CHP seçmeni kesin kazanacaklarını düşündükleri seçim sonrası yaşanan hayal kırıklığını hâlâ üstünden atamadı. Alt tabaka genel başkanın istifa etmesini talep ederken genel merkezde havalar oldukça farklı seyrediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu partinin tüm MYK üyelerinin istifasını istedi ve birçok ismi değiştirdi. MYK’dan sonra parti meclisi, il ve ilçe başkanlarını da değiştirerek partideki değişim rüzgârını yakalamak istiyor. Sadece kendisinin değişmesini istemiyor.
Halbuki tüm seçmen genel başkan değişikliğine odaklanmış durumda.
Kılıçdaroğlu Sözcü Tv’ye çıktığı programda seçimin kendileri için nasıl bir başarı olduğunu anlatmaya çalıştı. Kentlerde birinci parti olduklarından, Erdoğan’ın ilk defa ilk turda seçilemediğinden ve ilk turda seçilemediği için ciddi bir travma yaşadığından, köylerde 500 lira para alan köylünün parayı harcayacak bir yer bulamadığı ve TRT izlediği için AK Parti’ye oy verdiğinden bahsetti.
Kılıçdaroğlu parti tabanı tarafından eleştiriliyor ancak Muharrem İnce, Sinan Oğan ya da Meral Akşener’e yapılan saldırıları baz alırsak Kılıçdaroğlu’na yapılan eleştiriler çok az.
Seçimi kaybetme ihtimali yüzünden Muharrem İnce’ye ‘sarayın adamı, oyları bölüyorsun’ denilerek her geçen gün artan dozda muhalefet bloğunun her kesiminden saldırı geldi. Partisi anketlerde %7’lerde iken %1 oy alabildi.
Bir kişiye seçimi kaybetme ihtimali yüzünden böyle bir saldırı oluyorsa seçim kaybedilince neler olması gerekir?
Ancak sosyal medyaya baktığınız zaman birkaç gazeteci, birkaç hesap dışında Kılıçdaroğlu’na eleştiri getiren kimseyi göremiyorsunuz.
Demek ki muhalif dediğimiz birçok hesap CHP genel merkezine doğrudan ya da dolaylı bağlı hesaplar.
Bu seçim kazanılsaydı sabahtan akşama kadar Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir siyasi dahi olduğu, demokrat bir insan ve Türkiye için bulunmaz bir değer olduğu anlatılacak da anlatılacaktı.
Seçimin bir numaralı galibi Kılıçdaroğlu olacaktı. O zaman yenilgide de bir numaralı faturanın Kılıçdaroğlu’na kesilmesi gerekmez mi?
PEKİ BUNDAN SONRA NE OLACAK
Kılıçdaroğlu koltuğunu bırakmaz istemeyecek. Zira CHP genel başkanı olarak devam ederse bugün eleştiren çoğu muhalif yarın kendisine yakın bir siyasi pozisyon alabilir.
Tabandaki tepki de ‘bize oy vermeyecek de AKP’ye mi verecek?’ düşüncesi ile arka plana itilebilir.
İmamoğlu en büyük genel başkan adayı ancak açıktan pozisyon almaya cesaret edemiyor. Zira Meral Akşener cumhurbaşkanı adayı olun diyerek İmamoğlu ve Yavaş’a açıktan çağrı yaptığında iki lider de buna evet diyememişti.
İmamoğlu Kılıçdaroğlu’na karşı dolaylı açıklamalarla bayrak açarken CHP genel merkezi de İstanbul Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül olabilir diyerek İmamoğlu dışında birinin aday gösterilebileceğini ilk defa dillendirmiş oldu.
Eğer İmamoğlu tekrar aday gösterilir ve seçilirse CHP genel başkanlığı için adını her zaman önde tutar.
İmamoğlu aday gösterilmez ve seçim kaybedilirse yine İmamoğlu popülaritesini korur ama gücünü kaybeder.
İmamoğlu aday gösterilip kazanamazsa siyasi gücü tamamen biter. Ya da başka bir aday gösterilir ve CHP’nin adayı kazanırsa İmamoğlu yine biter.
Kılıçdaroğlu yerel seçimlere kadar bekleyip İmamoğlu’nun gücünü kırmak istiyor. İmamoğlu ise seçimlere CHP genel başkanı olarak girip siyasi bir risk almak istemiyor. Yerel seçimden önce de kurultay toplanabilir.
Muharrem İnce mevcut delege yapısı ile 470 oy alabilmişti. İmamoğlu da mevcut delege yapısına rağmen kamuoyu desteğini arkasına alırsa genel başkan olabilir.
Artık Ankara ve CHP siyaseti konuşmaya başladı. Bu durumlarda bazen hiç tahmin edilmeyen başka bir isim de aradan çıkabilir. Bakalım CHP’de neler olacak?