Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Aralık 2021 günü akşam saatlerinde doktorlara zam yapılacağını duyurdu. Bu açıklamadan sonra sağlık camiasında tabiri caizse yer yerinden oynadı.
Öncelikle bu zammın neden yapılmak istendiğini açıklamak istiyorum.
Türkiye’de en başarılı öğrenciler tıp fakültesine gidiyor. Bir doktor olarak en başarılı öğrencilerin mühendislik okuması gerektiğini düşünüyorum ama realiteye bakarsak en başarılılar doktor oluyor.
Şu anda yeni mezun bir doktorun göreve başlaması için 18 yıllık eğitim süreci gerekiyor. Bu 18 yıllık süre içerisinde devlete de tek bir kuruş para ödemiyor. Eskiden insanlar okul kitaplarını kendi parasıyla alırdı. Üniversiteye harç öderdi. Ancak şu anda devlet eğitime destek olabilmek için hiçbir para almıyor.
Peki 18 yıllık eğitimin sonunda ne oluyor? Üniversite sınavında en yüksek puanları almış, ülkenin en zeki gençleri TUS gibi dünyanın en zor sınavlarından birisine giriyor ve bu sınavı kazanırsa 36 saatlik nöbet tutmaya hak kazanıyor.
İnsani olmayan şartlar sonrasında uzmanlık eğitimini tamamlarsa uzman doktor olarak 5 dakikada bir hasta muayene etmeye başlıyor. Ülkede hiçbir meslek grubunda olmayan tazminat davaları ile karşı karşıya kalabiliyor. Ortalama bir uzman doktor her şey dahil 10-15 bin lira arası para kazanıyor ancak tazminat davaları birkaç trilyon değerinde.
Muayene olamayan ya da muayene beklemek istemeyen birtakım hastalar da doktorları döverek yola getireceğini düşünüyor. Sözlü ya da fiziksel şiddete başvuruyor.
Kısaca doktorlar, karşı karşıya kaldığı tazminatlara baktığımız zaman yeterli parayı kazanmıyor ve insani olmayan şartlarda çalışmak zorunda kalıyor. Kimse ülkesini bırakmak istemez ama burada söylediğim ve söylemediğim birçok nedenden dolayı özellikle yeni mezun doktorlar İngilizce ve Almanca çalışarak yurtdışına gitmek istiyor. Avrupa ülkeleri de doktorları hızlı biçimde ülkelerine kabul ediyor.
Siz yıllarca ülkenin en zeki ve başarılı öğrencilerini bir kuruş para almadan okutuyorsunuz ama onlar mesleğe başlayınca yurtdışında hizmet ediyorlar. Bu yapılan beyin göçüdür ve bir ülkeye en fazla zarar veren olaylardan birisidir. Devlet bunu gördü. Meclisteki bütçe görüşmelerinde bir kısım yasalarla bu beyin göçünün önüne geçmeye çalıştı. Bu yasalardan bir tanesi de zam yapmaktı.
Ama doktorlara zam yapılacağını öğrenen başta doktor dışı sağlık çalışanları olmak üzere ülkede birçok kesim bu zamma itiraz etti. Doktorları rencide eden eylemler yapıldı.
Gazi Üniversitesi’nde Türk Sağlık-Sen sendikası doktor maketi yaktı. Doktor dışı sağlık çalışanları ‘biz de sağlık çalışanıyız bize neden zam vermiyorsunuz?’ diyerek yüksek sesle eleştiri getirdi.
Sağlık-Sen Genel Başkanı ise yıllarca doktorlar ve hemşireler şiddet görüp yoğun bakımlık olana kadar dayak yedikleri zaman iş bırakma eylem kararı almamıştı ama doktora zam verilince bıçak kemiğe dayandı diyerek iş bırakacaklarını açıkladı.
Halbuki bir ay önce doktor dışı sağlık çalışanlarının döner sermaye ikramiyelerinde %25 zam yapılacağı açıklanmıştı.
Covid döneminde devletin tüm sağlık çalışanlarına zam vermesi doğru bir karardı çünkü o dönem verilen zamlar geçici Covid zamlarıydı ve herkesin canı eşit miktarda değerli olduğu için sağlık çalışanı adı altında hiçbir ayrım yapılmamıştı. Ama şu an planlanan zam ülkedeki beyin göçünü engellemek için yapıldı. Devlet doktorlara zam vermek için 40 tane meslek grubuna zam vermek zorunda değil. Hâkim savcıya zam verilince kâtiplerin ayaklanmadığı gibi doktora zam verilince diğer sağlık çalışanlarının da ayaklanması doğru bir tavır değildir.
Nitekim bu gelişmeler sonucunda zam teklif görüşmeleri ertelendi ve söylenen zamlar yapılmadı. Üstelik tüm partilerin ortak teklifi olmasına rağmen…
Ama devletin bizim gördüğümüz olayların çok daha fazlasını gördüğünü düşünüyor ve geniş bir zamanda ülkemiz için en doğru kararları alacağına inanıyorum.