Amerika’nın PKK ile başarısızlığa uğraması, terörü Türkiye topraklarından Suriye ve Irak topraklarına çıkarmak zorunda kalmasına neden oldu. Irak için Barzani’yi kullanarak bağımsızlık referandumunu hayata geçirdi. Suriye içinse PYD’ye dört bin sekiz yüz tır dolusu yardım göndererek Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istedi.
Cerablus ve El Bab operasyonları ile terör koridoru oluşmasına ket vurmuştuk. Ardından gelen bağımsızlık referandumunu da İran, Suriye rejimi ve Irak merkezi yönetimi ile bir araya gelerek püskürtmeyi başarmıştık. Irak ve Suriye’de birlik sağlanarak Türkiye’ye karşı güçlü bir düşmanın oluşmasına ilk etapta son verdik. Ancak sınırımızda hâlâ ciddi bir tehdit varlığı devam ediyordu.
İdlip operasyonunu gerçekleştirerek Afrin’in dört tarafını da kuşatmayı başardık. Şimdi de Afrin’deki yüklü PYD yığınaklarını defederek hedefi Münbiç’e çevirmeyi ve orta vadede Fırat’ın batısındaki tüm PYD varlığına son vermeyi hedefliyoruz.
SADDAM ÖRNEĞİNE İLİŞKİN
Saddam’ın Kuveyt’e girmesine yeşil ışık yakan Amerika, Kuveyt’e girdikten sonra, sen insan haklarını ihlal ediyorsun, diyerek sert tepki göstermiş ve Irak’a fiziki müdahalede bulunmuştu. Şimdi de Amerika Afrin’e girmemize ses çıkarmadı, bize de ciddi yaptırımlar uygulayacak türünde eleştiriler var…
Şunu söylemek isterim ki, Saddam Kuveyt’e girdiği zaman dünya petrollerinin yüzde 25’ine hükmeder olmuştu. Amerika gibi büyük bir ülke kendi güdümündeki hiçbir ülkenin böylesi devasa güce ulaşmasını istemez ve bunu engellemek için elinden geleni yapar. Ayrıca 1903 yılında Irak petrolleri ile ilgili anlaşma sonucunda İngiltere ve Amerika yüz yıllık bir anlaşma ile gelirleri kendi ülkelerine akıtmayı başarmıştı. Dolayısıyla 2003 yılında Amerika’nın Irak’a girmesi sürpriz olmadı, ayrıca Amerika Türkiye’nin Afrin’e girmesine hiçbir zaman canı gönülden evet demedi. Sadece ağız ucuyla evet demek zorunda kaldı, kısa bir süre sonra çark etmeye başladı.
ÇANAKKALE MİSALİ
Zeytin dalı Harekâtı başladı. Mehmetçik dua ve tekbirlerle Afrin’e uğurlandı.’Söz konusu vatansa gerisi teferruattır, ruhu 15 Temmuz’dan sonra tekrardan gönülden hissedildi.
Mehmetçik arzulu ve heyecanlı biçimde canını dahi vermekten kaçınmadan yola çıkarken ellerde Fetih sureleri, dillerde dualar ile aynı duygunun 80 milyonun tamamında hissedildiğini görüyoruz.
Savaşan Mehmetçiklerimizin sırayla namaz kılmaları, ailemiz bizi beklemesin demeleri, kızıl elmayı dile getirmeleri, vatanın bölünmeyeceğini vurgulamaları yıllar boyunca tarih kitaplarında okuduğumuz Çanakkale ruhunun tekrardan canlandığını, kardeşlik duygusunun eskisi gibi hissedildiğini bizlere gösteriyor.
FETÖ’nün basın ve yayın organlarına darbe vurulması, PKK’nın sözcülerinin teker teker evlerinden toplatılması, sosyal medyadan bölücülük yapan herkesin devletin kudretli yüzü ile tanışması ülkedeki ayrılıkçı havanın oluşmasını engelleyen en önemli adımlar oldu. Afrin’e girmeyelim türünde tepkiler gelmiş olsa da ilk etapta cılız bir ses olarak kaldı ve devlet-millet birlikteliğinin oluşmasının önüne geçemedi.