Türkiye’nin son yıllarda en güzel yaptığı icraat nedir diye sorsalar krizi fırsata çevirme kabiliyetinin yüksek olmasını söylerim. Nitekim büyük mesele gibi gözüken onlarca olaydan ülkemiz çok daha güçlü biçimde ayrılmasını bilmiştir.

15 Temmuz darbe girişimi olmasaydı devlet kadrolarında görev alan yüz binden fazla FETÖ’cünün temizlenmesi söz konusu bile olmazdı. Hatta öngörülü insanlar çıkıp bunları söyleseydi paranoyak olduğu, vicdansızlık yaptığı ya da yandaş olduğu ileri sürülerek suçlama altında kalırlardı. Ancak darbe teşebbüsünden sonra olmaz denilen oldu ve arınma süreci başladı.

Şimdi de ekonomik dalgalanma sürecinden geçiyoruz. Bu sayede devletimizin bu zamana kadar yapması gereken ancak yapamadığı birçok kuralı yürürlüğe soktuğunu görüyoruz. Bunun için evvela makam araçlarının sayı ve nitelik olarak azaltılması yoluna gidildi. 2012 yılında Türkiye’nin mütavazı bir ilinde valiye makam arabası olarak sıfır model AUDi A8 LONG alındı. Arabanın şu andaki değeri 2 milyon Türk Lirası’ndan daha fazla. Bu araba o zamanlar ülke ekonomisi her geçen gün büyüdüğü için yadırganmamış ve il halkı tarafından heyecanla karşılanmıştı. Ancak kısa bir süre geçmişti ki aynı arabanın belediye başkanı tarafından da alındığını öğrendik. Belediye başkanı ve valinin birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi devlet malıyla alınan arabalar üzerinden kendini gösteriyordu. Bu anlattığım ufacık bir örnek. Tüm ülkede araba konusunda nasıl harcamalar yapıldığını siz düşünün…

Kira ve satış paralarının yerli para ile yapılması Türkiye’nin mutlaka yapması gereken bir girişimdi ancak bir türlü gerçekleştirilemiyordu. Artık Türk Lirası’na güvenenler değil bu ülkede yaşayan herkes TL ile ticaret gerçekleştirmek zorunda kaldı. Eskiden turistlik mekânlara gittiğimiz zaman döviz cinsinden para veren birçok turist görürdük. Alınan dövizler de belki hiç TL’ye çevrilmeden kalıyordu. Cumartesi günü Dolmabahçe Sarayı, Yerebatan Sarnıcı gibi birkaç turistik mekânı gezme fırsatım oldu. TL dışında hiçbir para kabul edilmediğini gözlemledim. Fazlasıyla memnun oldum.

Yerli üretim malların üzerine logo konulması yerli üreticiye destek olan uygulama, yerli üretim malları kullanmak isteyen milletimize anlaşılabilir bir yol gösterici oldu.

Devlet memurlarının kamuda yaptığı israfın ise maalesef ucu bucağı yok. İnsanımızın kendi evinde dikkat edip devlet dairesinde dikkat etmediği onlarca uygulaması bulunuyor. Yemeklere giderken bilgisayar açık bırakılıyor, kâğıtlar hor kullanılıyor, makam arabaları kişileri beklerken çalışır vaziyette bekliyor, ihaleler har vurulup harman savruluyor, aynı mekânlarda tekrar tekrar inşaat yapılıyor. İnşallah kamuda yapılan israfın önüne geçilecek düzenlemeler de çok yakında yürürlüğe girecektir.

Bizler nehirde abdest alsan bile suyu israf etme diyen bir dinin lider ülkesi olmak için uğraşlar verirken bazı hareketlerimizi de gözden geçirmeliyiz.

Ekonomik dalgalanma devam ettiği müddetçe milletimizdeki silkelenme daha güçlü olacaktır. İnşallah önceki krizlerde yaptığımız gibi krizi fırsata çevirir ve daha güçlü adımlarla yürümeyi başarabiliriz.

BANK ASYA VE DOLAR

FETÖ elebaşının ‘Evinizi satın paralarınızı Bank Asya’ya yatırın’ talimatını verdiği hafta içerisinde Bank Asya’da hesap açan, hesabına yüklü para yatıran ve hesabında olağan dışı para hareketliliği gözlenen insanların örgütle bağlantısı olduğu düşünülüyordu.

Banka hesabı ile milli olan ve olmayan insanların belirlenmesi güzel bir girişimdi ancak bunun sadece FETÖ ile sınırlı kalması kayıp olacaktır.

Devletten yüklü ihaleler alan ve gelir seviyesi üst düzeyde olan insanların hesap hareketleri incelensin. Dolardaki yükselmeye neden olacak hesap hareketliliği gözlenen insanlara yasalar ve hukuk çerçevesinde hak ettiği tepki gösterilsin.