok ciddi bir krizin eşiğindeler.
Salonların boş olmasının temel nedeni, Mars isimli sinema salonlarını tekeli altına alan grubun, ‘bilet yanında mısır’ promosyonuyla sinema sektörünü altüst etmesi.
Mısır promosyonu adı altında bilet fiyatlarının yükselmesi, Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar’ın uygulamayı boykot edip filmlerini vizyona sokmamaları ve ekonomik krizin tüm bunların üstüne tüy dikmesiyle salonlarda in cin top oynuyor.
Geçen yıl toplam 900 milyon lira hasılat yapmış sinema salonlarımız.
Bu yıl ise en az yüzde 30 düşüş bekleniyor.
Yazık oluyor.
Bari bu asırlık sinema geleneğimiz teknolojiye kurban gitmesin ve sinema, sinema salonlarında izlensin!
Kripto Vurgun ve Kaçış Planı
Ancak geleceğin parası olarak gösterilen kripto paralara varsa merakınız, film sizin için bir anlam ifade edebilir.
Yoksa sıkıcı bulabilirsiniz.
Kaçış Planı ise buram buram Sylvester Stallone kokan, bol aksiyonlu, bol vurdulu kırdılı bir film.
Bu filmde de teknoloji, aksiyonla harmanlanmış.
Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, yazılımlar filmin ana öğeleri olarak kendini gösteriyor.
Yani artık filmlerin türü ne olursa olsun dijital devrim, senaryonun bir yerinde mutlaka konu ediliyor.
Eylül değil ekim
Dünkü yazımda Bursa Devlet Tiyatrosu’nun açılış oyunu olan Keşanlı Ali Destanı’ndan söz ederek, eylül diye yanlış bir tarih vermişim.
Oysa tiyatrolar 1 Ekim’de perde diyor.