Eskiden baba malı arazinin ürün vermesi için yaşamını köyde idame ettiren insanlar belli bir yaşa geldikten sonra rahatça evlenebiliyordu. Herkesin işi belliydi.
Bir süre sonra köydeki arazi artan çocuk sayısıyla birlikte birçok aileyi doyurmaya yetmediği için insanlar şehirlere göç ettiler. Belirli bir eğitimi almadıkları için ne iş olsa çalışırım diyen insanların sayısı bir hayli arttı. Ancak işverenler bu durumdan tam olarak memnun değildi.
Kalifiye eleman arayan ve emrindeki personeli sürekli denetim altında tutan işverenler insanları istemsizce eğitime zorlamış oldu. Artık okumak herkes için birer zorunluluk olmuştu.
Önceden lise mezunu olmak büyük bir ayrıcalık halindeyken artık günümüz dünyasında dört yıllık fakülte okumak ve üzerine yüksek lisans yapmak neredeyse sıradanlaşmış duruma geldi. İnsanların eğitime ve okumaya büyük bir anlam yüklemesiyle yıllarca süren yorucu eğitim süreci başlamış oldu.
Eskiden 18 yaşındaki bir gencin işi varken artık 25 yaşına gelip yorucu sınavlarla boğuşarak ekmeğini eline almak için çırpınan milyonlarca gencimiz var. Gençlerin eğitim süresi uzadıkça iş bulması gecikiyor, iş bulması geciktikçe evlilikler zorlaşıyor.
Eğer güçlü ve müreffeh bir Türkiye hayali kuruyorsak bunun yolu kaliteli büyük bir nüfustan geçiyor. Gecikmiş evliliklerle büyük nüfuslar kurulamaz. İnsanların birkaç çocuk yapmaları için hem psikolojik hem de fiziksel olarak fazla yıpranmamasının önüne geçilmesi lazım.
Gençlerimize yeri geldiği zaman fazla güveniyoruz ancak işimize gelmediği zaman çocuk muamelesi yapıyoruz. Eğitim süresinin çok uzadığı bir toplumda gençlerin okurken evlenmesi toplum olarak desteklenmesi gereken bir olgu konumuna yükseldi.
Eğer ki gençlerin sorumluluk sahibi olması, yaşadığı ilişkiyi makul bir zemine oturtması isteniyorsa gençlerin evlenmesinin önü açılmalıdır. Nasıl ki öğrenciyken iki erkek bir ev tutup birlikte yaşamaya başlıyorsa bir erkek ve kız evli olarak aynı evde yaşayabilir ve mutlu biçimde hayatlarına devam edebilir.
Batı tipi yaşamda insanlar menfaatçi yaklaştıkları için çocuk yapmaya karşı dururlar. Çocuğa harcadığı para yerine gezmeyi, çocuk için harcadığı zaman yerine dinlenmeyi tercih eder. Bu yüzden gelişmiş ülkelerde nüfus fazla artmaz.
Türkiye’nin son yıllarda ekonomik olarak yükselişe geçmesi ve insanların da lüks bir hayata yelken açmasıyla birlikte batı tipi hayat tarzı yavaş yavaş ülkemizde egemen olmaya başladı. İnsanlar çocuklar için harcadığı parayı hiç önemsemedi ancak çocuklara ayıracağı vakitle daha fazla gezmeyi ve dinlenmeyi tercih etmeye başladı.
Hem eğitim süresinin uzaması hem de batı tipi evliliklerin artması sonucunda ülkemizde evlilikler çok gecikti, geciken evliliklerde de çocuk sayısı azalmaya başladı. Eğitim seviyesi düşük ailelerde hâlâ çok çocuk teorisi kabul gördüğü için nüfusumuz artmaya devam ediyor. Ancak nüfus artış hızımız her geçen gün azalıyor. Bunun sonucunda da belli bir süre sonra nüfus sayısı artmamaya belki de azalmaya başlayacak.
18 yaşında milletvekili olabilmenin önündeki engelleri kaldırdığımız gibi gençlerin evlenmesi ve mutlu bir aile kurmasının olmasının önündeki engelleri toplum olarak kaldırmalıyız.
Gençlerimize sorumluluk verdiğimiz ölçüde büyük işler başarabileceğine inanmalıyız. Tek sorumluluğu yılda iki kere yapılan sınavlardan geçmek olan bir gencin ülkeye fazla hizmet etmesini beklemek doğru olmayacaktır.
Aynı kişi yıllar sonra belki çok büyük hizmetler bulunacaktır ancak sorumluluk almadığı takdirde gençken vereceği hizmetten mahrum kalacaktır.
Gelişen hayat şartlarına karşı toplumun savrulmasına izin vermemeli bilakis sorumluluk almak için gençlerimizi cesaretlendirmeliyiz.