Öğrencilik yılları hepimizin hatırındadır. Acısı ve tatlısıyla hayatımıza tesir eden ve kişilik gelişiminde yer eden önemli zamanlardır.
Lise ve üniversite yıllarında yapılan faaliyetlerin tesiri sonraki yıllarda katlanarak devam ediyor. Öğrenci toplulukları ya da derneklerin kişilik gelişimi üzerine katkısı tahmin edilenden çok daha fazla.
Samimi insanların bir araya geldiği, müspet işler yapan bir dernekte görev alan bir genç burada vakit geçirirse hayatının kalan yıllarında daha gayretli ve mücadeleci oluyor.
Ama buradaki kritik nokta samimi insanların bir araya geldiği oluşum…
Menfaat merkezli bir oluşuma dahil olunursa orada üçkağıtçılığı, adam pasifize etmeyi, üste karşı yaranmayı öğreniyor. Bu da ilerleyen yıllarda güçlenerek daha sıkıntılı bir hal almasına neden oluyor.
İhtiyaç sahiplerine, maddi ve manevi yönden destek olmak için uğraşan insanlar yüksek gelire ulaştıkları zaman da bunu devam ettiriyor. Birçok insan da ‘ben çok yardım ederim’ diyor ancak maaşının yaptığı yardım oranını hesapladığında %1 bile etmiyor.
Bugün 100 lirasının 5 lirasını veremeyenler yarın yüz bin lira kazanınca beş bin lirasını veremez.
Sadece ihtiyacı olan insanlara yardım etmek değil, mesleki ve sosyal ilişkilerde de ilerlemeyi sağlıyor bu tarz faaliyetler.
Bir yerde problem varsa, bu beni ilgilendirmiyor yaklaşımı gütmenin doğru bir yaklaşım olmadığını öğretiyor.
Yaş büyüdükçe, mesleğe atılıp evlenince insanların bencillik düzeyleri artıyor. Gençlik yıllarında doğru bir ideoloji alamayanlar ilerleyen yıllarda ağaçtan düşen yaprak misali savruluyor.
Ağaç yaşken eğilir. Gençlik yıllarında doğru yaşamayı gaye edinemeyenler ileriki dönemlerde bir menfaat karşılığında büyük hatalara sürüklenebiliyor. Yaptığımız hatalardan birisi de başarı kriterlerini sayıya indirgemek. Ne kadar çok insana hitap ediliyorsa o kadar başarılı olduğunu düşünmeye başladık.
Yapılan bir faaliyet tek bir kişiyi bile etkilerse ve o kişi çok düzgün bir hayat yaşamaya başlarsa bundan büyük başarı olamaz.
Binlerce insanı bir araya toplayabilirsin ancak işin bitiminde tek bir kişinin bile hayatında en ufak bir değişiklik olmaz. Buradaki başarı tartışmalıdır.
Şu anda daha çok insana hitap edecekseniz paranızla gösteriş yapacaksınız, müstehcen konuşacak ve küfürlü mizaha yöneleceksiniz. Önünüze gelen herkesi çok büyük bir özgüvenle eleştiren bir anlayışınız olacak.
Eğer gençlik yıllarında samimi insanlarla bir araya gelmemiş ve düzgün yaşamanın önemini umursamamışsa bir kişi, biraz önce saydığım yanlış işlerin peşine düşüp daha çok takipçi kazanmak için uğraşacaktır.
Peki küfür ederek espri yapmak, aile kavramını yok sayarak iş yapmak ve bunun sonucunda takipçi kazanmak başarı mıdır sizce?
Yaptığınız işin kimseye faydası yoksa, üstelik dünya ve ahiretine zarar veriyorsa bunu alkışlamak mı gerekir?
Tek bir kişiye dokunup doğru yola iletmek mi daha evladır yoksa milyonlarca kişiye ulaşıp boşa zaman geçirmek mi?
Bu soruya vereceğiniz cevabı iki temel unsur etkiliyor. Aileden aldığınız eğitim ve gençlik yıllarında arkadaşlarınızla geçirdiğiniz zaman. Bir kişi de olsa doğru yola iletmek daha evladır cevabını tercih ediyorsanız doğru yoldasınız demektir.