Suriyelilerle başlayan ve Afganlarla devam eden son olarak da Pakistanlıların katıldığı göçmen meselesi gündemden düşmüyor. En rahatsız olduğunuz konu nedir diyerek yapılan anketlerde ekonomik gerileme ile göçmen meselesi kafa kafaya çıkmaya başladı.
Bir yerden düğmeye basılarak mı göçmen meselesi köpürtüldü yoksa toplumsal tepki gün yüzüne mi çıkmaya başladı bilmiyorum ancak bu durum siyasetin ciddi olarak ele alması gereken konulardan birisi.
Sosyal medyada mükerrer kez göçmenlerin Türk kızlarını taciz ettiği videolar dolaşmaya başladı. Suriyelilerin Türklere yönelik meydan okuyan şiddet içerikli sözleri ve vergi vermeden işletme sahibi olabilmeleri insanları tahrik etmeye başladı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ Suriyelilerle ilgili radikal çıkışları nedeniyle önceden tepkilerin odağı olmuştu. Ancak son günlerde büyük bir sempati kazanmaya başladı. Cumhurbaşkanı adayımız Mansur Yavaş diyerek gündemi belirleyen Ümit Özdağ şu anda da Suriyelilerle ilgili sözleriyle gündem belirlemeye başladı. Siyasette gündem belirleyen kazanır ilkesi gereği Ümit Özdağ’ın bir çıkış trendinde olduğunu söyleyebiliriz.
Ümit Özdağ katıldığı televizyon programlarında Suriyelilerin hepsini geri göndereceğiz aksi takdirde ülkede iç savaş çıkacak diyerek iddialı sözlerde bulunuyor.
Ülkeyi yönetenlerin son derece hassas olan bu konuda toplumu bilgilendirici ve olayların kontrol altında olduğunu belli eden açıklamalar yapması gerekiyor. Muhalefet iç savaş çıkacak diyerek insanları korkutan açıklama yaparken buna aynı düzeyde cevap verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde insanların kafası karışır.
Şu anda öyle bir hava var ki ‘Suriyeli meselesi kontrolden çıktı’ algısı oluştu. Bu algı doğru mudur yanlış mıdır bilmiyorum. Ancak yapılması gereken toplumu düzenli ve aklı selim olarak bilgilendirmek ve her şeyin kontrol altında olduğunu hissettirmek olmalıdır.
Suriye’deki savaş bitip Suriyeliler ülkesine barış içerisinde dönerse bunun uzun yıllar ülkemize çok ciddi avantajları olacaktır. Ancak Suriyeliler ülkesine mutsuz olarak dönerse bunca yapılan emekler boşa çıkacak ve milyonlarca insanın nefretini kazanmış olacağız.
Bir yandan düşmanlaştırmamak diğer taraftan ise toplumun haklı kaygılarını da gidermek gerekiyor.
Devlet Bahçeli ‘Bayram için ülkesine giden geri dönmesin’ çıkışında bulunarak dolaylı olarak milletin hislerini anlıyoruz ve gerekeni yapıyoruz mesajı vermiş oldu.
Suriye savaşının başlangıcında insanlar zor durumda olduğu için muhacir ensar kardeşliği ile Suriyelilerin gelişine tepki göstermedi. Bilakis insanlar bağrına bastı ve maddi olarak destekte bulundu. Ancak süreç uzayınca işler değişmeye başladı. Artık muhacir ensar söylemi halkta karşılık bulmuyor.
İlk geldiklerinde mahcup edaları olan Suriyelilerin şu anda ülkedeki on birinci yılları. Zaman geçtikçe mahcup eda haliyle yok olmaya başladı. Bir on yıl daha geçse bile bizim vatandaşımız Suriyelileri bizim ülkenin vatandaşı olarak görmeyecek ancak Suriyeliler burayı kendi vatanı gibi algılayacak.
Bazı şehirlerde Suriyeli nüfusu Türk nüfusunu geçti. Gazi Üniversitesi hiçbir Türkçe harf içermeyen ilanlarda bulundu. Şu anda bir market açan Suriyeliden vergi alınmıyor ancak yanında market açan Türk vatandaştan vergi alınıyor.
Ekonomik bunalımın etkisiyle eskiden insanların önemsemediği olaylar göze batmaya başladı. Süreç oldukça dinamik. Yeni koşulların etkisiyle Suriyelilere yönelik politikada değişikliklere gidilmesi gerekiyor. İlla hepsi eve gitsin demiyorum ancak vergilendirmede düzenlemelere getirilebilir. Suça karışanlara sıfır tolerans geliştirilebilir.
Suriyeliler yine bizim komşumuz. Benzer özelliklerimiz var. Ancak Afgan ve Pakistanlı göçmenler esas sıkıntılı olanı. Çünkü hepsi erkek olarak geldi. Bu insanlar evlenmek isteyecek. Türk kızlarına karşı girişimlerinin olmayacağına garanti verilebilir mi? Suriyeliler en azından kızlı erkekli gelmişti.
Olaylar sıkıntılı gibi gözükebilir ancak güçlü bir hükümet mevcut. Bu millet devletine güvendiği müddetçe hiçbir sıkıntılı girişimde bulunmayacaktır. Yeter ki ülkeyi yönetenlerin kendinden emin olduklarına ve ne yaptığını bildiklerine inanabilsin.