2023 seçimleri yıllar öncesinden konuşulmaya başlanmasına rağmen seçime bir buçuk ay kala sessizlik hâkim.
AK Parti, seçime bu kadar az bir zaman kalmışken gümbür gümbür propagandalar yapar ve sokaklarda ağırlığını hissettirirdi. Ancak bu seçim farklı bir strateji izliyor.
Muhalefet bu seçimi çantada keklik olarak görüyor. Hal böyle olunca 2018 yılında aday olmak istemeyen ve hatta ‘Bir genel başkan cumhurbaşkanı adayı olursa nasıl gidip namusu ve şerefi üzerine yemin edecek? Benim namusum ve şerefim o kadar ucuz mu?’ diyen Kılıçdaroğlu bugün büyük bir mücadele sonucu cumhurbaşkanı adayı olmayı başardı.
Muhalefetin en önemli kozu pandemi ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nın katkıda bulunduğu ekonomik sıkıntı ve yirmi yıllık biriken Erdoğan karşıtlığı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da yılların siyasetçisi olduğu için kendini geri plana çekerek altılı masa içerisindeki çatlak sesleri ön plana çekmeyi amaçladı. Böylelikle olası bir seçim galibiyeti sonucu altılı masanın ne kadar parçalanmaya müsait bir yapı olduğunu gözler önüne serecek.
Erdoğan karşıtlığı nedeniyle HDP ile İyi Parti’yi aynı amaç etrafında birleştirmek mümkün oldu. HDP ile bu denli yakınlaşmaya tepki gösteren İyi Parti içerisindeki milliyetçi isimler itiraz ettiler. Bir dönem parti sözcülüğü görevini üstlenen Yavuz Ağıralioğlu zehir zemberek açıklamalar yaparak partilerinden istifa etti. Ancak parti yönetiminin kahir ekseriyeti mevcut durumdan duydukları memnuniyetleri beyan ettiler.
Mansur Yavaş cumhurbaşkanı yardımcılığı konusunu yeniden ele almayı ve sadece Ekrem İmamoğlu ile kendisinin cumhurbaşkanı yardımcısı olması gerektiğini beyan etti. Ali Babacan işe o iş kapandı, artık ileri bakacağız diyerek kapıları kapattı.
Erdoğan karşıtlığı ortadan kalkınca HDP ile aynı çizgide olan muhalifler gerçek düşüncelerini söylemeye başladılar. İktidarı ve onu destekleyenleri yargıladılar, hapse attılar, AK Parti’yi suç örgütü olarak ilan ettiler. Hatta altılı masa ortaklarından Babacan ve Davutoğlu’nu bile gereğinde yargılayabileceklerini ima ettiler.
HOŞ GELDİNİZ, GÜLE GÜLE
Birbirlerini kamera önünde saygı ve sevgiyle karşılayan İnce-Kılıçdaroğlu ikilisi birbirlerinin en büyük siyasi hasımları.
İnce kazansaydı Kılıçdaroğlu’nu koltuğundan edecekti. Ancak başarısız olunca kendisi CHP’den gitmek zorunda kaldı.
Muharrem İnce’nin Memleket Partisi bu dönem oy oranlarını artırdı. Özellikle deprem sonrası ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklaması sonrası kararsız seçmenlerin ilgi odağı haline geldi. Hal böyle olunca Muharrem İnce’nin altılı masaya katılmasını isteyen seçmenler Kılıçdaroğlu’na yönelik yoğun bir baskı uyguladılar.
Kılıçdaroğlu gönülsüz olarak Memleket Partisi’ni ziyaret etti. Gönülsüz olduğunu içeride oturdukları bir saat boyunca hiç ittifakla ilgili bir konu konuşmamasından anlayabiliriz.
Kameralar karşısına geçildiğinde ise Muharrem İnce ‘Biz ilke ittifakı yapıyoruz, FETÖ’cüler ve PKK’lılar ile döne döne savaşıyoruz’ diyerek Kılıçdaroğlu ve altılı masaya uzun süredir söylediği eleştirileri yenilemiş oldu.
Basın toplantısı bitince ise ‘Hoş geldiniz, güle güle’ diyerek uğurladı.
Bir vatandaşa bile yapıldığında hoş karşılanmayacak bu durum parti genel başkanına basın mensuplarının gözünün önünde yapılıyordu. Kendisi kabul etmese de Muharrem İnce 2018 yılındaki ‘Gel bakalım Muharrem’ sözünün intikamını alıyordu. Muharrem İnce son gülen iyi güler hesabıyla Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimini zor durumda bırakmaya devam ediyor. CHP yönetiminin isteği seçim gecesi kendilerinin zor durumda kalmaması.