Metnini çok duymuştum, gittiğimde de ona aşık oldum. Hitler’in bile dokunmaya kıyamadığı Çekya’nın başkenti Avrupa’nın görkemli şehri Prag. Evet Hitler’in bile dedim çünkü Prag işgal edildikten sonra Hitler bu görkemli şehri bozmamış böylelikle orta çağdan korunarak gelmiş…
Orta Avrupa‘nın en dikkat çekici şehirlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Sokaklarında dolaşırken adeta bir zaman makinesinde gibi hissettiren bu özel şehre bizim gibi Aralık ayında giderseniz Christmas pazarlarında geleneksel lezzetli yemeklerin tadına doyasıya bakabilirsiniz.
Kasım ayının son haftası başlayan yılbaşına kadar her şehrin birden çok noktasında Christmas pazarları kuruluyor. Bu pazarlar tüm gün soğuk, kar, kış demeden durmaksızın gece yarılarına kadar dolup taşıyor. Birbirinden güzel geleneksel mutfaklarına ait lezzetler her yıl burada yerini alırken minik organizasyonlar da bu soğuk havada içimizi ısıtmaya yetti…
Yeni yıl için hazırlanmış devasa çam ağacı altında fotoğraf çekinmek için binlerce kişi sıraya giriyor. Bizde girdik sıraya hiç kaçırır mıyız.
Tarihi Meydan, kentin birçok tarihi yapısını barındıran bir bölge. Mimarisiyle büyüleyen binaların yanı sıra çok sayıda restoran, mağaza ve galeri yer alıyor. Meydan bir yanıyla Prag’ın en ünlü yapılarına ev sahipliği yaparken, diğer yandan açılan restoranlar ve mağazalar da günümüz modern Prag’ını yansıtıyor…. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığınız bir meydan.
Prag’da görülmesi gereken yerler listesinde ilk sıralarda yer alan ve en gösterişli yapısı olan Aziz Vitus Katedrali, herkesi kendine hayran bırakan bir mimariye sahip. Dış cephesinde ince ve detaylı çalışmalar üzerinde kötü ruhları ve şeytanı temsil eden garip biraz da ürpertici heykeller bulunuyor.
Prag’a gelip “Dans Eden Ev”i göremeyen yoktur herhalde.. Ünlü dans çifti Fred ve Ginger‘ın ismiyle de anılan “Dans Eden Ev”, turistlerin en çok geldiği yerler arasında yer alıyor…
Burada birbirinden farklı pozlar vererek bol bol fotoğraf çekilebilirsiniz.
Muhteşem tarihi yapılardan biri…1440 tarihinde inşa edilen “Astronomik Saat Kulesi”, Orta Çağ döneminin en değerli eserlerinden biri. Dünyanın en eski üçüncü astronomik saati olan bu şahane eser, 3 kısımdan oluşuyor.
İlk kısımda; ölümü, aç gözlülüğü, sefayı ve kibri yansıtan 4 heykel bulunuyor. İkinci kısımda; zaman ve güneş ile ayın hareketlerini ifade eden bir mekanizma yer alıyor. Saatin üçüncü kısmında ise; tarih ve burçlar varmış.
Prag’ın en önemli sembollerinden biri olan 516 metre uzunluğundaki “Charles Köprüsü”, 15. Yüzyılda inşa edilmiş. Barok mimarinin izlerini taşıyan köprünün etrafında yaklaşık 30 adet heykel bulunuyor.
“Charles Köprüsü”, Vltava Nehri üzerine kurulmuş, Prag’ın en güzel ve tarihi köprüsü. Köprünün üzerinden muazzam bir manzara sizleri karşılıyor…
Buraya kadar geldik biraz da sanat derseniz kesinlikle ‘Evet’ derim… Muhteşem görkemli bir opera salonu düşünün sanki bir filmden bir kesit izliyormuşcasına adeta büyülü atmosfere kendinizi kaptırıyorsunuz… Sanatçılar performansları ve atmosfer hepsi bir araya gelince bambaşka bir dünyanın içinde buluyor insan kendini…
Prag ülkemize 2.30 saat uzaklıkta ve diğer Avrupa ülkelerine göre daha hesaplı. Görülebilecek gezilebilecek yeri de bir hayli fazla… Bence mutlaka bir rota buraya çizin.