AK Parti’deki revizyon siyasi gündemimizin en önemli konusu olarak yerini aldı. İl ve ilçe teşkilatlarındaki değişimden sonra belediye başkanlarındaki istifalar millet nazarında da büyük ses getirmeye başladı.
15 Temmuz ile birlikte Kadir Topbaş hakkındaki söylentiler her geçen gün artmaya başlamıştı. Özellikle damadının FETÖ yüzünden hapse düşüp sonradan tahliye olması Topbaş hakkındaki bütün söylentileri doğrular nitelikteydi.
Ne kadar güçlü olursanız olun hakkınızda bir karalama kampanyası başlatılırsa yıpranmaya başlarsınız. Kadir Topbaş da bir süre sonra bu iddialarla başa çıkamadı ve partiyi de ciddi ölçüde zayıflattığı için koltuğundan ayrılmak zorunda kaldı.
Topbaş’tan sonra gözler direkt Melih Gökçek’e dönmüştü. Gökçek ise bambaşka kişilik özelliklerine ve toplum tarafında özgün bir siyasi ağırlığa sahip olmasına karşın AK Parti’nin Ankara ve İstanbul’da oy kaybetmesi sonucunda ister istemez Gökçek de istifa edecek mi sorusu zihinleri kurcaladı.
Gökçek’in istifa etmesine her zaman düşük ihtimal vermiştim. Çünkü siyasetin bir kuralı vardır. Sizi kim getirirse o götürür. Eğer ki sermaye sahipleri getirmişse onlar götürür. Genel başkan getirmişse genel başkan götürür. Türkiye’de AK Parti’nin Ankara dışındaki bütün şehirlerinin belediye başkanı Erdoğan sayesinde belediye başkanı olmuştur. Ancak Melih Gökçek, Erdoğan başbakan değilken bile Ankara belediye başkanıydı. Yani siyasette onu getirenler parti gücü ya da liderin karizması değildi. Kendi yeteneğiydi. Dolayısıyla gidişi de aynı istikametten olacaktı.
Erdoğan’ın partideki gücü oldukça yüksek. Bu güç de milletin kendisine sunduğu desteğin tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Erdoğan istediği zaman bakanları ve başbakanları bile değiştirmiş güçlü bir lider. İstediği zaman AK Parti’deki her türlü tasarrufu rahatça yapacaktır. Ancak burada kast ettiğim istisnaları bir kenarda tutarsak siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin olgusudur.
Belediye başkanlarının gidişi seçimle olmalıdır mantığı ilk bakışta doğru gibi gözükebilir ancak başkanlara verilen oylar bütün illerde şahıs yerine partiye veriliyor. Dolayısıyla partinin lideri de istediği zaman başkanın görevine son verebiliyor. Demokratik olmayan uygulamalarla başkanların görevine son veriliyor denmesi teorik olarak haklıdır ancak siyasetin iç yapısı ve demokrasinin ülkemizdeki uygulanış biçimini göz önünde bulundurursak bu bakış açısı haklı olmayacaktır.
AK Parti’nin 2019 seçimleri için teşkilat ve belediye başkanlarını değiştirme gayreti millet tarafından da izleniyor ve AK Parti milleti ikna etmek için çalışıyor algısını oluşturuyor. Gösterilen azmin AK Parti açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
A MİLLİ TAKIM ARTIK DAHA GÜNDEM
Islıklanmalar, dedikodular, istifa haberleri ve daha niceleri… Hepsi A Milli Futbol Takımı’nda. Tek eksik futbol. Ama önemli değil. Bu haliyle daha çok gündem oluyor. 2017’nin futbolu 90’ların siyasetine döndü. Dengeler her an değişiyor. Arda güç kazanırken bir anda Terim güçleniveriyor. Demirören istifa düşünüyor. Yorumcular babayiğit babayiğit konuşuyor. 80 milyonun sinirleri harap oluyor…
TÜRKİYE’DE OLUNCA FARKLI ABD’DE OLUNCA FARKLI
Amerika’nın Las Vegas kentinde büyük bir saldırı meydana geldi. Bu saldırıyla birlikte 59 vatandaş hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı. Gelişmeleri izlerken DEAŞ’ın yapılan saldırıyı üstlendiği açıklandı. Ancak bunun hemen akabinde Trump ve FBI’dan iki özdeş açıklama geldi. FBI saldırganın DEAŞ ile alakasının olmadığını söylerken Trump da saldırganın hasta ve deli bir adam olduğunu, yalnız kurt denilen türden birisi olduğu için tek başına hareket ettiğini açıkladı.
Amerika Devleti buram buram terör kokan bu saldırı için bile kendi kamuoyuna terör saldırısı olmadığını inandırmak için yoğun bir çaba içerisine girdi. Aklını yitirmiş birisinin bu saldırıyı yaptığını ileri sürdü. Böylelikle devlete yönelik gösterilecek birçok tepkinini önünü kesti.
Aynı saldırı Türkiye’de olsaydı eğer patlamadan beş dakika geçmeden ‘Sorumlu hükümet, Erdoğan istifa, sizin yanlış politikalarınız yüzünden masumlar ölüyor…’ gibi önceden hazır pankartlar ve konuşması hazırlanmış yorumcular tarafından saldırı kamuoyuna duyurulurdu. Amerika’nın engellemek için yaptığı her şeyi biz acı acı yaşamaya başlardık.
Artık hükümet de bunun önüne geçmek için yayın yasağı formülünü getirdi. Böylelikle terörün millet ile devlet arasında kopukluk oluşturmasına önlem alındı.