13 seçim ve 13 yılın ardından Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanlığından ayrıldı.
Gandi Kemal olarak geldi . Recep Bey’in korkulu rüyası olarak manşetler atıldı. Ancak hiçbir başarı gösteremeden kötü bir sonla ayrılmak zorunda kaldı.
Kaybettiği her seçim sonrası başarılı olduğunu bir şekilde anlatmaya çalıştı. Rakamlar verdi, tablolar gösterdi. Tepkiyi bir şekilde sönümleyip yola devam etti.
Göreve ilk geldiğinde ‘Önder Sav’ gibi güçlü ve büyük bir CHP’li ismi arkasına aldı. Fırsat bulur bulmaz aynı kişiyi etkisiz hale getirdi. Baykal’ın ekibini tamamen tasfiye etti.
Ulusalcı çizgideki partiyi çok farklı bir çizgiye getirdi.
Rakiplerini ‘demokrat adam’ görünümüyle güler yüzle karşıladı ancak bir şekilde partiden uzaklaştırdı.
2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini rakibi Muharrem İnce’yi etkisiz hale getirmek için fırsat olarak gördü. 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerini de rakipleri güçlenmesin diye kendisini aday olarak göstermek zorunda kaldı. Ve kaybetti.
Parti tabanının büyük bir şevk ve heyecanla beklediği seçimleri kendi koltuğunu korumak ve sağlamlaştırmak için bir araç olarak gördü.
Tüm bunları yaparken birkaç ay öncesine kadar ‘dürüst, samimi, içten, demokrat dede’ olarak lanse edilmeyi de başarabildi.
Ancak çantada keklik olarak gördükleri seçimi kaybetmesi bardağı taşıran son damla oldu.
Kamuoyu desteği , İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gücü ve toplumdaki değişim arzusunun sonucu olarak kongreyi kaybetti.
Beş yıl önce Muharrem İnce de rakip olmuştu. Ancak 300 oyla kaybetti. Kamuoyu desteği yoktu, maddi desteği yoktu, Kılıçdaroğlu’na tepki yoktu.
Özgür Özel belki de İmamoğlu ve İnce’nin daha altında bir popüleritesi olmasına rağmen genel başkanlığı kazanmasını bildi.
Muharrem İnce erken davrandı , gereksiz ya karşısına çok adam aldı. İmamoğlu genel başkan olmaya cesaret edemedi. Kazanan Özgür Özel oldu.
Siyasette her zaman hak eden hak ettiği koltuğa gelmez. Özgür Özel iyi bir ikinci adamdı. Kamuoyu tarafından genel başkan olarak fazla ciddiye alınmadı. Ancak başaran da kendisi oldu.
Şu anda İmamoğlu – Kılıçdaroğlu mücadelesi olarak genel başkan değişimine bakılırken hâlâ Özgür Özel odak noktası olamadı.
İmamoğlu’nun gölgesi üzerinde olmaya devam ediyor.
Bakalım bundan sonra Özgür Özel ‘birinci adam benim’ diyerek ağırlığını ortaya koyacak mı? Yoksa partiyi İmamoğlu yönetiyor algısı partiye hakim mi olacak?
İktidar gölge kabul etmez. Özgür Özel ilk etapta İmamoğlu ile iyi bir ilişki yürütse de bir süre sonra ağırlığını hissettirebilir.
Partiyi Kılıçdaroğlu’nun getirdiği HDP ile kolkola siyasetinden farklı bir noktaya getirebilir. Nitekim Kılıçdaroğlu da ilk geldiğinde Önder Sav ile iyi ilişkiler kuracağını deklare etmişti.
Bakalım bundan sonra CHP’de nasıl değişiklikler olacak, politika ve dış siyaset konusunda nasıl adımlar atılacak? Bekleyip göreceğiz.