Zaman zaman TV’de olsun, gazetelerde olsun trenlerde, belediye otobüslerinde yaşanan tatsız olaylar dikkatimizi çekiyor. Kimisinde olay bir sebepten iki yolcu arasında çıkıyor, iş bağırıp çağırmaya, yumruklaşmaya gidiyor. Kimisinde olay bir yolcuyla yine bir sebepten şoför arasında geçiyor, yolcunun şoföre saldırdığını, araya başka bir yolcunun girdiğini otobüs kamerasından izliyoruz. Kimisindeyse açık bırakılan kapıdan düşen bir yolcunun hastahaneye kaldırıldığını, daha sonra öldüğünü öğreniyoruz. Tabii ki bunlar hoş olmayan şeyler…
Benim de bir belediye otobüsünde tanık olduğum bir olay var. Bu olaya 2012 yılı Şubat ayında bir günde tanık oldum. Bursa Çekirge meydanındaki durakta Beşevler’e gidecek bir otobüs bekliyordum. Bekleyenler arasında yüzü insanı korkutan, sakalı üç dört günlük, esmer, şişman bir adam da vardı. Görüntüsü bende ilkin “insanlıktan çıkmış bir adam” imgesi uyandırdı. İçimden “İnşallah bineceğim otobüse binmez, başka birine biner” diye bir düşünce de geçti. Hatta “Bu adam parasını verdikten sonra bir fahişe ile yatar. O fahişe buna beş dakika bile olsa nasıl tahammül eder, midesi bulanmaz mı?” diye bir soru bile kafama takıldı.
Gözüm ikide bir bekleyenler arasında hep ondaydı. Her bakışımda farklı bir şey yakalıyordum. Örneğin kıyafetinin yüzü kadar kötü olmadığını bu arada farkettim. Sırtında açık kahverengi bir mont vardı, ayakkabısı da kötü değildi. Otobüse binip binmeme konusunda kararsız görünüyordu, bir ara duraktan ayrılır gibi yaptı sonra geri döndü.
Çok geçmeden beklediğim otobüslerden bir olan 6K1 geldi. Ben bindim, o şoföre bir şey sordu. İçimden “Keşke otobüse binmese!” dedim. Şoförden aldığı yanıttan sonra o da otobüse bindi. İçerdeyse bu kez sanki adam üzerime çökecekmiş gibi bir hisse kapıldım. Ancak tekli koltukta oturan bir genç yerini ona verince rahatladım. Ayakta kalması sanki benim için bir tehlike oluşturuyordu.
Sonraki duraklarda binenlerin perdelemesiyle adamın görüş alanımın dışına çıkmasının üstünden sadece yirmi saniye geçmişti ki birden otobüse yeni binen bir kadın “Aaa, adam bayılıyor, şoför bey durdurun otobüsü!” diye sesini yükseltti. Bir iki kişi hemen oturma pozisyonundan düşme pozisyonuna girmek üzere olan adama yardım elini uzattı. Adam hırıltı içinde “Su…su!” deyince iki öğrenci kız derhal çantalarından su şişeleri çıkardılar ve yardım eden kişilere uzattılar. Yardım edenlerden biri suyu adamın yüzüne çarptı, bir iki saniye içinde yüzü insanı korkutan adam kendine gelmeye başladı. Bir iki yudum da içince daha çok kendine geldi. Yardım edenlerden diğeri herhalde ferahlasın diye suyu bu kez adamın gözlerine doğru serpti. Adam buna tepki gösterdi, “Ne yapıyorsun, daha dün katarakt ameliyatı oldum!” dedi. Bunun üzerine adama daha dikkatli baktım. Yüze korkutucu bir görüntü vermede iki gözün de payı vardı, bunu hemen farkettim. Çünkü ameliyatlı göz kadar diğer göz de bir tuhaftı.
Bayılmasına bir açıklama getirmek istercesine “İçim bayıldı” dedi. Bir kadın “Seni hastaneye götürelim mi?” diye sordu, adam “Daha dün hastaneden çıktım ki” dedi. Bir başkası geçmekte olduğumuz Harran Kebapçısı’nı göstererek “Bak burda kebapçı var, in orda ye bir şeyler!” diye araya girdi. Adam “Çorba yedim ama açlığımı gidermedi demek” dedi. Orta yaşlı bir adam naylon torbadaki bir kutudan ne olduğunu bilmediğim bir şeyleri ona uzattı, “Ye bunları!” dedi. Adam onları ağzına atıp yedikçe kendini daha iyi hissetmeye başladı. Ben de çıkarıp yirmi lira uzattım. “Allah razı olsun” dedi adam mahçup bir ifadeyle. O sırada ben de ineceğim durağa yaklaştığımı gördüm, yerimden kapıya doğru ilerledim ve indim. Yolda itiraf etmeliyim ki adam hakkında baştaki olumsuz düşüncelerimden dolayı biraz rahatsızlık da hissettim…
Yukardaki kötü olayların tersine otobüslerde gerek şoförün gerek bir veya birden çok yolcunun gösterdikleri yardımseverlik, iyilik türü olaylar da yaşanıyor ve bunlara aslında kötü örneklerden daha çok rastlanıyor. Ama ne var ki TV ve gazetelerde kötü örnekler daha çok kendilerine yer buluyor…