Türkiye’nin en önemli gündemi cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın kimi aday göstereceği değil. Enflasyon ve dolar kuru da değil. Zaten bu konular hakkında söylenecek tüm sözler söylendi ama konuşmaktan vazgeçmiyoruz.
Günlük tartışmalardan çıkıp fikir tartışması yapanlar ya yeterince dikkat çekmiyor ya da etkili yerlere gelemiyor.
Nereden geldiği bilinmeyen fikri akımlar ülkemizde etkili olmaya başlıyor. Bunlara karşı koyamıyoruz. Sosyal medyanın ve dijital içeriklerin son derece profesyonelce hazırlanmış kurgularıyla başa çıkmak için ne emek veriyoruz ne de zaman ayırıyoruz.
Bunlarında başında eşcinsellik konusu geliyor. Eşcinsel içerikler o kadar çok arttı ki eskiden eşcinselliği savunanlar toplumdan dışlanıyordu şimdi ise karşıyım diyenler dışlanmaya başlandı.
Liselerde ve üniversitelerde dikkat çekemeyen, farkındalık oluşturamayan insanlar tek bir cümle ile ilgi odağı olabilmeye başladılar.
Eskiden bu kadar yaygın olmayan bu olay ne oldu da mitozla bölümmüşçesine çoğalmaya başladı.
Giyim ve çocuk mağazalarının bir kısmı çocuk resimleri paylaşıyor. Marka yüzü olarak paylaştıkları çocukların ise garip bir biçimde erkek mi kız mı olduğu belli değil.
Çocukları özgür bırakmak ve istediği cinsel kimliği seçmelerinin önünü açmak gerekiyormuş. Erkek çocuklara erkeksin diyerek baskı oluşturmamamız gerekiyormuş. İstanbul sözleşmesinde de kendi çocuğun bile olsa psikolojik baskı oluşturmak suç sayılıyordu. Hatta çocuğun psikolojik baskı oluşacağını hissetmesi bile suç kapsamına giriyordu. Böylelikle çocuklara yönelik hiçbir yaptırım yapılamayacaktı.
Bu sözleşmeyi hazırlayanlar anne babasından daha fazla seviyordu herhalde çocukları ki onların hiçbir yaptırımlarının olmasını istemiyorlardı. Aileyle çocuk arasını açabilirlerse sosyal medya akımları ile çocukları istediği yöne çekmeyi başarabilirler.
Fetö ve Pkk’nın da devşirdiği kişilerle ilk yaptığı şey ailesi ile bağını kesmeye çalışmak oluyordu. Böylelikle beyinleri daha rahat yıkayabiliyorlardı.
Belki birçoğunuz bunu okuduğunuz zaman abarttığımı düşüneceksiniz ama adını bile duymadığınız sosyal medya platformlarında çok daha ileri boyutta konuşmalar yapılıyor.
Bu olaya saygı duymayanlar gerici olarak lanse ediliyor.
Eşcinsel birine saygı duyanların birçoğuna kendi çocuğunun eşcinsel olmasını ister misin diye sorunca asla istemem diyor. Kendi çocuğuna istemediğin bir şeyi başkasına neden istiyorsun?
Ülkeyi yönetenlerin görmediği ve yoğun gündem nedeniyle belki farkında olmadığı bu olay yeterince ciddi biçimde ele alınmazsa ileride önemli sıkıntılar kendini gösterebilir.
Eşcinsel olan bir kişi Kur’an-ı Kerim’de bu olay açıkça lanetlenmişken Müslüman olur mu? Senin sonsuza kadar azap çekeceğini söyleyen bir kitaba inanmak istemezsin. Zaten inancın olsaydı eşcinsel olmaz ve tedavi olup normalleşmek isterdin. Bu ülkede sapkınlık ne kadar artarsa İslam dininden nefret eden insan sayısı o kadar fazla artacaktır. Yani İslamofobi artacaktır.
Birkaç yıl önce bir ramazan gününde eşcinsel yürüyüşü yapıldı ve mübarek üç aylar açıkça hedef gösterilerek ‘Receple Şaban’ın aşkına Ramazan engel olamaz’ pankartı açıldı. Bu pankart toplumu kışkırtan bir pankarttı ama hiçbir şey yapılmadı. Eğer bunlara yönelik böylesi kışkırtıcı bir pankart açılsaydı bunu yapanlar linç üstüne linç yerdi.
Dikkat çekmek isterim ki ülkeyi muhafazakâr bir parti yönetirken bunları yaşıyoruz. Meclis’te milletvekilleri bulunan Türkiye İşçi Partisi LGBT’li bir milletvekilini meclise sokacaklarını söyledi. Yarın açıktan destek veren birileri ülke yönetimine gelirse bu işin sonu nerelere varır tahmin edemiyorum.