2023 seçimlerine yaklaşık iki yıl varken gençliğin hangi ittifakı desteklediği sorusu ülke gündeminden düşmüyor. ‘Z kuşağı ne istiyor, gelecek beklentileri nelerdir?’ gibi sorular ekranlarda ve sosyal medyada tartışılıyor.
Gençliğin dinamizmi ve idealizmi ile orta yaş kabullenmişliği ile aynı olmaz. Gençlik gördüğü haksızlık karşısında mücadele etmek ve sorumluları cezalandırmak ister. Damarlarındaki kan heyecan ve adrenalin arar. Gençliğin gücünü doğru olarak kullanırsanız İstanbul’u fethedersiniz ama yanlış kullanırsanız Gezi Parkı ile karşı karşıya kalırsınız.
Bir çocuk ergenlik dönemine girip yetişkinliğe adım atmaya başladığı zaman önce kendi anne ve babası ile kavga eder. Çünkü kendi doğruları oluşmaya başlamıştır ve anne babasının yanlışları gözüne batar. Gücü kendi ebeveynine yettiği için sürekli kavga eder. Kavga döneminin ardından yaşı ilerleyip kemale erdikten sonra kendi anne babasının davranışlarını takdir etmeye başlar. Anne babasının içinde bulundukları durumda yaptığı davranışların aslında çok da hatalı olmadığı görür. Aldığı eğitim ve geçirdiği çocukluğa kıyasla oldukça hoşgörülü ve fedakar olduğunu idrak etmeye başlar. Anne babasına haksızlık ettiğini düşünür. Gençliğin ve AK Parti’nin şu andaki durumu da aynen böyle.
Liseyi ve üniversiteyi bitirip gerçek hayata adım atan gençler yaşadıkları kötü olayların ve maruz kaldığını düşündükleri tüm haksızların sorumlusu olarak iktidar partisini görüyor. Çünkü onlara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan çok güçlü bir liderdir ve ülkede istediği zaman istediği değişikliği bir cümlesi ile yapabilir. Eğer haksızlıklar varsa bunun tüm suçu bunu değiştirmek istemeyen cumhurbaşkanının suçudur. Peki gerçek böyle mi?
Gerçek tabii ki böyle değil. Türkiye gibi Ortadoğu ve Avrupa arasında son derece kaygan bir zeminde varlığını sürdüren ve sınırlarında terörün kol gezdiği bir ülkede hiçkimsenin istediği bir değişikliği çok rahat yaptığını iddia edemeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idamı getirmek istediğini defalarca söylemesine rağmen uluslararası yasalar yüzünden bunu gerçekleştirememesi, Taksim’e 1994 yılında cami yapma isteğini ancak 27 yıl sonra yapabilmesi gibi medya önündeki bariz olaylar her şeyin çok rahat yapılamadığını net olarak gösteriyor.
Gençliğin oyunu almak orta yaş grubunun oyunu almaktan daha kolay. Orta yaş insanının fikirleri daha sabittir ve düşünceleri kolay kolay değişmez ama gençlik öyle değil. Bir olaya çok sinirlenip tavır değişikliğine gidebilir. Takdir ettiği bir olay nedeniyle sevmediği bir partiye ısınabilir.
Şu anda Z kuşağı ülkenin gelişmesini ve büyümesini istiyor. AK Parti’nin de iddiası Türkiye tarihinde ülkeyi en çok geliştiren ve ilerlemesini sağlayan partinin kendileri olduğu. Peki ülkenin ilerlemesini isteyen bir topluluk ile ülkeyi en çok ileriye taşıyan parti arasında neden mesafe olabilir? En önemli nedeni iletişimsizlik.
Zamanında AK Parti’yi iktidara taşıyan insanları anlamak yerine göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, makarnacı, kömürcü diyerek ezenler oldu. İnsanların neden AK Parti’ye oy verdiği anlaşılamadı. Bunun sonucunda da AK Parti oy oranını giderek artırdı. Ama şu anda gençlik AK Parti’ye oy vermeyeceğini söylediği zaman neden oy vermiyorsun diyerek anlamaya çalışmak yerine ‘gençler anlamıyor, Z kuşağı tarihi bilmiyor’ diyerek ötekileştirme yapan insanlar yüzünden mesafeli insanlarla iletişim kurulamıyor. Eskiden AK Parti seçmenine yapılan durum şu anda Z kuşağına yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan olayın farkında. Sürekli gençlerle toplantı ve organizasyon yapıyor, onları dinliyor. Ama AK Parti’nin önde gelen tüm siyasetçileri aynı farkındalıkta değil. Gençlerle daha sık bir araya gelinmeli. Bir araya gelince de ders verir nitelikte değil, anlayan ve makul açıklama getiren, gerekirse politika değişikliğine giden bir muhabbet ortamı kurulmalı. Bunun yapılması halinde tüm bu tartışmalar sona erebilir.
Hastalığı bilmeden doğru tedavi verilmez. Öncelikli olarak gençliği anlamak ve dinlemek gerekiyor. Haksız oldukları noktalara açıklama getirmek, haklı oldukları noktalarda reform yapmak doğru olacaktır. Okyanusu geçerken derede boğulmamak gerek. Tarihi atılımlar yapılırken iletişim meselesi yüzünden hayal kırıklığına uğramamak lazım.