Son bir haftada yaşanan gelişmeler oldukça hızlı ve etkiliydi. Adeta siyasette kartlar yeniden dağıtıldı.
Bir önceki yazımda Ümit Özdağ’dan bahsetmiştim. Sert çıkışlarından ve gündem oluşturabilmesinin oylarını artırma ihtimalini anlatmıştım. Ümit Özdağ aradan geçen zaman içerisinde hâlâ yükselişini sürdürüyor.
Siyasi gücü ve polemikleri gündem olan İçişleri Bakanı ile tartışmaya girmeyi başardı. Süleyman Soylu Ümit Özdağ hakkında ‘Bu adamı muhatap almam’ dedi ancak bir dakika geçmeden ‘hayvandan aşağı, adam yerine koymam, soros çocuğu, operasyon çocuğu’ gibi ağır cümlelerle eleştirdi. Hal böyle olunca Ümit Özdağ’a muhalif birçok kesim tarafından sahip çıkıldı.
İçişleri Bakanı’na ‘Süleyman, erkeksen gel’ gibi aynı minvalde seviyesiz cevap verince ve mekân basar gibi ‘tek başıma, silahsız geleceğim in aşağı’ deyince kamuoyunda olaylar şaşkınlıkla seyredildi.
Ümit Özdağ’ın zaten bir kitlesi olmadığı için gündeme gelmesi demek oy oranını artırması demek. Şu anda partisinin oy oranları artmaya başladı. Ancak Süleyman Soylu için aynı şey geçerli değil. Hem ağır bir makamı temsil ediyor hem de halkta karşılığı var. Bu tartışmalar onu aşağı çekebilir.
Muhalefet tarafından ağır eleştirilere tabi tutulsa da milliyetçi kesimde hâlâ karşılığı var Süleyman Soylu’nun. Ancak 2 yıl önce istifa ettiğinde binlerce kişi istifa etme diyerek sokağa çıkmıştı. Bugün aynı derecede karşılığı yok. Yıprandı ve desteğinin bir kısmını kaybetti.
İmamoğlu’na gelecek olursak altılı masaya mesaj vermek ve halkta karşılığı olduğunu göstermek için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi Rize’ye gitti. İlçe ilçe dolaştı. Rize merkezde toplanan kalabalık İstanbul metrobüs kuyruğu ile kıyaslanacak kadar zayıftı ancak İmamoğlu cephesi doğuya gittikçe ilginin arttığını iddia etti.
CHP logosu olmayan bir otobüsle gezisini yapan İmamoğlu geziye yıllarca AK Parti’yi savunmuş ve halkta karşılığı olmayan, muhalefet cephesinin sinir uçlarına dokunabilecek Nagihan Alçı’yı götürmesi sonucu ağır eleştiri aldı.
İmamoğlu’nun en yakın çalışma arkadaşı ‘Biz bu eleştirileri önemsemiyoruz. 200-300 kişi. Twitter’a bakmıyoruz’ demesi tepkileri daha da artırdı.
Artan tepkilere İmamoğlu’nun ‘Vız gelir, tırıs gider, akıllı olun’ diye üstten cevap vermesi sosyal medyada CHP ve İmamoğlu’nu sürekli destekleyen sanatçı, yazar ve gazetecileri derinden yaraladı. İmamoğlu özür dilemek zorunda kaldı ancak tepkiler hâlâ devam ediyor.
İmamoğlu Trabzonsporlu olduğu için Trabzonspor’un şampiyonluğunda ağlaması, Fenerbahçe’ye ziyaretinde bordo mavi kravat takması nedeniyle Fenerbahçe Başkanı Ali Koç tarafından ağır biçimde eleştirildi.
İmamoğlu ‘Vız gelir tırıs gider’ demedi ancak ‘Bu dilin Koç Grubu’na zarar vermemesi dileğiyle’ diyerek bir mesaj paylaştı. Kısaca İmamoğlu yıllarca kendini destekleyen kimler varsa hepsine tehditkâr ve üstenci bir üslup kullanarak arkasındaki çoğu desteği kaybetti.
Tüm bu siyasi gelişmelerden çıkarılacak sonuçlar;
– Spor kulüplerinin damarına basıldığında siyasi gücü yüksek oluyor. Spora siyaset karıştırmamak gerekiyor.
– Bir insana hak etsin etmesin, ağır hakaret etmemek gerekiyor. Toplum bunu desteklemiyor
– Tek bir sığınmacı meselesiyle yıldızı parlayan siyasetçi olduğuna göre, yükselmek isteyen siyasetçilerin toplumun önemsediği konuları konuşması gerekiyor.
– Altılı masa parlamenter sistem yerine sığınmacı deseymiş çok farklı bir konumda olabilirdi.
– İmamoğlu ve Süleyman Soylu kendi tabanlarında çok seviliyordu ancak yıprandılar. Siyasette sevgiyi sürdürmek çok zor bir durum.
– Millet kibirli siyasetçiyi sevmiyor.
– Uzlaşmacı ve kucaklayıcı siyaset seviliyor. Kışkırtmalara rağmen olumlu konuşmak gerekiyor.
– Sevenleriyle kavga etmemek, rakiplerle kavga etmek gerekiyor. Kimle tartışmaya gireceğini iyi kestirmek gerekiyor.
– CHP’nin İmamoğlu’nu savunacak bir çıkışı olmaması aralarındaki rekabeti gösteriyor.
– Muharrem İnce de çok popülerdi ancak Kılıçdaroğlu karşısında direnemedi. Kılıçdaroğlu’nun kendine rakip gördükleri kişiler uzun süre dayanamıyor.