Olay Gazetesi Bursa

Referandum öncesi son düzlük

Tarihimizin belki de en kritik referandumuyla karşı karşıyayız. Hayırların önde başladığı kampanya sürecinde evetler şu anda öne geçmiş durumda. Ancak 16 Nisan akşamı oy kullanma işlemi sona erene kadar her an her şeyin olabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü duygusal olan milletimiz yurt içi ve yurtdışında yaşanan her gelişmeye hızlı refleks veriyor, referandumun gidişatını bir anda değiştiriyor. Getirilen […]

Tarihimizin belki de en kritik referandumuyla karşı karşıyayız. Hayırların önde başladığı kampanya sürecinde evetler şu anda öne geçmiş durumda. Ancak 16 Nisan akşamı oy kullanma işlemi sona erene kadar her an her şeyin olabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü duygusal olan milletimiz yurt içi ve yurtdışında yaşanan her gelişmeye hızlı refleks veriyor, referandumun gidişatını bir anda değiştiriyor.

Getirilen sistemin olumlu ve olumsuz yönleri bulunduğu aşikâr. Zaten yapılan hiçbir düzenlemenin mutlak yararlı olacağını iddia edemeyiz. Bu yüzden milletimizin kafa karışıklığının giderilmesi ve kararsızların oranının azalması epey uzun sürdü.

Cumhurbaşkanlığı sisteminin en güzel tarafı koalisyonun olmaması ve yüzde 50’den fazla oy almış birisinin devleti yönetecek olmasıdır. Zira geçmişteki seçimlere baktığımız zaman bunu gerçekleştirebilen çok az sayıda liderin olduğunu görüyoruz. Son seçimlerde AK Parti yüzde 50 oy aldığı için bunun kolay olduğu zannedilse de aslında gerçek hiç de öyle değil.

1987 seçimlerinden galip ayrılan Turgut Özal %36 oy aldı. 1991 seçimlerinde ipi göğüsleyerek başbakan koltuğuna oturan Demirel ise %27… 1995 seçimlerinde Refah Partisi’ni iktidara taşıyan Erbakan %21, 1999 seçimlerinden zaferle ayrılan Ecevit %22 oy aldı. 2002’de işbaşına gelen AK Parti ise % 34 oy almasına rağmen Meclis’in %65’ine hâkim oldu.  Mevcut anayasamızın bazı çarpıklıkları yüzünden böylesi hükümetlerle yönetilmeye maruz bırakıldık.

Başa gelen bazı hükümetler ise azınlık hükümetleriydi. 1995’teki Tansu Çiller hükümeti buna örnektir. Yani muhalefetin istediği an gensoru vererek hükümeti görevden alabileceği dönemler…

Şu anda ülkemiz düşe kalka yoluna devam ediyor. Ancak 2019 seçimlerinden koalisyon doğuracak bir sonuç çıktığı takdirde maalesef geriye gidecek ve tüm kazanımlarımızı çöpe atacağız.

Ak Parti, CHP, MHP fark etmez. İşbaşına kim gelirse gelsin lakin tek başına gelsin. Güçlü olsun, kafasındakileri icraata döksün. Hem milletimiz kimin ne olduğunu anlasın hem de farklı düşünceler uygulanma fırsatı bulsun.

Eğer bu seçimden hayır çıkarsa başkanlık sistemi bir daha gelmemek üzere ülke gündeminden kalkacaktır. Erdoğan ilk seçim yenilgisini yaşayacak, AK Parti hiç olmadığı kadar yıpranacaktır. Evet çıktığı takdirde yeni sistemde yüzde 50 oy alma potansiyeli olan liderler işbaşına gelecek, hayır cephesinde büyük hesaplaşmalar kendini gösterecektir.

Evet çıkarsa Türkiye’nin tamamını kucaklayacak liderlerle tanışacağız. Partilerin yedi bölgenin tamamından oy alması mecbur olacak. Güneydoğu’daki her meseleye Ege kadar önem vermeyen kimse iş başına gelemeyecek. Yani bu da demek oluyor ki yeni sürecin en çok kazananı AK Parti ve HDP dışında siyasi parti göremeyen Güneydoğulu kardeşlerimiz olacaktır.

 

BİTMEYEN ZULMÜN ADI: ESAD

 

Kendi vatandaşını öldürmekten bıkmadı, usanmadı.

6 yıldır devam eden zulümler minik çocukların yetim kalmasından başka hiçbir işe yaramadı.

Sınırımızın dibinde yeni bir katliam yaşattı. Ancak tüm insanlık çaresiz kaldı.

Göstermelik saldırılar hiçbir işe yaramadı.

Ateş düştüğü yeri yaktı, acıyı yine mazlum bölge halkı yaşadı.

 

İSRAİL VE ÇİN SOYUTLANDI MI?

 

Dünya siyasetine yön veren Amerika, Rusya, Fransa, Almanya, İngiltere, Türkiye ve tüm Ortadoğu coğrafyası ardı ardına bombaların hedefi oluyor, terör saldırılarına maruz bırakılıyor.

Herkes bir şekilde hizaya getiriliyor.

Ancak iki ülkeyi gizli bir el koruyor.

Sahi, İsrail ve Çin’de neden bomba patlamıyor?