Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Neme lazım

Köşe Yazısını Dinle

Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına takılan ve onu yoran bir soru vardır.

Çok güçlü bir duruma getirdiği Osmanlı Devleti’nin akıbetini hayâl eder, günün birinde “Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı?” diye.

Bu sorunun cevabını almak için dönemin ünlü̈ Türk alimi ve aynı zamanda süt kardeşi olan Yahya Efendi’ye sadrazamını gönderir.

Sadrazam gider, sorar ve döner.

Kanuni; “Ne dedi?” diye sorar.

Sadrazam; “Neme lazım” diye cevap verdi efendim der.

“Başka bir şey söylemedi mi?” diye sorar Kanuni.

“Hayır efendim. Bir tek bu cümleyi söyledi” der sadrazam.

Bu cevabı uzun bir süre düşünen Kanuni, sonunda ünlü alime mektup yazar, bunun ne anlama geldiğinin açıklanmasını ister.

“Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz” der.

Yahya Efendi de bir mektup yazıp, Kanuni’ye gönderir. Mektup şöyledir;

“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse, bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse, işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve itimadı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelir.”

Kanuni Sultan Süleyman ve süt kardeşi Yahya Efendi arasında geçen bu diyalog tüm zamanlarda her devlet için geçerli olacak.

Gidişat her zaman güzel olmayabilir, alım gücü düşebilir, dünya siyasetinin bunaltıcı havası içeride daha fazla hissedilebilir. Ancak önemli olan ne ekonomi ne de müreffeh yaşamaktır.

Bize düşen düzgün ve adil yaşamak, emrimiz altında olan olaylarda hakkaniyet esasına dayanarak hükmetmektir.

Çanakkale Savaşı’nda bir öğün bile dolu dolu yemek yiyemeyen milletimiz savaşı kazandı, kıtlıklar içerisinde mücadele etti. Önemli olan imkanlardan ziyade insanların yaptığı işe inanması, hakkının yenmediğine emin olması ve iç huzurunun olmasıdır.

Eğer insanlara güven duygusunu verirseniz ekonominin bu denli önemli olmadığını görebilirsiniz. Ancak birileri zengin birileri fakir algısı varsa, insanlar alım gücü biraz düşse bile insanlar isyan etmek isteyebilir.

Gençlerin hiçbir tanıdığı olmadan, çalışarak ve kendini geliştirerek devletin en güçlü bürokratlarından birisi olabileceğine, en zengin iş adamlarından birisi olabileceğine ve hak etmediği zaman yükselemeyeceğine inanması bir ülkenin en büyük zenginliğidir.

Gençlerin devletine yüzde yüz inanmasının getireceği kazanımlar hiçbir dolarla satın alınamaz.

Herkesin ekonomi konuştuğu bugünlerde bizim güven ve iç huzuru artırmanın yollarına bakmamız gerektiğini düşünüyorum.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X