Hamas’ın düzenlediği saldırıya İsrail’in verdiği acımasız ve merhametsiz tepki yürekleri dağlıyor.
Kim olursa olsun savaşta sivillerin hedef alınması zalimcedir. Hamas soru işaretleriyle dolu saldırısında ilk başta bunu yaptı. Sonrasında ise Gazze’de kelimenin tam anlamıyla bir insanlık dramı yaşandı. Yaşanan olayların bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
İsrail’de ölü ele geçirilen Filistinliler çıplak olarak yerlere serildi ve üstlerine idrar yapıldı. Sonra bu görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.
Gazze’de yaşayan 2 milyon insanın elektrik ve suyu tamamen kesildi. Tuvalet, barınma ve yemek gibi temel ihtiyaçlar elektrik ve susuz yapılamazken elektriğin ve suyun kesilmesi insan haklarına aykırıdır.
Tomalarla insanların üzerine lağım suyu döküldü. Su olmadığı için banyo yapamayan insanlar pis bir kokuyla hayatlarını devam ettirmek zorunda kaldı.
Sivil insanlara ve masum bebeklere askerlerle aynı muamele uygulanarak saldırı düzenlendi. İnsanlar evlerinde otururken atılan roketler sonucu bazıları hayatını kaybetti bazıları ise ailesini kaybetmenin acısını yüreğinde hissederken son derece yetersiz hastane imkânlarında tedavi görmeye çalıştı.
Gazze Sağlık Bakanlığı’ndan ‘20 yıl boyunca böyle bir trajedi görmedik ve hastane kapasitemiz %100 dolu’ açıklaması geldi.
Silahlarını bırakmasına ve teslim olmasına rağmen İsrailli askerler tarafından öldürülen Filistinlilerin görüntüleri İHA’lar tarafından görüntülendi. (Kaynak: El Cezire)
İsrail yolda ilerleyen sivil araçların üzerine hava saldırısı düzenledi ve sokak ortasında eli yüzü kanlar içerisinde kalan cenazelerle, patlamış ve yanmış arabaların görüntüleri paylaşıldı. Bu trajediyi çıplak gözle gören diğer Filistinliler ise saldırılardan sağ kurtulsalar bile ömürlerinin sonuna kadar içlerinden atamayacakları bir travma geçirdi.
İsrail Gazze’ye kara harekâtı düzenleyeceğini ve 2 milyon insanın güney sınır kapısından şehri terk etmeleri konusunda uyarıda bulundu. Kadınlara, bebeklere, yaralılara ve en yakın aile üyeleri yeni vefat etmiş yüz binlerce insana küçük bir alandan yaşadığınız şehri terk edin, yoksa ölebilirsiniz uyarısı yapıldı. Bu uyarıyı dikkate alanların bir kısmı ise güney kapılarına doğru ilerlerken İsrail tarafından hava saldırısına maruz kaldı ve hayatlarını kaybetti.
İsrail Gazze’deki El-Avde Hastanesi’ne saldırı düzenleyeceğini ve buranın tahliye edilmesini istedi. Yoğun bakım hastaları, yürüyemeyecek derecede ağır yaralısı olan birçok kişinin bulunduğu hastanenin tahliye edilmesi neredeyse imkânsız. Ayrıca hastanelerin hedef alınması açık bir savaş suçu. Yaralı insanlara tedavi hakkı verilmemesi ve ölüme mahkûm edilmesi kabul edilemez.
El-Avde Hastanesi’nden sonra Kudüs Hastanesi’nin boşaltılması için Filistin Kızılay’ına aynı şekilde uyarıda bulunularak saldırı düzenleneceğini söylenildi. Sağlık çalışanları ise tahliye uyarısını reddederek ölümü göze alarak hastalara tedavi edeceklerini söylediler.
İsrail Devlet Başkanı ise düzenlediği basın toplantısında Gazze Şeridi’nde hiç masum insanın olmadığını söyledi. Halbuki 2 milyonluk Gazze nüfusunun %44’ü 14 yaş ve altındaydı.
İsrail Başbakanı Netanyahu ise resmi sosyal medya hesabından sivillerin yaşadığı apartmanların bombalandığı videoları paylaştı. Açıktan tüm dünyaya bunu deklare etmede ise hiçbir beis görmedi.
Tüm bu vahşet ve trajedi karşısında dünyadan gelen tepkiler ne oldu peki?
Amerika, İsrail’e destek için 2 adet gelişmiş savaş gemisini bölgeye gönderdi. Yetmedi bir de İngiltere gönderdi.
Avrupa Birliği, demokrasi ve özgürlük kelimelerini ağızlarından düşürmeyen yüce gönüllü nice topluluklar İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu söyleyerek destek mesajı yayınladı.
Fransa ise işi ileri bir boyuta götürerek Filistin’e destek gösterilerini bile yasakladı.
Filistin’e destek veren ülkeler de oldu. Arap ülkeleri, Rusya, Çin, İran ve dahası. Ancak askeri olarak hiçbir destek verilmediği gibi yaşanan dramı engelleyecek hiçbir etkili girişimde de bulunulmadı.
İsrail bugün yaşattığı savaş suçlarıyla bir gün yüzleşir mi bilinmez ama güçlü olduğunuz müddetçe tüm kuralları çiğneme hakkınız olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Hukuk, adalet, insan hakları, toplumsal vicdan gibi tüm savlar güçlülerin güçsüzleri kontrol etmek için kullandığı birer söylemden öteye geçmedi.
Türkiye PKK ile mücadele ederken masum insanların başına bir sıkıntı gelmesin diye kılı kırk yarmasına rağmen Suriye’ye operasyon yaptığı için en ağır biçimde eleştirilirken aynı insanların İsrail’in yaşattığı şiddete karşı en ufak bir eleştiri getirmeyip arkandayız mesajı yayınlaması yapılan çifte standardı gözler önüne seriyor.
Bizim yapmamız gereken ise herkesin kendi bulunduğu yerde işini layıkıyla yerine getirmesi ve Türkiye’nin güçlenmesi ile yaşanan zulümleri engellemek olmalıdır. Aksi takdirde mevcut konjonktürde her şeyin farkında olmanıza rağmen sonuç getirecek bir adım atamıyorsunuz.