Bursa Aile Hekimliği Derneği Başkanı Zeynep Özsevimli son yapılan zamlarla giderlerinin yüzde 167’lerin üzerinde arttığını hatırlatarak, “Bunları karşılamak için bizlere ödenen cari ödemelerimize yaklaşık yüzde 30 gibi bir artış yapıldı. Aile sağlığı merkezlerindeki en büyük giderimiz olan ücretli olarak çalışan sağlık personeli arkadaşlarımızı bu gidişle işten çıkarmak durumunda kalacağız ve 20 bine yakın yetişmiş sağlık çalışanı işsiz kalacaktır” dedi.
Taleplerinin karşılanmaması halinde yeniden iş bırakacaklarını belirten Özsevimli, “Bizler, etkin bir sağlıkta şiddet yasası, ödeme sözleşme yönetmeliğinin geri çekilmesini ya da revize edilmesini, çalışan tüm meslektaşlarımız için makul bir ödeme ile emeklilik şartlarımızın düzenlenmesini, aile sağlığı merkezi gider ödemelerinin yeniden değerlendirilerek artırılmasını istiyoruz” diye konuştu.
——————–
Pazartesi Söyleşileri’ne konuk olan Bursa Aile Hekimliği Derneği Başkanı Zeynep Özsevimli ile aile hekimlerinin sorunlarını konuştuk.
“SÖZLER TUTULMADI”
Ülkemizde aile hekimliği 58. Hükümet’in Acil Eylem Planı ve Sağlıkta Dönüşüm Reformu’nda yer alan, bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı ve tedavi hizmetlerinin bireylerin kendi seçeceği doktorlar tarafından yürütülmesini amaçlamıştır. Türkiye’de aile hekimliği bir uzmanlık dalı olarak belirlenmiştir. Günümüzde aile hekimliği sisteminin sağlıklı bir şekilde işlediğini söyleyebilir miyiz?
Türkiye’de aile hekimliğine ilk geçildiğinde, uzaktan eğitimle aile hekimliğine başlayan tüm hekimlere aile hekimliği uzmanlığı verileceği söylenmiş, bununla ilgili olarak bir eğitim programı başlatılmıştı. Ancak bugün gelinen noktada bu verilen sözler tutulmamış, AHUZEM eğitim programı planlandığı gibi uygulanmamıştır. Bakanlık eğitimcileri tarafından her yıl belli zamanlarda ve belli illerde düzenlenen aile hekimliği eğitimlerini alan arkadaşlarımız, sahada aile hekimliği yapmaya başlıyorlar. Sistem bu şekilde çalışmaya devam ediyor. AHUZEM projesinin uygulamaya devam etmesi ve aile hekimlerine uzmanlık yolunu açacak, sağlıklı bir eğitim süreci için gerekli çalışmalara başlanması gerektiğini düşünüyorum. Aile hekimliği sisteminin sağlıklı işleyişi için ön şart bakanlığın sistemi kabul etmesi ve desteklemesi, uygulamalarda tüm sorumluluğu hekime değil aynı zamanda kişiye de sorumluluk verecek şekilde düzenlenmesi gerekir.
“AVRUPA’DA AİLE HEKİMLİĞİ ÇOK SAYGIN”
Gelişmiş ülkelerde aile hekimliği sistemi nasıl işliyor? Ülkemiz ile kıyasladığımızda nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Dünyada 100 yılı aşkın süredir aile hekimliği uygulaması var. Aile hekimliği sisteminde çok tecrübeli ülkeler var. Örneğin Hollanda 1950’li yıllardan beri aile hekimliği sistemine girmiş. Avrupa’da zaten hekimlik saygın. Dolayısıyla aile hekimliği de saygın. Özerk, özlük hakları güçlü bir sistem. Devlet sağlık sistemini aile hekimliği ile başlatıyor. Randevu ve sevk sistemi var. Randevu almadan hastalar aile hekimliğine başvuramıyor, hastaneye sevk edilmeden oradan randevu alamıyor. Bizde maalesef sevk zinciri çalıştırılmıyor. Yurtdışında negatif performans diye bir uygulama yok. Halka sorumluluk verilmiş ve yerine getirmezse sigorta kesintisi gibi hastaya yaptırımlar var. Özellikle sağlık sigortaları çok sıkı takip ediliyor. İzlemleri, kanser taramaları, belli aralıklarla belli tahlil ve muayeneleri istiyor. Sorumluluk da kişiye ait. Bizde ise tüm sorumluluk aile hekimine verilmiş. Bizdeki sistem negatif performans adı altında, hasta aşılarını yaptırmazsa, sevk edildiği uzmana gitmezse, tedavisini uygulamaz ise, ceza aile hekiminin aldığı maaştan yapılacak kesintiler üzerine kurulmuş.
Tıp fakültesi eğitimlerinin, aile hekimlerinin yetişmesindeki yeterliliğini nasıl buluyorsunuz?
Son yıllarda açılan bir sürü özel tıp fakültesinin sayısı gereğinden fazla. Tıp fakülteleri, tam donanımlı ve yeterli sayıda eğitimcisi olmadan açılmamalı. Eğitim standardizasyonu da yok. Hocalara düzenli akreditasyon uygulaması da yapılmalı.
Aile hekimliği sisteminin tam olarak oturması için aile hekimine ihtiyaç var mı? Varsa kaç aile hekimine ihtiyaç var?
Bu planlamalar bakanlık ve il sağlık müdürlükleri tarafından yapılmaktadır. İlimizde de boş aile hekimliği kadroları vardır. Birçok aile hekimliği birimleri de aile sağlığı çalışanı olmadan çalışmaktadır. Böyle olunca hizmetlerde aksamalar olmaktadır. Aile hekimliği, aile sağlığı çalışanı ve aile hekiminden oluşur, birinin eksikliği ciddi sıkıntılar yaratır.
Aile hekimleri olarak 2 gün iş bırakma eylemi yaptınız. Etkin bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılması, 30 Haziran tarihli Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilerek revize edilmesi, aile hekimliklerinde çalışanlara makul bir ödeme ve rahat bir emeklilik imkanı sağlanması ayrıca aile sağlığı merkezi gider ödemelerinin artırılması taleplerinde bulundunuz. Taleplerinizle ilgili bir geri dönüş aldınız mı?
Taleplerimizle ilgili bizlere herhangi bir dönüş henüz olmadı.
Eylemlerinizi sürdürecek misiniz?
Eğer taleplerimiz karşılık bulmaz ise 14,15 ve 16 Mart tarihlerinde 3 gün üst üste tekrar iş bırakacağız.
“NEGATİF PERFORMANS HESAPLAMASINA KARŞIYIZ”
Aile hekimlerinin çalışma süreleri ve maaşları hakkında bilgi verir misiniz?
Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları görevlerini, haftalık çalışma süresi kırk saatten az olmamak kaydıyla, günde 8 saat çalışıyor. Entegre hizmet veren birimler hariç nöbet tutmuyoruz. Cari gider ödemelerimize göre sınıflandırma gruplarımız mevcut. Bu gruplarda A ve B grubuysanız esnek mesai uygulaması vardır. Burada çalışma saatlerimizi aile hekimleri kendileri düzenler ve o zaman ASM’nin çalışma saatleri değişebilir. Bu nedenle hastalarımızın kendi aile hekimlerinin çalışma saatleri hakkında kesinlikle bilgilerinin olması gerekir. Aile hekimleri, en insani hakları olan yıllık izinlerini, vekalet bırakmadan kullanamamaktadırlar. Yerinize bakacak hekim arkadaşınız yoksa çalışmıyor sayılarak maaşınızdan kesinti yapılmakta, anayasal hakkımız olan yıllık izin kullanımımız engellenmektedir. Aile hekimlerinin yine aynı sebepten hasta olma ve rapor alma hakları da maaş kesintisiyle cezalandırılmaktadır. Hakedişlerimizin hesaplanması birçok basamağı var. Kayıtlı kişiler için ödenecek ücret, sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine yapılacak ödemelerin hesaplanmasında, görev tanımlarında verilen hizmetler için aşağıdaki esaslara göre ödeme yapılır:
Gebeler için 3 katsayısı, Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler için 2,25 katsayısı, 0-59 ay grubu için 1,6 katsayısı, 65 yaş üstü için 1,6 katsayısı, diğer kişiler için 0,79 katsayısı esas alınır. Kayıtlı ilk 4000 kişiye kadar, her gruptaki kişi sayısı o grubun katsayısıyla çarpılır ve bulunan puanlar toplanarak ara puan hesaplanır. Bu nedenle bu tavan nüfus değişmeden, nüfus düşürmeye çalışmak , hakedişlerimizin bakanlık uygulamalarıyla düşürülmesi demektir. Nüfus ve coğrafi yapısı nedeniyle kayıtlı nüfusun zorunlu olarak düşük olduğu bakanlıkça belirlenen ek ödemeler yapılır. Entegre sağlık hizmeti sunulan merkezlerde, nöbet hizmetlerini de kapsamak üzere ücret hesaplaması yapılır. Bizim en çok karşı çıktığımız negatif performans hesaplamasıyla öncelikle hakedişimizin 0,90 ile çarpılarak düşürülüp hipertansiyon, diyabet, kanser ve obezite gibi hastalıkların taranması, takibi ve takip sonucunda meydana gelen değişim oranları ile vaka yönetimine göre maksimum 1,50 arasında belirlenecek olan tarama ve takip katsayısı ile ara puan çarpılmak suretiyle maaşa esas puanın hesaplanmasıdır. Yani hakedişinizi almak için önce ekstradan bir çalışma yapmanız gerekir. Hakedişiniz kayıtlı kişi sayısına bakılmaksızın uzman tabip veya tabip ve aile hekimliği uzmanları için farklı hesaplanıyor. O nedenle aynı ASM’de yan yana çalışan aile hekimleri bile birbirinden farklı hakedişler alabiliyor.
Aile hekimleri sisteme ilk geçişlerde eskiden sağlık ocağı olarak kullanılan binalarda hizmet vermeye başladılar. Daha sonradan sanal aile sağlığı merkezlerinin açılmasıyla, bina temini de aile hekimleri tarafından yapılmaya başlandı. Eski binaların bir kısmı belediyelere ait, bir kısmı il sağlık müdürlüğü envanterinde olan binalar. Bu binaların engelli ulaşılabilirlikleriyle ilgili problemler olabilmekte. Aile sağlığı merkezlerinin tüm problemleri de yine aile hekimlerinin sırtındadır. Hekimler olarak her işten anlayıp, çözmek zorunda kalıyoruz. Aslında en güzeli tüm aile sağlığı merkezlerinin bakanlık tarafından aynı standartlarda yapılıp, bizlere teslim edilmesi olacak.
“PANDEMİDE YALNIZ BIRAKILDIK”
Aile hekimlerinin sorunları ortak kuşkusuz. Ancak Bursa özelindeki sorunlarınız nelerdir?
Bursa’daki aile hekimleri olarak pandemide çok yalnız bırakıldık. Bizlere bakanlığın ve müdürlüğün dağıtmak zorunda olduğu koruyucu ekipmanlar düzenli olarak dağıtılmadı, bunları hem kendimize, hem bizimle çalışan aile sağlığı elemanlarımıza, hem de çalıştırdığımız personellerimize bizler alıp dağıtmak zorunda kaldık. En son haziran ayında bizlere birer kutu maske verildi. Bunun yanı sıra aile sağlığı elemanı olmadan çalışan aile hekimi arkadaşlarımız var. Bazen görevlendirmelerde sıkıntılar yaşanmakta. Kamudan geçmeyi isteyen ebe ve hemşire arkadaşlara muavafakat verilmesinde kolaylık sağlanması bizleri rahatlatacaktır. Son yapılan zamlarla personel, elektrik, doğalgaz, su, kiralama giderleri, kırtasiye, temizlik malzemeleri ve tıbbi malzeme giderlerimiz yüzde 167’lerin üzerinde artmasına rağmen, bunları karşılamak için bizlere ödenen cari ödemelerimize yaklaşık yüzde 30 gibi bir artış yapıldı. Aile sağlığı merkezlerindeki en büyük giderimiz olan ücretli olarak çalışan sağlık personeli arkadaşlarımızı bu gidişle işten çıkarmak durumunda kalacağız ve 20 bine yakın yetişmiş sağlık çalışanı işsiz kalacaktır. Bu şartlarda aile sağlığı merkezleri işletilemez hale geldi. Bu konuda da tekrar bir düzenleme yapılmasını eylemlerimizle talep ediyoruz.
“AİLE HEKİMLİĞİNDE TÜM İŞLEMLER YAPILMAZ”
Aile hekimliği sisteminin bir amacı da hastanelerin yükünü almaktı. Yurttaşlarımız hastaneye gidilmesine ihtiyaç olmayan durumlarda sistemden yeterince faydalanıyor mu?
Hastanelerin yükünün azalması için sevk zincirinin çalıştırılması gerekir. Sistem çalışmadığı için hastanelerin yükü azalmamıştır. Aile hekimliği sisteminde, her aile hekimi öncelikle kendine kayıtlı nüfustan sorumludur. Maalesef hastalarımız bunu anlamamakta, sağlık ocağı sisteminde olduğu gibi her aile sağlığı merkezinde ve aile hekiminde tüm işlemlerinin yapılacağını düşünmektedirler. Bu da bizlere bazen şiddet olarak dönebilmektedir.
“HEKİMLER EMEKLİ OLUYOR VE YURTDIŞINA ÇIKIYOR”
Türkiye’de yaklaşık 160 bin doktor bulunuyor ve bir doktora yaklaşık 500 hasta düşüyor. OECD ülkelerinde bu rakam 341. Türkiye’nin OECD ortalamasını yakalayabilmesi için en az 80 bin doktora ihtiyacı var. Yani bir hekim açığından söz edebiliriz. Bu durum sağlık hizmetlerine ve kalitesine nasıl yansıyor?
Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı veya uygulamadığı politikalar sonucunda son günlerde sistem dışına çıkan hekimler giderek artmaktadır. Hekimler emekli olmakta veya yurtdışına çıkmaktadırlar. Bu da hastaların hizmet almak için hekimlere ulaşmasını engellemektedir. Zaten bunu hastalarda hissetmeye başladılar. MHRS sistemi üzerinden özellikle uzman hekimlere ulaşmakta, randevu almakta sıkıntı çekmekteler.
Tüm istatisikler sağlıkta özel sektörün payının arttığını gösteriyor. Bu durum sağlık hizmetlerini nasıl etkiliyor?
Kamudan hekimlerin ayrılmasıyla oluşan boşluk özel sektör tarafından doldurulmaktadır. Hekimler yurtdışına gitmiyorsa, çalışmak istiyorlarsa özel sektörde çalışmaya devam ediyorlar.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Aile hekimliğinde bütün raporların verilebildiği düşüncesi hakim. Halbuki bakanlık tarafından getirilen raporların düzenlenme kuralları birinci basamak işlemlerinde katbekat aşmaktadır. Tüm bu raporların ücretli olarak hastanelerden verilmesi konusunda düzenleme yapılmalıdır. Vatandaşlarımız ücretsiz olarak bu işlemlerini aile hekimliğinde yapmaya çalıştığı için hekimlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Sağlık idaresi tarafından yetersiz altyapı gözardı edilerek yapılan düzenlemeler, tüm kazanımları geriye götürmüş, bir gecede ismi değiştirilerek yürürlüğe konan Aile Hekimliği Kanunu ve buna bağlı sözleşmeler, ilk on yıldaki kazanımları tüketmiş, aile hekimliği sisteminin önünü açmak yerine, sistemin önünü tıkamıştır. Pozitif performans adı altında, negatif performans getirilerek, hakedişlerden önce kesinti yaparak, zorla çalıştırmak için ceza yönetmeliği getirilmiştir. Bu ceza yönetmeliği ile birlikte aile hekiminin sözleşmesinin yenilenmemesi hem savcı, hem hakim olarak idarenin yetkisine verilmiş, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının iş güvencesi ortadan kaldırılmış, mobing ve baskı yönetimi getirilmiştir. Pandemide canla başla çalışan, alkışlanan, ilk nefesten son nefese kadar, halkımıza yönelik kolay ulaşılabilir, kapsamlı, bütüncül, sağlık hizmetinde sürekliliği esas alan yapı yerine, bu hizmeti veren aile hekimi ve aile sağlığı çalışanları bir makine olarak görülmüş, moral ve motivasyonları bitme noktasına getirilmiştir.
Bizler, etkin bir sağlıkta şiddet yasası, ödeme sözleşme yönetmeliğinin geri çekilmesini ya da revize edilmesini, çalışan tüm meslektaşlarımız için makul bir ödeme ile emeklilik şartlarımızın düzenlenmesini, aile sağlığı merkezi gider ödemelerinin yeniden değerlendirilerek artırılmasını istiyoruz.