14 Mayıs seçimleri Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü ile sonuçlandı. Nitekim Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının 5 puan fazla almasının yanında meclis çoğunluğunu da elde etmesi bunun en bariz göstergesi.
Muhalefetin birkaç yıldır ‘hemen seçim, erken seçim’ diyerek özgüvenli tutum sergilemesi muhalif seçmende de büyük bir heyecanı beraberinde getirmişti. Ancak seçim sonrası hayal kırıklığı yaşandı.
1 ay önce ‘Muhalefet nerede hata yaptı?’ başlıklı yazımda altılı masanın yaptığı yanlışları ve seçim sonrası morallerin bozulabileceğini yazmıştım. O dönem söylediklerimizin çoğu bugün basında konuşuluyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turda %50 oy şartı barındırdığı için 28 Mayıs’ta tekrar sandık başına gideceğiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci seçim öncesi oldukça moralli. Seçmeni de keyifli. Ancak rehavet yaşanıp sandığa gidilmemesinden endişe ediliyor.
Millet İttifakı ise yaşanan hüsranın da etkisiyle birlikte hata üstüne hata yapmaya başladı. Altılı masadaki 4 küçük parti ve genel başkanlarına suçlamalarda bulunuldu.
Deprem bölgesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha fazla oy çıkması nedeniyle depremzede vatandaşlarımıza ağır hakaretler ve galiz küfürler edildi. CHP’li Tekirdağ Belediye Başkanı yurtlardaki depremzedeleri kapı dışarı etmek istedi.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçim gecesi ‘Bu gece Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanı olarak ilan edeceğiz’ açıklamasını yapmasına rağmen seçim sonrası ‘Zaten ilk turda bitme ihtimali düşüktü’ açıklamasında bulunarak güven kaybı yaşadı.
Maalesef muhalefet seçim sürecinde yaşanan gelişmeleri analiz etmek yerine seçim gecesini analiz etmeyi yeğliyor. O gece kim açıklama yaptı? Saat kaçta ne dedi? Gibi sorulara gereğinden fazla önem addediyor. Halbuki seçim sürecinde izlenilen politika, altılı masanın var olma süreci ve aday belirleme tartışmaları gibi daha önemli konuları tartışmaya başlasalar gelecek için daha anlamlı sonuçlar doğuracak.
Muharrem İnce seçim gecesi açıklama yapmadığı için seçmen nezdinde kendini bitirdi. Yıllarca seçim gecesi nerede olduğunu anlatmaya çalıştı ancak bir türlü başarılı olamadı.
Ekrem İmamoğlu ise ‘Kemal Kılıçdaroğlu %49 Recep Tayyip Erdoğan %45 oy alıyor’ açıklaması yaptı ancak gerçek sonuçlar ile İmamoğlu’nun söylediği sonuçlar tamamen farklı çıktı.
Buna rağmen elinde gerçek veri olmadığı için açıklama yapmayan Muharrem İnce’ye gösterilen tepkinin onda biri İmamoğlu’na gösterilmedi. Demek ki milyonlarca insana yanlış bilgi vermek, hiç bilgi vermemekten daha fazla takdir topluyormuş.
Altılı masa birkaç günlük süren şaşkınlık sonrası Milliyetçi oyların yükseldiğini ve bu yüzden seçmenden oy alamadığını analiz etti. Kalan süre boyunca da Sinan Oğan’ı yanına almak ve milliyetçi oyları toplamak için yoğun bir çaba içerisine girdi.
14 Mayıs öncesi ‘Öcalan özgür kalacak’ diyenlere karşı tepki göstermeyen Kılıçdaroğlu bugün ‘Biz bu vatanı sokakta bulmadık. Niyetim ayağa kalksın. Vatanını seven bizimle omuz omuza gelsin. Vatanını seven sandığa gelsin’ diyerek vatan ve millet vurgusunu ön plana çıkarıyor.
İki seçim arasındaki sürece bakacak olursa altılı masada depremzedelere gösterilen acımasız söylemler ve güven vermeyen demeçler nedeniyle yara aldı. Ayrıca büyük bir motivasyonla sandığa giden seçmeninde aynı heyecanı oluşturacak bir atmosferi oluşturamadılar.
Cumhur İttifakı’nda durum biraz daha farklı. Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem bölgesine ziyaret, gençlerle buluşma gibi üstüne düşen vazifeyi yerine getirse de teşkilat ve seçmende seçim bitti ve kazanıldı duygusu nedeniyle gerekli çalışmaları göstermekten uzak bir tutum mevcut.
Sinan Oğan cephesine bakacak olursa %5’lik oy oranı moralleri yükseltti ancak alınan oyların içerisinde Muharrem İnce’ye vermek isteyip, Muharrem İnce’nin seçime kısa süre kala adaylıktan çekilmesi yüzünde Sinan Oğan’a oy veren seçmen kitlesi de var. Yani hepsi Sinan Oğan’ı lider olarak benimsemiyor.
Sinan Oğan’a oy veren seçmenin önemli bir bölümünün sandığa gitmeyeceğini düşünüyorum. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan bir tane bile oy artırmasa dahil %50’yi geçerek cumhurbaşkanı olarak seçilebilir.
Artık seçim konuşmaktan herkes yoruldu. Milletimiz 5 yıl seçimsiz ve huzurlu bir dönem istiyor. 28 Mayıs sonrası gündelik hayata dair daha fazla konuşmak ve siyasete biraz ara vermek herkese iyi gelecektir.