Olay Gazetesi Bursa

Memleket insanları (2)

Şehit Kokusu İstanbul, Fatih’te çarşaf ve parfüm satan “Selam Çarşaf” isimli firmanın “şehit kokusu” adıyla ürettiği parfümü pazarlamaya başlaması üzerine, sosyal medyadan tepki yağdı. Tanıtım yapan kişi videoda şunları söylüyor: “Size 6 farklı kokudan bahsedeceğiz, Şehit kokusu, Mevlana, Bedir, Payitaht, Kaşmir ve Misk.” Gelen tepkiler üzerine satıcı bir video daha yayınlanarak “Ben Türk Milliyetçisi olduğum […]

Şehit Kokusu

İstanbul, Fatih’te çarşaf ve parfüm satan “Selam Çarşaf” isimli firmanın “şehit kokusu” adıyla ürettiği parfümü pazarlamaya başlaması üzerine, sosyal medyadan tepki yağdı.

Tanıtım yapan kişi videoda şunları söylüyor: “Size 6 farklı kokudan bahsedeceğiz, Şehit kokusu, Mevlana, Bedir, Payitaht, Kaşmir ve Misk.”

Gelen tepkiler üzerine satıcı bir video daha yayınlanarak “Ben Türk Milliyetçisi olduğum için hep Türkçe isimler kullanıyorum. Davidoff koysaydım adını rahatsız olmayacaklardı ama işte Türk isimler koyduğum için rahatsız oldular” dedi.

Ne oldu bu insanlara?

Dini – imanı para mı oldu?

Ne değer bıraktılar ne de kutsala saygı…

Ah!.. Bu vatan için canını verip şehit olanlar… Keşke bi dirilip baksanız “şehit” sözcüğünün neler için kullanıldığına.

Adana’nın Ağası

Çukurova…

Verimli topraklarıyla, yılda iki hatta üç ürün hasadı yapılmasıyla, Türkiye’nin en bilinen, en kıymetli tarım bölgesidir.

Çukurova üzerine çok efsaneler anlatılır. Hikâyelere konu olmuştur. Romanlar yazılmıştır üzerine. Sayısız filmler çekilmiştir.

Adana’dan şairler, yazarlar, çokça sinema oyuncuları çıktı.

Artık geride kalsa da Adana en çok “Toprak Ağaları” ile meşhur olmuştur.

Böyle zengin bir kentte, 2021-2023’te Adana Demirspor’da teknik direktörlük yapan (bugün de A Milli Futbol Takımı hocası) Vincenzo Montella, 36 milyon 479 bin lira vergi ödeyerek, Sabancı ailesi ile Sasa’nın patronlarını geride bıraktı.

Cemal Enginyurt

CHP listesinden meclise giren, Demokrat Parti İstanbul Milletvekili.

Renkli bir kişilik. Epey çalışkan biri, milletvekilliğinin tam olarak hakkını verenlerden.

Bence tek başına en etkili muhalefeti yapıyor.

Son eylemi de takdire şayan. Polonez gıda fabrikasında çalışırken Tek Gıda İş Sendikası’na üye olduktan sonra işten çıkarılan 146 işçinin direnişine destek olmak amacıyla yanlarına gitti.

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil’le birlikte işçilerin yanından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenip “Recep Abi, 45 yıllık ülkücü Cemal’e komünistlerle birlikte eylem yapar hale getirdin. Direne direne kazanacağız!” dedi…

Özgün bir kişilik. Yorulmadan, yılmadan, bıkmadan “yanlışa” “yanlış!” diye bağırmaktan geri durmuyor.

Mazlumlar bizi bekliyor

Bugün Türkiye’nin en “baba adam”ı Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’dir. Şu söylediklerini okuyunca siz de bana katılacaksınız. Trabzon’da 1 Eylül günü düzenlediği basın toplantısına “Dünyadaki mazlumlar Türkiye’nin yolunu bekliyor” sözleriyle başladı. Devamında “Filistin ve Gazze’deki mazlumlar, masumlar Türkiye’nin yolunu gözlüyor. Doğu Türkistan’dakiler, Kafkaslar’ da hâlâ boyunduruk altında olan Türk devletleri ve Türk toplulukları, Kırım’dakiler, Balkanlar’dakiler, Türkmeneli’ndekiler Türkiye’nin yolunu gözlüyor.”

Sadece bu saydıkları değil, daha da var: “Başta Türk ve İslam dünyası olmak üzere yeryüzünde ne kadar mazlum ve zalimlerin çizmesi altında ezilen insan ve millet varsa Türkiye’yi bekliyorlar. Bunun için Türkiye güçlü olmak zorunda. Türkiye büyük olmak zorunda. Türkiye yeni zaferlere hazırlıklı olmak zorundadır” diyor.

Destici, ne yiyor ne içiyor bilmiyorum.

Umarım Destici, mazlum dediği insan ve ulusları çok bekletmez iktidar ortağı olarak. Bu saydıkları, onun söylediklerinden haberli değildir herhalde. Bunları okuyup bir de umutlanırlarsa, işte o zaman Türkiye’nin halini düşünemiyorum.

Tuğçe Kazaz ve Ahmet Davutoğlu

Çok duyarlı, çok renkli ve enerjisi hiç eksilmeyen bir yurttaşımız Tuğçe Kazaz. Zaman zaman gelgitler yaşıyor ama kusuruna bakmayacağız.

Bu kez şöyle güzel söz etmiş: “Cumhurbaşkanım izin versin İsrail’i komple alırım…”

Çok yaman kız. Alır mı alır… Ama İsrail’i mi başka yeri mi onda tereddüdüm var. Çünkü coğrafya bilgisinden endişeliyim.

Memleket siyasetinin stratejik derinlik hesabının ustası Ahmet Davutoğlu, İsrail’in Lübnan’ı bombalaması üzerine, “Eğer görevde olsaydım hemen Beyrut’a inerdim” demiş.

İyi ki görevde değil. Görevdeyken Şam’a gideceğim Cuma namazı kılacağım dedin, bu sözlerin on yıldan fazla zamandır, Suriye’yi de, Türkiye’yi de içinden çıkılmaz duruma soktu. Suriyeliler, Lübnanlılar kadar şanslı değilmiş.

Davutoğlu, AKP Genel Başkanı olduktan sonra seçim müziği olarak meşhur “Kiziroğlu Mustafa Bey” türküsünü “Kim kim Davutoğlu Ahmet Hoca” diye uyarlatmıştı, unutmamışım.

Şimdi söyleyin; Tuğçe Kazaz’la Ahmet Davutoğlu arasındaki fark nedir?

Gamze Akkuş İlgezdi

CHP’nin İstanbul Milletvekili. Sanırım 3. dönemdir seçiliyor. Seçiliyor dediğime bakmayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kontenjanından listeye konulup, seçmenin önüne getirilen isimlerden biri.

İki konuda gazetelerde haberi yayımlandı. Pek haber olmasa da milletvekilliğinin hatırına konmuş gibi geldi bana. İlki, mülakat üzerine, şöyle diyor: “Düşük yazılı puanı olanlar yüksek mülakat puanları ile atandı. Tüm çabamıza rağmen iktidar yanlışında ısrar ediyor. Mülakat yüzünden ülkemizin pırıl pırıl gençleri haksızlığa uğruyor, neden sesiniz çıkmıyor? Cumhuriyet Halk partisi olarak hep söylüyoruz. İktidara geldiğimizde mülakatı kaldıracak, yazılı sınava göre atama yapmak ilk yapacağımız işlerden olacak.”

Sayın İlgezdi ve bazı CHP’liler bu hep söylüyor, sadece söylüyorlar. Demek ki söylemekle olmuyor, değerli vekilim.

Yurttaşın tahammülü kalmadı.

İktidara gelin artık!

Ne zaman geleceksiniz? Üç dönemden beri mecliste olduğunuza göre bunun bir yolunu bulmuş olmalısınız.

İlgezdi’nin değindiği ikinci konu, Cumhurbaşkanı’nın gezilerinde çocuklara dağıttığı oyuncalarla ilgili. Oyuncakların ne kadar zamlandığı üzere değişik bir anlatım tarzı benimsemiş. “Erdoğan’ın çocuklara dağıttığı arabalar 6 ay önce 315 liraydı şimdi 650 lira oldu. Dar gelirli ve emekli vatandaş artık çocuğuna, torununa oyuncak da alamıyor” dedi.

Meclise girmeden önce gayet makul olan bazı insanlar oraya girince değişiyorlar, bunu anlamak kolay değil… İlgezdi’ye hatırlatmak gerek. Sözünü ettiğin dar gelirli ve emekliler zamlanmadan önce de oyuncak alamıyorlardı çocuklarına. İnsanlar, gıda ve ekmek derdinde, sen oyuncaktan bahsediyorsun. Bu mudur vatandaşın acil sorunu?

İktidara gelmeyi böyle mi düşünüyorsun? 22 yıldır, bırak iktidarı, etkin bir çoğunluk olacak, muhalefet olacak sayıya ulaşamıyor olmanız sizin bu tür yaklaşımınızdan olamaz mı?

Şarap Fiyatı

Ekonomi yazarı Vahap Munyar’ın köşesine taşıdığı haber şöyle: Ünlü bir şarap firmasının kurucusu Zafer Elliatı, eşiyle birlikte bir yemeğe gider. Yemekte içtikleri şarap için 3 bin 300 lira öder. Ertesi gün çalışanlarından bilgi alan ünlü iş insanı, şarabı o restorana 260 liraya verdiklerini şaşkınlıkla öğrenir.

Bırakın yabancı turisti, yerlinin bile gelmemesi doğal değil mi?

Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal

Sabah gazetesi, Aslı Baykal ne söylese haber yapmaktan geri durmuyor. Son haber şöyle: “Ortalıkta ana muhalefet kalmadığına göre bari ülkemizin doğalgaz yolculuğuna bakalım.”

İnanın bu cümlede bir mana bulamadım. Ana muhalefetle doğalgaz yolculuğunun alakasını Aslı Baykal hangi kafayla kurdu anlamak güç. Devam ediyor: “Algı operasyonuna güzel bir örnek olarak incelenebilecek, iç dış kaynaklı çok büyük saldırılara maruz kalan ve sonunda görevinden ayrılan Berat Albayrak, Türkiye’nin önüne çok büyük bir yol açtı” diyor.

İnanın Aslı Hanım’ın bu tespitinden çok etkilendim. Berat Albayrak’ın kendisi bile durumunu bu kadar stratejik anlatamazdı.

Para ve İtibar

Fatih Terim, Seçil Erzan skandalıyla ilgili ısrarla kandırıldığını, güveninin kullanıldığını söyleyerek Denizbank’ın genel müdürü Hakan Ateş’i suçluyor. “Adım kullanarak, Denizbank’ın üzerine set çekmeye çalışılıyor. Ben banka müdürüne güvendim. Biri paramı diğeri itibarımı kullandı, kullanmaya da devam ediyor” diye konuştu.

İki şeyi taşımak çok zordur. Fatih Terim’de bir insanın taşıyamayacağı kadar çok para, hak ettiğinden fazla itibar var. İkisini de taşıyamayınca böyle dramatik durumlar ortaya çıkıyor ne yazık ki!..

Davacının şaşkını derdini mübaşire anlatırmış

Paris Olimpiyatları’na büyük bir beklentiyle giden Türk Olimpiyat Milli Takımı son 40 yılın en başarısız sonuçlarıyla hayal kırıklığı yarattı. 101 sporcumuzdan hiçbiri altın madalya alamadı. Yarışlara katılan 80 ülke arasında 64. olduk.

Bu tabloya Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Maalesef aldığımız netice parlak değil. Gürcistan’dan, Özbekistan’dan, Kazakistan’dan, Azerbaycan’dan onların başarısı bizim başarımızdır ama geride kalmak Türkiye’ye yakıştı mı? Eksikler neyse tartışılmalı, kimsenin gözünün yaşına da bakılmamalı. Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan başlayarak olimpiyat hazırlıklarını kim yapmışsa, kim neyi eksik bırakmışsa, bütün bir olimpiyat süresince İstiklal Marşımızı bir kere bile dinleme onurunu bu aziz millete yaşatmamışlar mutlaka hesaba çekilmeli” dedi.

Bizim siyasetçilerimizi çoğu zaman anlamakta güçlük çekiyorum. İnsan önce kendinden başlamalı. Bugüne kadar hangi alanda hangi başarıyı gösterdin de, böyle bir şeyi söyleme hakkını kendinde görüyorsun?

Bu aziz millet, İstiklal Marşı’nı bir kez bile dinleyemiyorsa, yalnızca o takımı hazırlayanlar değil kabahatli olan… Asıl kabahatin büyüğünün kimde olduğu belli değil mi?