Siyasi partiler kazandıkları belediye ya da bakanlıkların gücüyle kendine yakın gördüğü isimlerle çalışmak istiyor. Bunun neticesinde de belirli atamalar gerçekleştiriyor.
Seçimleri kazanmak için kıyasıya mücadele eden siyasi partiler, oy kazanmak için derin analizler yapıyorlar. Rakip partilerin eksik yönlerini kamuoyuna getirme, kendi güçlü yanlarını seçmene duyurma gibi hamlelerin ardı arkası kesilmiyor.
Sosyal medyada nasıl daha etkili olabiliriz? Kitleleri nasıl etkileyebiliriz? Gibi sorular herkesin ilgi alanı olmuş durumda.
Seçimleri kazandıktan sonra ise kendilerine yakın kimseleri belirli görevlere getirmenin mutluluğu yaşanıyor. Kendi düşünceleri doğru olduğu için yapılan atamaların da doğru atamalar olduğuna herkes inanmaya başlıyor. Artık o kurumda, o belediyede tüm meseleler hallolmuşçasına mutluluk yaşanıyor.
Peki bunu okuyan sizlerin de çok iyi bildiğiniz yukarıda olayların eksik yönü neresi?
Partiler makama gelmek için mücadele ediyor, ancak makama geldikten sonra neler yapacağı ile ilgili büyük çalışmalar yapmıyor.
Birisini bir koltuğa atadınız. İyi birisi olarak biliyorsunuz ve size yakın bir düşünceden. Ancak o kişiyi yüksek bir mevkiye atadığınızda artık o aynı kişi değil. Sizin tanıdığınız kişi gücü fazla yokken iyiydi. Gücü fazlayken ne kadar iyi olduğunu bilmiyorsunuz.
Ayrıca dürüst çalışmak tabiri var. Güzel bir tabir ancak neleri kapsadığı bilinmiyor. Hangi eylemler dürüsttür hangileri değildir. Bunları tartışan yok.
Sizin göreve getirdiğiniz birisi sizin dünya görüşüne uygun işler yapmıyorsa o kişi sizin adamınız mıdır, değil midir?
Peki sizin göreve getirmediğiniz birisi, size oy vermeyen birisi, sizin ideolojinize uygun işler yapıyorsa sizin adamınız mıdır, değil midir?
Bunlardan hangisi bizim oğlandır peki?
Bu sorunun cevabını vermedikten sonra birçok meseleyi aşamayız. Bir yere sadece uygun gördüğümüz kişileri atayarak çözüm sağlayamayız. Göreve gelen kişinin hangi ilkelere bağlı kalacağı, adaletli olup olmadığını sürekli takip edeceği, ülke menfaatinden şahsi menfaate doğru kaymayacağını kontrol etmek gerekir.
Güç yozlaştırabilir. Kesinlikle yozlaştırır demiyorum ancak yozlaştırma ihtimali var. O yüzden çok takdir ettiğiniz bazı isimler yıllar içinde eleştirdiğiniz kimseler olabilir.
Biz ne yapmalıyız diyecek olursanız, makama gelme amacı gütmeden, makama gelirsek neleri yapacağımızı ve neleri yapmayacağımızı tartışmalıyız. Yaptığımız toplantıları güce ulaşmak için değil dürüst ve doğru çalışmak nasıl olmalıdır teması üzerine kurgulamalıyız. Aksi halde eleştirdiğimiz insanlardan hiçbir farkımız kalmaz.
Güce ulaşmadan yapılan yorumlar tarafsız ve adil olur. Ancak güce ulaştıktan sonra bu tartışmayı yaparsanız elinizin kolunuzun bağladığını düşünür ve bundan keyif almazsınız.
Bu çalışmayı gerek fert fert gerekse siyasi partilerin tamamı bir disiplin içerisinde gerçekleştirmesi gerekiyor. Aksi halde öğrencilik yıllarında eleştirdiklerini iş başına gelince fazlasıyla yapan insanların durumuna düşebiliriz.