Olay Gazetesi Bursa

Acılar bizi ne zaman birleştirecek?

Ankara‘nın göbeğinde iki canlı bomba patlatılıyor, birkaç saniye içinde, etten kemikten yaratılmış, duyguları, sevinçleri, hüzünleri, hayalleri olan, eline toplu iğne batırıldığında bile acı duyan bedenlere sahip yüze yakın insan, paramparça oluyor. Oracıkta can verenler kadar çoğu ağır yaralı insan da, acılar içinde kıvranarak hastanelere taşınıyor. Kimi yoğun bakımda Azrail‘le tanışıyor, kimi korkunç bir kabustan uyanır gibi […]

Ankara‘nın göbeğinde iki canlı bomba patlatılıyor, birkaç saniye içinde, etten kemikten yaratılmış, duyguları, sevinçleri, hüzünleri, hayalleri olan, eline toplu iğne batırıldığında bile acı duyan bedenlere sahip yüze yakın insan, paramparça oluyor.

Oracıkta can verenler kadar çoğu ağır yaralı insan da, acılar içinde kıvranarak hastanelere taşınıyor.

Kimi yoğun bakımda Azrail‘le tanışıyor, kimi korkunç bir kabustan uyanır gibi gözlerini hastane odasında açıyor, şanslı olanlar taburcu ediliyor ama ömürlerinin geri kalan kısmında unutamayacakları bir travmayı sırtlayarak.

Ya geride kalanlar?

Yüzden fazla yetim ve öksüz, gözüyaşlı analar kervanına katılan onlarca yüreği yaralı anne, evlat acısıyla ahir ömrü zindan olan babalar, dul kalan kadınlar, yarini kara toprağa teslim eden eşler…

Peki sonra ne oluyor?

Siyasetçilerden umudu keseli çok oldu.

Ama, toplumun azımsanmayacak bir bölümünün ölümler üzerinden nefret kusması, ama’lı cümlelerle ölümleri meşrulaştırmaları, kurbanlar üzerinden siyasi ayrımcılığa gitmeleri yok mu?

Kahreden budur işte…

Her asker ve polisin şehit edilişinden, her masum insanın katledilmesinden, her terör saldırısıyla ocakların sönmesinin ardından aynı şeyleri yazmaktan biz bıktık, onlar anlamadı…

Faydası var mı bilmem ama bir kez daha yazalım:

Ölenin milliyetinin, dininin, dilinin siyasi fikrinin ve partisinin önemi yok…

Onlar sadece insandır.

Bunu da sadece insan olan anlar.

 

MHP’li sendikadan ders gibi açıklama

 

“Her gün ülkemizin dört bir yanından gelen terör saldırılarında kaybettiğimiz evlatlarımızın acısını yaşarken, 10 Ekim günü Ankara gar binası önünde toplanan vatandaşlarımıza karşı gerçekleştirilen kahpe saldırı ile yüreklerimiz bir kez daha yanmıştır. Birliğimize, dirliğimize ve kardeşliğimize karşı girişilen bu saldırı nice yüreklere ateş düşürmüş, nice ocakları söndürmüştür. Terörün etnik kökeni, ideolojisi, dili, inancı, cinsiyeti, yaşı ne olursa olsun ayrım yapmadan, insanlığa karşı girişilen en alçakça saldırı olduğu bu menfur olayla bir kez daha görülmüş, terörün ırkının, dilinin, dininin, mezhebinin, renginin ve ideolojisinin olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır.

Girizgahını paylaştığım bu açıklamayı, dün Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Mustafa Köse yaptı.

Ankara katliamının ardından onlarca açıklama yapıldı.

Kuşkusuz tüm kınama açıklamaları çok değerli.

Ancak özellikle Türkiye Kamu-Sen gibi,mitingi düzenleyenlerin siyasi görüşüyle taban tabana zıt olan kurumlardan gelen ‘ama’sız, ‘fakat’sız, kınama açıklamaları, içinde bulunduğumuz kaotik ortamda umut verici.

Irkçılığın kol gezdiği, ölenin etnik kökeninin sorgulandığı, katılımcıların söylediği türküden, attığı sloganlara varıncaya kadar akla hayala sığmayan yakıştırmaların yapıldığı şu günlerde, MHP‘ye yakın Türkiye Kamu-Sen’in cesur açıklaması alkışlanmalı.

 

Mitingler iptal

 

Ankara’daki patlamanın ardından CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık, Adli Tıp’ta Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’yla inceleme yaptı.

Dün görüştüğümde tabloyu sordum kendisine.

Çok vahim şeyler anlattı ancak toplumu umutsuzluğa daha fazla sevk etmemek adına söyledikleri bende kalsın.

Sadece şu 2 bilgiyi paylaşabilirim:

Ölenler arasında CHP Malatya Gençlik Kolları’nda 11 genç de var.

CHP’nin Bursa mitinginin yapılıp yapılmayacağı belli değil.

Karabıyık, katliam acısından siyasetin gündeme gelmediğini söyledi.

Galiba bunca acının ardından tek olumlu gelişme, siyasi parti liderlerinin duyarlılık göstererek mitinglerini iptal etmeleri.