24 Haziran seçimleri sonucunda Erdoğan ve İnce’nin partilerinden fazla oy alması her iki partide de araştırma konusu oldu. CHP’de genel başkan tartışmaları yüzünden parti ikiye bölünse de AK Parti için aynı şeyi söyleyemeyiz.
Oy kaybının araştırılması için istişare toplantıları yapan AK Parti 7 Haziran seçimleri sonucunda da aynı toplantılar yapmış ve beş ay sonraki seçimde tekrardan yüzde 50 bandına oturmayı başarmıştı.
AK Parti halkın gönlüne girebilmeyi kendine hedef seçtiği için yüzde 42 aldığı seçimde bile nerede yanlış yaptık sorusunu kendisine sorabiliyor. Ancak bu tartışmaların kamuoyu önünde yapılması partiyi ciddi derecede yıpratıyor.
Öyle bir noktaya geldik ki, sokaktaki iki kişi yan yana geldiği zaman AK Parti’nin nerelerde yanlış yaptığını konuşuyor. Bir süre sonra göze çarpmayan hususlar bile sorun olarak parti yönetiminin karşısına çıkıyor.
Partinin yapması gereken sokaktaki insanları partinin icraatlarını, ülkenin içerisinde bulunduğu beka meselesini tartıştırmak lakin geri planda kendisini sürekli geliştirmek ve eksiklikleri giderebilmek için mücadele etmek olmalıdır.
Seçimlere erken hazırlanmak alınacak oy oranlarını değiştirmez. 24 Haziran seçimlerinde gördük ki seçim kararı alındıktan sonra seçime 60 gün kadar süre kalmasına rağmen CHP’nin cumhurbaşkanı adayını açıklaması iki haftadan uzun sürmüştü. Yani çok kısıtlı olan süre içerisinde bile CHP uzunca bir süreyi seçim kampanyası olarak kullanmadı. Ancak sonuç olarak Muharrem İnce yüzde 30’dan fazla oy olarak CHP için yüksek denilebilecek bir oy aldı.
Önemli olan kampanyaya erken başlamak değil. İnsanların hoşuna gidecek cümleleri kurmak ve milletin gönlüne girecek dava adamları ile yola devam etmek…
Sevilmeyen bir siyasetçiyi tekrardan aday olarak gösterdikten sonra partilerin oy kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır.
24 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin aldığı yüzde 42’lik oy oranının içerisinde Erdoğan’la yola devam etmenin verdiği arzu da vardı. Ancak belediye seçimlerinde artık öyle bir tablo yok. Belediyeler kaybedilse bile Erdoğan 5 yıl boyunca ülkeyi yönetmeye devam edecek.
Terörle mücadele, savunma sanayii ve yapılan devasa projeler belediye seçimlerinde oy kullanma kriteri olmayacak. Milletimiz kendi şehirleri için hangi adayın daha fazla hizmet edeceğini düşünerek oylarını kullanacak.
Eğer ki düzgün adaylar ile yola devam edilirse AK Parti yüzde 50’ye yakın oylar da alabilir ancak milletin beğenmediği adaylar açıklanırsa yüzde 42’nin de altında kalabilir.
Yapılması gereken aday belirleme sürecinde yapılacak hataları en aza indirmek olmalıdır. Milletvekili seçimlerinde milletimiz tarafından beğenilen ve beğenilmeyen adayların nasıl belirlendiği araştırılmalı ve beğenilen adayların hangi kıstas ve referanslarla seçildiğinin ortaya konulması gerekmektedir.
Cumhur ittifakı sonucunda AK Parti seçmeni MHP’ye oy vermeye yanaştı. 24 Haziran seçimleri gösterdi ki AK Parti’den memnun olmayan seçmenler artık MHP’ye oy verebiliyor. AK Parti’nin beğenilmeyen tüm adayları için MHP adayları milletimiz için ciddi bir tercih olarak değerlendirilecektir. Özellikle kıl payı kazanılan şehirlerde kaybedilen ufak oylar bile CHP ve İYİ Parti’nin fazladan belediye kazanmasının önünü açacaktır.
Eksiklikleri gidermek elbette ki güzeldir ancak AK Parti’nin yapması gereken kamuoyunda bu tartışmaları yapmamak ve hatayı merkezinde yani aday belirleme sürecinde aramak olmalıdır.