Altılı masanın bir yıl önceden başlayan toplantıları finalde büyük kavgaların ve tehditlerin yaşandığı bir belirsizliğe dönüşerek İYİ Parti’nin ciddi oy kaybı yaşamasına neden oldu. Yaşanan hengamede Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmişti.
Seçimlerde en dikkat çeken partilerden birisi Türkiye İşçi Partisi oldu. Sosyalizmin savunucusu olan parti eski adıyla HDP yeni adıyla birlikte Yeşil Sol Parti ile aynı ittifakta seçime gidiyor. Böylelikle baraj sorunu olmadan milletvekili çıkarabilecekler.
Türkiye İşçi Partisi’nin beş cümlesinden dört tanesi ‘Yargılanacaksınız’ tehdidi…
AK Parti’nin kapatılacağını, suç örgütü olacağını, muhalefet olarak kalmayıp hapse gireceğini iştahla söyleyen bir parti.
Yeşil Sol Parti ise Irak ve Suriye’ye yönelik askeri operasyonların bir an önce durdurulmasını, Öcalan’ın serbest kalmasını, Demirtaş, Kavala ve tüm terör nedeniyle hapiste olanların hapisten çıkmasını ve 100 yıllık Cumhuriyeti değiştireceklerini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu ise 418 milyar doları devlete geri kazandıracağını söyleyerek AK Partili isimlerin ve şirketlerin maddi sermayelerine yönelik büyük bir operasyon başlatacağını ima etti.
Şu anda AK Parti’ye yönelik bu zamana kadar hiçbir zaman söylenmediği kadar kin ve nefret dili kullanılıyor.
Altılı masadan kovulan sonrasında ise geri gelmesi için tehdit ve şantaj yapılan İyi Parti ise diğerlerinden farklı bir dil kullanıyor. PKK’ya yönelik sert söylemleri dile getiren parti olarak dikkat çekiyor.
Ancak İYİ Parti’nin özgül ağırlığı çok azaldı. Yüzde birlik oyu olup olmayacağı tartışılan Türkiye İşçi Partisi’nin Yeşil Sol Parti üzerinden altılı masa üzerine olan etkisi neredeyse İYİ Parti’den fazla.
Aynı oyu olmasına rağmen Yeşil Sol Parti’nin hiçbir açıklamasına karşı açıklama getirilmez ve hassasiyetlerine karşı çok olumlu yaklaşılırken İyi Parti neredeyse üvey evlat muamelesi görüyor.
Altılı masadaki küçük partiler ise şu anda hem kendi logolarıyla seçime girmemeleri hem de her geçen gün azalan oy oranları nedeniyle güçlerini gün be gün kaybediyorlar.
Muhalefet cephesinde tabloyu özetleyecek olursak altılı masaya hükmeden Kılıçdaroğlu PKK’ya terör diyemeyen partileri baş tacı yaparken İyi Parti’ye yönelik üvey evlat muamelesi gösteriyor.
Toplumdaki Erdoğan karşıtlığı mümkün olduğunu kadar kriminalize edilmeye çalışılıyor.
Halbuki tabandaki masum muhalifler bu tarz söylemleri duymak istemiyor. Hükümeti ele alıp doğru politikaların geliştirilmesini amaçlıyor.
Muhalefet ise birbirine hiç benzemeyen birçok partinin el ele vermesiyle iktidara gelmeleri takdirde kısa süre içerisinde içerideki anlaşmazlıkların kamuoyuna yansıyacağını ve halk desteklerini kaybetme ihtimalleri olduğunu biliyorlar.
AK Parti ve onu sevenlerine yönelik büyük operasyon düzenleyerek tekrar iktidara gelmelerini engellemek için sert mücadele göstereceklerini açık açık ifade ediyorlar.
Eğer Kılıçdaroğlu seçimi kazanırsa bir sonraki seçimi AK Parti %70 ile kazanır. Bunu engellemek için özgül ağırlığı olan kanaat önderleri başta olmak üzere birçok üst düzey ismin ses çıkaramaz hale gelmelerini sağlamaya çalışılacak.
Muhalefetin bunca sert açıklaması ve PKK terör örgütüne yönelik yumuşak söylemleri seçmen nazarında da tepki çekmiş olacak ki seçimlere iki hafta kala Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrardan rüzgârı sırtına alarak seçimde ibrenin kendi lehine dönmesini sağladı.
Toplumun geniş kısmı huzur, barış, refah ve saadet istiyor. Küçük bir marjinal kısmı göz önünde tutarak büyük bir hesaplaşmanın başlamasını istenmesi tüm muhalefeti temsil etmiyor. Muhalefetteki kin ve nefret görüntüsü her geçen gün oy kaybı yaşanmasına neden olacaktır.