Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Üniversite okumak zorunda mıyız?

Köşe Yazısını Dinle

Üniversite sınavı konuşulduğunda klişe cümleyi duymadan muhabbete başlayamıyoruz. ‘Sürekli sınav sistemi değiştiği için öğrenciler ne yapacağını şaşırdı…’

Ben bazı istisnalar dışında sınav sistemi üzerindeki değişikliklerin öğrencilerin gireceği fakülteyi etkileyeceğine inanmıyorum. Çünkü üniversite sınavı sıralama sınavı. Yani önündekini geçmek zorunda olduğun bir sınav. Eğer sorular zor olacaksa herkese zor, kolay olacaksa herkese kolay oluyor. İyi öğrenci iyidir, başarısız öğrenci başarısızdır. Sınav 180 soru olarak hazırlanıyor adı ÖSS oluyor, aynı sınav 350 soru yapılınca YGS ya da 200 soru yapılınca YKS oluyor. Soru sayısını artırıp, tek ya da iki oturumda sınavı tamamlıyorsunuz diye başarılı bir öğrencinin kötü puan alacağını düşünmüyorum.

Aileler üniversite sınavına çok önem verdikleri halde çocukları istediği bölüme yerleşemezse bunun sorumlusu olarak hükümeti suçlamaya başlıyor. Halbuki her sınav sisteminde tıp, mühendislik, hukuk gibi bölümlere yerleşen binlerce öğrenci oluyor.

Eğer bazı öğrenciler sınav sistemi değiştiği için sınavı kazanamadıysa bazı öğrenciler de sınav sistemi değişmeseydi kazanamayacaktı. Ama sınav sistemi değiştiği için fakülte kazanan kimseyi duymuyoruz. Çünkü başarılı öğrencinin yakınları bunun haklı bir başarı olduğuna inanıyor, başarısız öğrencinin yakınları bunun bir hak gaspı olduğuna inanıyor.

Üniversite sınavında esas odaklanmamız gereken konuya odaklanmak yerine sınav sistemini tartışıyoruz. Sınav sistemi biraz önce dediğim gibi işin önemsiz kısmı. Olayı geniş perspektiften ele almalıyız.

2021 yılı üniversite sınavının adı YKS… 2021 YKS resmi verilerini sizinle paylaşıyorum.

2021 YKS başvuran öğrenci sayısı: 2 milyon 607 bin 903

YKS üniversite devlet ve vakıf toplam kontenjan sayısı: 1 milyon 10 bin 669

Bu veriler ne anlama geliyor? 2 buçuk milyon kişi sınava girerken sadece bir milyon öğrenci üniversiteye yerleşebiliyor. Geriye kalan bir buçuk milyon öğrenci ise üniversiteye yerleşemiyor. Siz soruları istediğiniz gibi sorun. Bir milyon kişi yerleşecek, bir buçuk milyon kişi açıkta kalacak.

Eğer üniversite kontenjanlarını artıralım ve herkesi üniversite mezunu yapalım diyorsanız bu kolaya kaçmak ve problemleri ertelemek olacaktır. Çünkü 4 yıl sonra bu sefer üniversite mezunu olup iş sahibi olamayacak yüz binlerce insan olacak.

Peki biz neden her yıl bir buçuk milyon insanın başarısız olacağı bir sınava girmesini zorunlu tutuyoruz?

Zorunlu eğitim 12 yıl olduğu için insanlar 18 yaşına kadar okumak zorunda. 18 yaşına kadar okuyan birisi de üniversite sınavına girmek zorunda kalıyor. İşin sonunda da bir buçuk milyon kişi başarısız oluyor.

Bir ülkede milyonlarca insana tek bir çıkış yolu göstermek farklılıkları çöpe atmaktır. Herkes okumak zorunda değil. Zekânın farklı türleri var. Bazısının sosyal zekâsı bazısının sözel zekâsı yüksektir. Bu insanlar barajı geçemediği için başarısız insan değiller. Kendilerine uygun bir sistemde kendilerini kanıtlayamadıkları için başarısız olarak adlandırılmak zorunda kalıyorlar. Amaç iş sahibi yapmaksa bize düşen küçük yaştan itibaren insanlara farklı çıkış yolları sunmak ve herkesi üniversite sınavına sokan bir sisteme alternatif sistemler üretmek olmalıdır.

Zorunlu eğitimi düşürüp ağaç yaşken eğilir düsturunca insanlarımızı çok küçük yaşta, hatta ilk okulda kendi becerleri doğrultusunda teknik kurslara ya da hayvancılık, çiftçilik gibi üretim endeksli mesleklere yönlendirebilirsek üniversite sınavına girip başarısız olacak milyonlarca insanın önüne geçmiş oluruz.

1 adet yorum var

Bir adet yorum var

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X