Olay Gazetesi Bursa

AK Parti’de konuşma yasağı

Kim ne derse desin, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi, en büyük kırılmalara AK Parti’de yol açtı. Suçlamalar, ithamlar ve ihbarlar havada uçuşuyor. Öyle ki valiliklerde kurulan komisyon üyeleri, CHP‘lilerin görüşlerini daha objektif buluyor ve değerlendirme yaparken, iktidar partisinden gelen ihbarlarda dikkatli davranmaya çalışıyor. Nitekim, AK Parti‘deki, parti içi iktidar mücadelesi FETÖ üzerinden yürüyor. Gerçek şu […]

Kim ne derse desin, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi, en büyük kırılmalara AK Parti’de yol açtı.

Suçlamalar, ithamlar ve ihbarlar havada uçuşuyor.

Öyle ki valiliklerde kurulan komisyon üyeleri, CHP‘lilerin görüşlerini daha objektif buluyor ve değerlendirme yaparken, iktidar partisinden gelen ihbarlarda dikkatli davranmaya çalışıyor.

Nitekim, AK Parti‘deki, parti içi iktidar mücadelesi FETÖ üzerinden yürüyor.

Gerçek şu ki, 2002 yılından bu yana devlet imkanlarını olabildiğince kullanan bu yapı, iktidarı temsil edenlerle güçlü ilişkiler kurdu.

Şimdi bu ilişkileri didik didik etmeye kalkarsanız, AK Partililerin kahir ekseriyeti soruşturmaların içinde bulur kendini.

Nitekim vakti zamanında çocuklarını FETÖ okullarında okutan, hazine arazilerini bu yapının eğitim kurumlarına tahsis eden, çeşitli sponsorluklarla cemaatin organizasyonlara destek veren, paralel yapıyla anılan işletmelerin açılış kurdelelerini kesen çok sayıda AK Partili siyasetçi var.

Eğer tüm bunlar ölçü olarak kabul edilirse, çok sayıda AK Partilinin süreçten olumsuz etkilenmesi gerekir.

İşte parti içindeki iktidar mücadelesi de saydığımız bağlantılar üzerinden yürüyor.

Daha net bir ifadeyle, cemaatin güçlü olduğu dönemlerde, bir şekilde bu yapının temas ettiği AK Partililer, yine kendi partilileri tarafından çarmıha geriliyorlar.

İşte bu kaotik duruma, AK Parti Genel Merkezi el koydu.

Nitekim FETÖ/PYD konusunda artık sadece yetkili isimler konuşabilecek.

Bir başka ifadeyle, Ankara’da sadece genel başkan yardımcıları, illerde il başkanları açıklama yetkisine sahip.

Genel merkezin talimatı yazılı değil, sözlü.

Bir örnekle konuyu açalım.

Geçen haftalarda Pensilvanya‘da FETÖ lideri Gülen ile AK Partili mevcut ve eski milletvekillerinin fotoğrafı çıktı. (Fotoğrafın, FETÖ’cüler tarafından sızdırıldığı akla çok yatkın.)

Fotoğrafta yer alan siyasetçiler açıklama yaparak, kendilerini savundular:

“Pensilvanya’ya yaptığımız ziyaret için partiden izin aldık.”

Milletvekillerinin bu açıklamaları partide rahatsızlık yaratmış.

Ve bu hadise FETÖ konusunda yapılacak açıklamalara sınırlama getirilmesi için tetikleyici olmuş.

Konuşma yasağını, FETÖ konusundaki açıklamaların disipline edilmesi veya sistematiğe bağlanması olarak da yorumlayabiliriz.

 

—————

 

Rektör Ulcay’dan skandal karar ve Necati Şahin’in eleştirisi

 

Önce şu düşüncemi paylaşayım:

İl Özel İdaresi eski Genel Sekreteri Kemal Demirel‘i, iyi ve saygın bir bürokrat olarak tanırız.

Ancak, Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf Ulcay, kendisini, uzmanlık alanıyla ilgisi olmayan öyle bir göreve getirdi ki, bu durum hem üniversitenin, hem kentin, hem de Kemal Demirel’in faydasına değil.

Siz hiç, ziraat mühendisi olan birinin, bir üniversitenin Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığına atandığını duydunuz mu?

İşte Kemal Demirel de, artık Uludağ Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı...

Demirel’in daire başkanlığına atanmasını, İnşaat Mühendisleri eski Başkanı Necati Şahin‘e sordum.

Şahin, şaşkınlığını gizleyemedi ve söz konusu görevlendirmeyi yadırgadığını söyledi:

Kemal Demirel, sevdiğimiz bir arkadaşımız. Ancak söz konusu daire tamamen teknik bir birim. Bugüne kadar, bu dairenin başına, makine, elektrik, inşaat mühendisleri veya mimarlar atanırlardı. Çünkü adı üzerinde, bu daire teknik bir birim. Söylediğim gibi Kemal Demirel, sevdiğimiz bir arkadaşımız ancak Uludağ Üniversitesi gibi yelpazesi geniş olan bir eğitim kurumunda, uzman olduğu başka bir alana atanabilirdi. Bu atama makul ve şık değil.

 

——————-

 

Kumpas davasıysa bu talep de ne?

 

 

Ergenekon, Balyoz, ODATV, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast…

Tüm bunlar, kamuoyunda kumpas olarak nitelendirelen davalar.

Bu davalara, kumpas deniliyor çünkü FETÖ’nun yargıdaki uzantıları tarafından organize edildiğine dair yaygın bir kanaat var.

Ancak o da ne, dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Balyoz davasında yargılanıp beraat eden 6 sanıkla ilgili kararın bozulmasını istedi.

Buyrun buradan yakın…

Eğer, savcının talebi kabul edilirse, bu davaların kumpas olduğuna dair yerleşik kanaat yerleyeksan mı olacak?