Rusya’nın Ukrayna’ya dört bir cepheden saldırması tarihin akışını değiştirecek olaylardan bir tanesi. Bu durum kontrol edilemez noktaya gidebilir, tüm ülkeleri etkileyebilir.
Soğuk savaş yıllarında Amerika ve Sovyetler arasındaki soğuk savaş tüm dünyayı etkisi altına almıştı. Amerika kapitalizmi Sovyetler ise sosyalizmi savunuyordu. 1991’de Sovyetlerin dağılması ile birlikte Ukrayna dahil birçok ülke bağımsızlığını ilan etmişti. Sovyetlerin yeni adı ise Rusya Federasyonu olmuştu.
Amerika soğuk savaş yıllarında ve sonrasında toprak işgal etme yoluna gitmedi, şirketleri vesilesiyle etkili olduğu ülkelerin gelirlerini kendisine bağladı. Önemli petrol ve doğalgaz madenlerini, büyük ihalelerle devletlerin harcamalarının önemli bir bölümünü hâkimiyeti altına aldı. Ekonomik tetikçiler, istirahat oyunları ve devşirdiği adamları vesilesiyle kendisine bağlı yönetimleri iş başına getirdi. Afganistan ve Irak gibi devlet geleneği olmayan ülkeler dışında hiçbir askeri girişimde bulunmadı.
Rusya ise askeri güç ile hükmetti. Şirketleşmeye karşı olan sistemi ile güçlü devlet fakir halk sistemini yaşattı. Bugün de güçlendiğini hissederek fiili savaşa girişti. Kimsenin beklemediği biçimde Ukrayna’yı yoğun askeri çıkartma yaptı.
Savaşın ilk günlerinde Rusya yoğun hava harekâtı ile Ukrayna’nın önemli askeri bölgelerini etkisiz hale getirdi. Ukrayna’ya doğudan, kuzeyden ve güneyden saldırdı. 24 saat dolmadan başkentin etrafına ordusunu yığmayı başardı.
Rusya’nın hızlı ilerlediğini gören dünya Rusya’dan askeri olarak korktu, karşısına çıkmaya cesaret etmedi. Ayrıca savaşın bittiğini düşündü. Yapılan açıklamalarda sadece ekonomik yaptırımlardan söz edildi. Ancak Ukrayna’nın direnmesi halka silah dağıtılması ile olaylar farklı bir boyuta evrildi. Rusya’nın ilk 24 saatteki hızı kırıldı, şehirlere girerken dirençle karşılaştı. Bunu gören batı Ukrayna’ya şehir savaşlarında kullanılacak askeri yardım kararı aldı.
Bitti denilen savaş bitmedi. Olaylar uzadıkça Rusya’nın kayıpları artmaya başladı. Eğer böyle devam ederse atılan her merminin maliyeti olduğunu düşünürsek hem savaş maliyeti hem de ekonomik yaptırımlar ile Rusya’nın ekonomisi zayıflayacak. Halk ayaklanması dahil zor zamanlar Rusya’yı bekliyor olabilir.
Eğer bu olaylar sonucu Rusya kısa sürede savaşı sonlandırır ve kendisine bağlı yönetimi işbaşına getirirse Çin-Rusya’nın başını çektiği Asya ülkeleri Amerika-Avrupa ülkelerinin tek elini kırmış olacak.
Savaş uzarsa bunun Avrupa’ya da maliyeti çok olur. En önemlisi üç günde yüz bini aşan mülteci akımlarının sayısı artar ve Suriye’de bizim yaşadığımız sorunları yaşamaya başlar.
Ayrıca Rusya’dan Avrupa’ya Ukrayna üzerinden gelen doğalgazın güvenliği tehlikeye girer. Maliyetler ciddi anlamda artar. Rusya’nın operasyon yaptığı ilk gün Avrupa’da doğalgaza %35 zam gelmişti.
Türkiye de bu savaştan ciddi zarar görebilir. NATO Karadeniz’e savaş gemisi çıkarmak isteyebilir, Möntro gereği buna izin veremeyiz ancak Amerika Möntro imzalandığında NATO yoktu diyerek üzerimizde baskıyı artırıp Rusya ile sıkıntılı süreç yaşamamıza neden olabilir. Bir NATO ülkesi olarak ve Rusya ile yakın ilişkilere sahip bir ülke olarak aşağı tükürsek sakal yukarı tükürsek bıyık konumuna düşebiliriz.
Ukrayna’daki savaş ilk günden oldukça yıkıcı oldu. İnsanlar sığınaklarda uyumaya başladı. Bankamatiklerde, marketlerde ve petrol ofisleri önünde uzun kuyruklar oluştu. Başkent bile hayalet şehre döndü adeta.
Güneyimizdeki iç savaş bizi zaten fazlasıyla yordu. Şimdi de kuzeyimizde savaşla karşı karşıyayız. Türkiye’nin çok ince bir diplomasi yürüterek bu savaşı en az hasarla atlatması gerekiyor. Ancak bunu yapmak da oldukça zor.