Türkiye olarak belli bir medeniyetin temsilcisi konumundayız. Kendimize özgü dünya görüşümüz ve ideallerimiz var… Binlerce yıldır savaşların en çetin geçtiği Anadolu topraklarında yaşıyoruz. Korumamız gereken vatanımız var…
Eğer güçlenerek ilerlemek istiyorsak günlük siyasette yapılan hataları en alt seviyeye çekmek zorundayız. Büyük düşünmeli, etkili hamleler üretmeliyiz. Bugün yaşadığımız meseleler hep dünün günahları…
Deniz Baykal’ın partisinin kadın milletvekili ile çıkan kasetinden sonra genel başkanlık vazifesini bırakması Türk siyasi tarihi açısından büyük bir kırılma noktasıdır. Çünkü Baykal’ın istifa ettiği dönemde bile bu komployu kuranların Pensilvanya merkezli olduğunu herkes çok iyi biliyordu. Ancak tepki gösterilmedi. Bir parti genel başkanının “Cemaat’’ tarafından değiştirilmesi eleştirilmedi. FETÖ’nün CHP genel başkanını değiştirecek gücü varsa ileride aynı partiyi kullanarak nice yanlış eylemlere imza atılabileceği öngörülemedi.
CHP’ye kaset komplosunu kuranlar MHP’ye de aynısını yapmaya çalıştı. O dönemde birçok MHP genel başkan yardımcısı istifa etmek zorunda kaldı. Bahçeli çok yıpranmış ve zor durumda kalmıştı ancak direnmişti. CHP ve AK Parti tarafından yoğun eleştirilere maruz kalmasına rağmen yaşanan sıkıntılı süreci ayakta kalarak atlatmayı başarmıştı.
Aradan bir müddet geçtikten sonra devir tersine döndü, AK Parti’yi devirmek isteyen FETÖ’ 17-25 Aralık operasyonlarına imza attı. FETÖ AK Parti’yi devirmek istemiş ve kendi hegomonyasını ilan etmek için kolları sıvamıştı. Ancak bu sefer de CHP ve MHP AK Parti’ye ciddi tavır almış, Erdoğan’ı çok yalnız bırakmıştır. Aslında birkaç sene öncesinde yapılan yanlışın aynısını bu sefer diğer partiler yapmaya başlamıştı. İster istemez herkes FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmüştü. Ancak fark edemedik…
Günlük siyasi kavgaları bir kenara bırakıp vatan ve millet menfaati doğrultusunda siyasi konumlanmayı gerçekleştirebildiğimiz gün gerçek anlamda başarılı olabiliriz. Ülkenin büyümesi için herkesin aynı hassasiyeti taşıması gerekir. Hükümetin başarılı olması gerektiği kadar muhalefetin de mutlaka başarılı olması gerekir. Zira Devlet Bahçeli’nin kritik zamanlardaki desteği olmasaydı Ak Parti bugün başka şeyleri konuşuyor olabilirdi.
BAHÇELİ’NİN EN KRİTİK HAMLELERİ…
Devlet Bahçeli, AK Parti tabanı tarafından takdirleri üzerinde tutmayı başarmış bir liderdir. Geçmişe dönüp baktığımızda Bahçeli imzası taşıyan birçok hadise görürüz.
2007 yılında AK Parti’ye e-muhtıra verilip kapatma davası açıldığı bir süreçte 367 krizi ortaya atılmıştı. Cumhurbaşkanı seçilemiyordu ve bu sürecin sonunda darbe girişimi olması kaçınılmazdı. MHP lideri partisinden birisini cumhurbaşkanı adayı göstererek 367 krizini aşmış ve büyük bir krizin hasarsız olarak atlatılmasını sağlamıştır.
Gezi Parkı eylemlerinde Erdoğan’ın en çok sıkıntı yaşadığı bir süreçte ‘’Hiçbir ülkücü bu eylemler içerisinde yer almamıştır’’ açıklaması ile Gezi Parkı’nın dolaylı olarak tüm etkisini yitirmesini sağlamıştır.
15 Temmuz darbe gecesinde Bahçeli’nin Binali Yıldırım’ı araması ve seçilmiş hükümetin yanındayız demesi milyonlarca ülkücünün sabahlara kadar tanklarla mücadele etmesine vesile olmuş, vatan mücadelesinde parti ayrımı yapılmaz anlayışının bütün gece sokaklarda yankılanmasına kapı aralamıştır. 15 Temmuz’dan sonraki süreçlerde de dik duruşunu bozmayan Bahçeli, Erdoğan ve AK Parti’nin milli konularda elini rahatlatmıştır.
BİR LİDERİN DİK DURUŞLU OLMASI İÇİN SAHİP OLMASI GEREKEN 3 ÖZELLİK…
İnandığı değerler olmalı ve bu değerlerden hiçbir olay karşısında taviz vermemeli.
Kendi geleceğini düşünmemeli, maddi hiçbir kaygı taşımamalı.
Göreve gelirken ve görevde kalırken partisinin tabanı dışında kimseye minnet etmemeli.