Dünya yeni bir döneme girerken insanların geçmiş ile geleceği mukayese etmesi bazen kolay olamıyor. Avrupa’yı bu açıdan ele almakta fayda olduğuna inanıyorum.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hitler mağlup edilmiş ve Amerika ve Sovyetler arasında meydana gelen soğuk savaş dönemi başlamıştı. Amerika bu savaştan galip gelebilmek için doğusundan ve batısından Sovyetleri kıskaca almak istedi.
Doğudan atom bombası attığı Japonya ile, batısından ise ülkesini ikiye böldüğü Almanya ile bunu gerçekleştirdi. Bu ülkeleri sürekli olarak destekledi. Ekonomik olarak yardımlar yaptı.
Almanya’nın ikinci dünya savaşından sonra bir tane bile askeri yoktu. Ancak Avrupa Ekonomik Teşkilatı ile başlayıp Avrupa Birliği ile sonuçlanan ve güvenlik meselesi olmayan Avrupa için bu durum fazlasıyla bir avantaja dönüştü. Elinize gelen tüm parayı yatırım, ar-ge ve bilime ayırırsanız büyümeniz kaçınılmaz olacaktır.
Ama topraklarınızın bir bölümünde sürekli terör saldırısı gerçekleşirse, sınır komşularınız bu terörü desteklerse, vatandaşlarınız hayatını kaybederse elinize geçen parayı bilim yerine silaha yatırır ve güvenliğiniz sağlamaya çalışırsınız.
Bilim, hayati tehlikesi olmayan, ihtiyaçları karşılanmış ve gelecek kaygısı az olan insanların uğraş alanıdır. Almanya için bu şartların çoğu sağlandı.
Japonya zaten pasifiğe kıyısı olan bir ada devleti olduğu ve Amerika tarafından desteklendiği için güçlendi ve dünyanın en güçlü 3. ekonomisi oldu. Almanya ise en güçlü 4. ekonomi oldu.
Bugün şartlar değişiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlaması ile birlikte savaşın Avrupa kıtasına yayılmasından sonra Almanya 100 milyon euro harcayarak ordu kuracağını açıkladı. Bu para ile 80 tane Osman Gazi Köprüsü yapabilirsiniz.
Koronavirüs ve savaşın etkisiyle artan petrol fiyatları ve Rusya’nın gazı keseriz açıklaması yüzünden dünyada enflasyon sorunu oluştu. Almanya bizim birkaç yıl önce yaşadığımız ekonomik bunalımın başlangıç evresini yaşıyor.
Binali Yıldırım başbakan olduğu dönemde kamudaki harcamalarda kısıtlamaya gideceğiz açıklamasında bulunmuştu. Bugün de Alman başbakan akşam saatlerinde kamunun elektriğini verimli kullanacağız, gereksiz harcamaları engelleyeceğiz dedi. Yani ekonomik bunalım kendini gösterdiğinde her iki ülke de önce kamuya kısıtlama getirdi.
Tüm fabrikalar doğalgaz ile çalışıyor. Eğer doğalgaz kesilirse BMW, Mercedes ve birçok büyük Alman firması çalışamaz hale gelir. Bunun ekonomik götürüsü çok fazla olur.
Amerika başından beri desteklediği Almanya önderliğindeki Avrupa Birliği’nin kendi kontrolünden çıkmasını istemiyor. Ukrayna’yı kullanarak hem Rusya’nın ekonomisini vuruyor hem de Avrupa’yı kendi kıskacına alıyor. Rusya yerine kendisinin en büyük petrol tedarikçisi olmasını istiyor.
Almanya ise Amerika’ya bu kadar göbekten bağlı olmak istemiyor, Rusya ile ticaretin imkanlarını kollayarak NATO’ya güvenmek yerine yüksek maliyetle kendi ordusunu kuruyor. Ordu kurmak ve Amerika ile karşı karşıya gelmek zorunda kalmanın Almanlar için yıkıcı etkileri olabilir.
Türkiye ise PKK, FETÖ yüzünden ciddi kan kaybetmiş, sınırlarında terör devletleri kurulmasına engel olmuş, gizli ticari ambargolara rağmen büyümeye devam edebilen bir ülke olmuştur. Eğer bizim problemlerimizle Almanya uğraşmış olsaydı bugün insanların gitmek için can atacağı bir ülke göremezlerdi.
Bundan sonra durum değişiyor. Artan enflasyon ve savaş tehlikesi Almanların ticaret ve ar-ge’sini ciddi olarak etkileyecek.
Hem Avrupa hem Amerika gelecek zamanda güçlerini kaybedecek. Yurt dışına gitmek isteyen vatandaşlarımız planlarını buna göre yapsın. Dün izlediğiniz videolarla geleceğinizi şekillendirmeyin. Dünya büyük bir değişim dönemi yaşıyor. Yaşanan sıkıntılar da bu sürecin sıkıntıları.