Olay Gazetesi Bursa

15 Temmuz’un sandığa yansıması

FETÖ destekli 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, siyasi partilerin oy dağılımında gözle görülür değişiklik yok. Dün, siyasi partilerin oy dağılımını öğrenmek için konuştuğum BUPAR Araştırma Şirketi sahibi Erdal Akaltun, sadece MHP‘de kan kaybının durduğunu söyledi. AK Parti ile CHP oylarını korurken, diğer siyasi partilerin oy oranlarında da bir fark söz konusu değilmiş. Peki, darbe girişimi, […]

FETÖ destekli 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, siyasi partilerin oy dağılımında gözle görülür değişiklik yok.

Dün, siyasi partilerin oy dağılımını öğrenmek için konuştuğum BUPAR Araştırma Şirketi sahibi Erdal Akaltun, sadece MHP‘de kan kaybının durduğunu söyledi.

AK Parti ile CHP oylarını korurken, diğer siyasi partilerin oy oranlarında da bir fark söz konusu değilmiş.

Peki, darbe girişimi, ardından 10 binlerce kamu görevlisinin açığa alınması ve ihracı gibi, toplumu derinden etkileyen gelişmeler, neden sandığa yansımıyor?

Aslında, bu sorunun yanıtına, yakın tarihimizin benzer olaylarında saklı.

Mesela, bakan çocuklarının gözaltına alındığı ve ucu iktidar partisine dokunan 17 ve 25 Aralık’tan birkaç ay sonra yapılan yerel seçimlerden, iktidar partisi güçlenerek çıkmıştı.

Veya, 7 Haziran‘dan sonra ‘gemi azıya alan’ terör örgütünün kanlı eylemleri, iktidar partisinin oylarını düşürmemiş, aksine AK Parti‘nin tek başına iktidarını sağlayan başat faktör olmuştu.

AK Parti‘nin 14 yıllık iktidarında, buna benzer başka örnekleri de sıralayabiliriz.

Tüm bu gelişmeler, Türkiye seçmeninin ciddi bir ekonomik darboğaza girmediği sürece, boyutu ne olursa olsun, hiçbir siyasi ve toplumsal gelişmeden etkilenmediğini gösteriyor.

Bir örnekle devam edelim.

17 ve 25 Aralık‘tan sonra 2002 krizine benzer bir ekonomik kriz patlasaydı, Mart 2014 yerel seçim sonuçları aynı olur muydu?

Anahtar kelimemez, ekonomi…

Bir karayolu işçisiyle yaptığım söyleşide, taşeron işçisi arkadaş, asgari ücretle çalıştığını, eşinin çalışmadığını, evinin kira olduğunu ve binbir güçlükle yaşama tutunduğunu anlatmıştı.

Hangi partiye oy vereceğini sorduğumdaysa, “AK Parti’ye oy vereceğim. Çünkü AK Parti, iktidardan giderse, o işi de bulamayacağımdan korkuyorum” demişti.

İşçi arkadaşın bakış açısı, seçmenin sandıktaki eğilimini gösteriyor.

Kısaca, ekonomide işler kötüye gitmediği sürece, siyasi tablo değişmez.

 

——————-

 

Vakıf çalışanlarının sorunları

 

Memur gibi işe alınıyorlar, memur gibi çalıştırılıyorlar ancak memur değil işçi statüsündeler..

İstihdam edilirken memur adaylarında aranan kriterlere tabi tutuluyorlar ancak işe girdikten sonra memurlar gibi iş güvencelerinden yoksunlar.

Sosyal ve Yardımlaşma Vakfı çalışanlarının isyanıdır, girizgahta yazdıklarım.

Vakıf çalışanları, seslerini duyurmak istiyor.

Yetkililerden talepleri şunlar:

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında, asli görevler için vakıf müdürü, sosyal yardım ve inceleme görevlisi, muhasebeci, büro görevlisi, yardımcı hizmetli unvanları ile çalışanlar bulunuyor. Vakıf personeli belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılıyor. Vakıf çalışanları imzaladıkları sözleşme neticesinde de 4857 Sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışıyor. Sosyal güvenlik açısından da SSK’lı olarak işçi statüsündeler. Memur gibi iş güvenceleri, memurların yararlandığı sosyal ve mali hakları ve tayin hakları bulunmuyor. Başka bir ilde çalışan hanımla evlenmeleri halinde, memur gibi eş durumundan tayin şansları yok. Ancak çalıştıkları vakıf ile gidecekleri vakıf arasında ikili görüşmelerle vakıflara transfer olabiliyorlar. Bu da oldukça zor. Böyle bir durumda kıdem tazminatımız iptal oluyor. Yaptığımız işlere bakarsak kamu kurumu olduğumuz aşikardır. Ancak yaptığımız işlerde logosu olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bizleri kendi çalışanı saymamakta, bizim kamu kurumu olduğumuzu görmezlikten gelmektedir. Sorunun kaynağı da biz çalışanlar için budur aslında. Biz çalışanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına yukarıda belirtmiş olduğumuz kamu işlerini yaptığımızdan dolayı kurum olarak kamu tüzel kişiliği statüsünün getirilmesini istiyoruz”

 

————-

 

Müezzinoğlu dağ ilçelerinde

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, devir-teslimden sonra ilk Bursa ziyaretini bugün gerçekleştiriyor.

Müezzinoğlu‘nun ilk programı da dağ ilçelerine.

Harmancık Eko Turizm Tesisleri‘nde, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, dağ ilçesi belediye başkanları ve ilçe başkanları ile milletvekillerinin katılacağı toplantıda, dağın diğer tarafının sorunları masaya yatırılacak.

Müezzinoğlu, buradan Büyükorhan ve Orhaneli’ne geçip, temaslarını sürdürecek.

Son program ise AK Parti İl Başkanı Cemalettin Torun‘un kızı Sümeyye Torun ve Bursa Teknik Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen’in oğlu Yunus Emre‘nin nikah programı.

Bugüne kadar hak ettiği yatırımları alamayan ve son yıllarda göç veren dağ ilçelerinin yöneticileri, Bakan Müezzinoğlu‘na sorunları anlatacak ve taleplerini aktaracak.

Haydi hayırlısı…