Milyonlarca gencimizin gözü kulağı bedelli askerlikteydi. Tweet’ler atıldı, baskılar yapıldı. En sonunda yaş 25 bedel 15 sloganıyla bedelli askerlik tasarısı Meclis’ten geçirildi.
15 Temmuz darbe girişimine kadar askerliğe bakışım, profesyonelleşmesi ve insanların askerliğe gitmemesi şeklindeydi. Ancak 15 Temmuz gecesi gördük ki Türkiye’de her an her şey olabilir, bu devletin gerçek sahibi olan milletimizin her daim vatanı savunma noktasında hazır ve nazır olması gerekmektedir.
Bedelli askerlik yapacaklar için 21 günlük eğitim önerildi. Ancak birçok kişi 21 gün askerlik yapmaya karşı çıktı. Aileden ayrılmak, asker psikolojisine girmek zor geldi.
21 günlük temel eğitimin devlete gereksiz masraf olduğunu savunanlar oldu. Ancak yapılan hesaplamalarda devletin her türlü kâra geçtiğini görüyoruz. Bedelliye gidecek olanlar içerisinden devlet memurlarına maaş ödenmeyecek.
Yani ödenmeyen maaşlarla 21 günlük kıyafetin ve yemeğin parası fazlasıyla karşılanmış olacak. Ayrıca 21 günlük eğitim uygulayarak askerlikteki disiplin ve kıdemcilik herkesin kafasına kazınmış olacak.
Allah göstermesin ama bu sayede milyonlarca insan ihtiyaç halinde kolaylıkla emir komuta içerisine girebilecek.
Bu yazıda esas olarak anlatmak istediğim olay 21 günlük eğitim boyunca askerlere neler yaptırılması gerektiğidir. Askerlik bizim için kutsal mesleklerden birisidir. Vatan savunması, terörle mücadele hepimizin saygıyla önünde eğilmesi gereken olgulardır.
Ancak uzun dönem askere gidenler bile çok kısıtlı sürede mermi sıkıp atış yapıyorlar. Eğitimin büyük çoğunluğu fiziksel gücü artırma, askerlikteki kurallara uyma gerekliliğinin öğretilmesi ve disiplin altına alma çerçevesinde geçiyor. Artık askerlikte devletin temel ihtiyaçlarını harmanlamamız gerekiyor.
Fiziksel aktiviteleri devletin o dönem en fazlada ihtiyaç duyduğu konular üzerinde yaparak ekonomiye katkıda bulunabiliriz. Çiftçilikten hayvancılığa, sanayiden bilişime kadar geniş bir yelpazemiz mevcut…
Mesela sabahtan öğle vaktine kadar askerliğimizi tarım ve hayvancılık alanında kullanalım. Öğleden sonra ise rutin askeri eğitimine devam edelim.
Türkiye’de köylerde yaşayan 8 milyon insan varken her yıl 1 milyon 250 bin kişinin askerlik çağına geldiğini düşünürsek gerçekleşmesi dahilinde insan maliyeti yüzünden yapılamayan birçok projenin hayata geçirileceğini görmüş oluruz.
Bir doktorun, avukatın ve öğretmenin hayatının belli bir dönemini beden gücü endeksli askeri disiplinle üretim yaparak gerçekleştirmesi onun sonraki hayatını da fazlasıyla etkileyecektir. Ürün ortaya koymanın verdiği mutluluğu belki de kendi mesleği ile ilgili buluş bulmasını sağlayacaktır. Böylelikle askerle milletin iç içe olmasını daha güçlü biçimde sağlanmış olacaktır.
CHP’DE YAŞANANLAR
CHP’de yaşanan imza tartışmaları parti için en kötü sonucu doğurdu. Delegelerinin yarısı Muharrem İnce yarısı Kemal Kılıçdaroğlu dedi. Kurultaya gidilip gidilmemesi gerektiği tartışılmaya açıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu kurultay toplandığı takdirde koltuğunu kaptıracağını biliyor. Bu yüzden delegeye baskı yaparak imza vermelerinin önüne geçiyor.
Şimdilik kurultay toplanmasa bile yerel seçimlerden sonra Muharrem İnce büyük bir hata yapmadığı takdirde kurultayı toplamayı başarır. Çünkü on kişi adaylık bekliyordur, bir kişiyi aday yaparsınız 9 kişiyi küstürmüş olursunuz.
Ancak şöyle bir ihtimal var. Muharrem İnce’ye karşı parti içerisinden tepkili birçok kişi var. Yani değişim isteyen ancak Muharrem İnce’yi istemeyen bir kesim… Kurultay toplandıktan sonra Muharrem İnce dışında bir ismin genel başkan seçilmesi için uğraşanlar olacaktır. Başarılı olma ihtimalleri düşük ancak burası Türkiye olduğu için her an her şeye hazırlıklı olmak lazım.
DAVANIN SELAMETİ AÇISINDAN DOKTORU AÇIĞA ALMAK
Çok basit üç tane kural vardır. Hastaneye hastalar gelir. Sağlıklı insanlar rapor alamaz. Doktorun uygun görmediği durumlarda ilaç yazılamaz, serum verilemez.
Ancak milletimiz yıllardır doktorun yetkilerini hoyratça kullanmaya o kadar çok alıştı ki işini yapan, devletini düşünen doktorlara kötü gözle bakılıyor.
82 yaşındaki amcanın hayatını kaybetmesi kadar üzücü bir durum olamaz. Ancak yaşanan olayda doktor, 82 yaşındaki amcanın ölmesini gerektirecek hiçbir şey yapmadı.
Görmediği hastaya ilaç yazmadı, kendisine direnen hastaya da beyaz kod verdi. Doktor, amcayı fiziksel ve psikolojik olarak zor durumda bırakmış olsaydı anlardım ama bu yaşanan olayda doktor niye açığa alındı?
Herhalde delilleri yok etmesi ve gücünü kullanarak operasyonun selametini engellemesinden çekinildi.