Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar, 22 yaşındaydı…
3 ay önce evlenmiş, 20 gün önce Zeytin Dalı Harekatı’na katılmış, önceki gün de teröristlerin saldırısıyla şehit düşmüştü.
Gözü yaşlı eşinin, evlat acısıyla tanışan anne ve babasının evlerine ateş düşmüştü.
Cenaze töreninde Karabük adeta sel olup aktı ve törenin yapıldığı alana sığmadı 10 binler.
Akpınar’ı yaşamı boyunca hiç görmemiş, tek kelime konuşmamış, bir kere bile elini sıkmamış 10 binlerce vatandaş, cenaze töreninde saf tuttu ve şehidini yalnız bırakmadı.
***
Hatay’da da tablo farklı değildi.
10 binlerce Hataylı, bu kez Piyade Sözleşmeli Er Sergen Pamukçu’yu uğurlamak için cenaze törenine koşmuştu.
Ve Kilis’te de İstanbul’da da Amasya’da da hep aynı manzara vardı.
***
Biz sıcacık yataklarımızda güvenli bir şekilde uyuyayalım, alışveriş merkezlerinde rahatça dolaşalım, sokaklarda özgürce gezelim diye sınırlarımızın ötesinde kahramanca mücadele ettikten sonra şehit olan Mehmetçik’e borcumuzu ödemek için sadece cenazelerine katılabiliyoruz, heyhat!
***
Şehit cenazelerindeki tabloyla örtüşen kamuoyu araştırmasına göre Türk halkının yüzde 85’i Zeytin Dalı’na destek veriyor.
Yani toplum kenetlenmiş, tek yürek olmuş, sınırın ötesine geçemese de kalbi Mehmetçik’le atıyor.
***
Suriye’de sadece Afrin operasyonu olmuyor.
Önceki gün Suriye Ordusu, petrol sahalarını işgal eden YPG’li teröristlere saldırdı ve yanıt ABD’den geldi.
100 Suriye askeri öldürüldü ABD savaş uçakları tarafından.
***
Peki bizim savaş karşıtlarının ABD saldırısına karşı bir açıklama yaptıklarını duydunuz mu?
Bir kelam olsun, ABD’ye tepki verdiklerini, “Ne işi var bu ABD’nin binlerce kilometre öteden gelip YPG’ye kalkan oluyor” dediklerini hatırlıyor musunuz?
***
Ne suçu vardı Suriyeli askerlerin?
Ülkesinin petrollerini işgal eden teröristelerden kaynakları geri almaya çalışmaktan başka…
***
Dün Anadolu Ajansı bir haber servis etti.
YPG/PKK, Suriye petrollerinin yüzde 70’ini, su kaynaklarının ve tarım torpaklarının önemli bölümünü işgal etmiş diye…
Türk askeri kendi sınırlarını korumak ve terör tehdidini ortadan kaldırmak için Afrin’e girdiğinde ‘işgal’, YPG/PKK’lı teröristler, ABD’nin himayesinde bir başka ülkenin topraklarında fink atarken, petrol sahalarına çökerken, su kaynaklarını elinde tutarken özgürlük mücadelesi, öyle mi?
Hadi canım siz de!
————————
Çelik sahalarda
Aylar önce Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün ‘Göç’ temalı panelinde tanıştığımız Şanlıurfalı meslektaşlarımızla Faruk Çelik’i konuşmuştuk.
Gazeteci arkadaşlarımız, Çelik’in Şanlıurfa’ya küstüğünü söylemişlerdi.
Aradan geçen zaman onları haklı çıkardı.
Doğrusu Çelik de kırgınlığını saklamıyordu.
Ancak Çelik’in kırgınlığı Şanlıurfalılara değildi.
Bu kentte son yaşadığı örgütlü protestodan rahatsız olmuştu.
Daha sonra yeni Kabine’de yer bulamayınca da aylarca Şanlıurfa’ya gitmemişti.
Ne var ki Çelik, geçen hafta ilk kez Urfa’ya gitti ve 10 ilçeyi karış karış gezerek, bir bakıma hasret giderdi.
Çelik, Kabine revizyonundan sonra da Bursa’da davet edildiği birçok programa katıldı.
Geçen haftalarda Bursa’ya geldiğinde ‘of the record’ kıvamında sohbet ettiğimiz Çelik, o gün Gürsu’da bir toplantıya katılmıştı.
Çelik’in gerek kent sorunlarına, gerekse de memleket meselelerine olan yaklaşımlarını zihnimizin bir köşesine not ettik.
Ancak şunu söyleyebiliriz ki Bursa’da yaptığı geziler, katıldığı programlar, seçmenle ve teşkilatla kurduğu temaslar Çelik’in aktif siyasete devam ettiğini gösteriyor.
Tabii Çelik’in temasları sadece seçim bölgesi Şanlıurfa ve Bursa ile sınırlı değil.
Başta İzmir ve Adana olmak üzere çeşitli kentlerdeki STK’lardan, siyasi deneyimlerini paylaşması için davet aldığını duyuyorum.
Uzun yıllar siyasetin birçok kademesinde görev aldıktan sonra sahadaki çalışmalarını sürdüren Çelik’in çalışmalarını da genel merkez yakından takip ediyormuş.
Bu arada Çelik, uzun zamandan bu yana, gazetecilerin ve Bursalıların çekinmeden sordukları ‘atış serbest’ toplantıları yapmıyor.
Vakti gelmedi mi?
———————–
Mükerrer imza verenler deşifre edildi
CHP 36. Olağan Kurultayı’nda mükerrer imza veren 39 kişi tespit edilmiş.
Antalya’dan Erzurum’a, İstanbul’dan Niğde’ye varıncaya kadar Türkiye’nin dört bir yanından delegeler hem Kılıçdaroğlu’na hem de İnce’ye imza vermiş, ciddi bir kriz yaratmışlar ve kurultaya gölge düşürmüşlerdi.
CHP, ciddi bir parti olduğunu iddia ediyorsa, mükerrer imza verenler hakkında işlem yapmalı.
AK Parti’de böyle bir disiplinsizliğin cezasız kalacağını düşünebiliyor musunuz?