Geçenlerde elektronik postamıza Furkan Köse isimli, nezaket kurallarından nasibini alamamış bir okurdan ileti düştü.
Belli ki, kentin sözde solumsu aydınlarından.
Cumhuriyet dönemi yapısı diye Cemal Nadir Caddesi üzerindeki Merkez Bankası’nın o çirkin eski beton kütlesinin yıkımına karşı dururken, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ecdadın eserlerini ortaya çıkarma çabalarını desteleyen yazılarımızı da ‘vasat’ bulduğunu belirtmiş.
Okurdur, herkesin yazdıklarımıza tam not verecek ya da görüşlerimize katılacak hâli yok.
Böyle bir beklenti içerisinde de değiliz.
Buna saygı duyarız ama, arkadaş kullandığımız ‘ecdat’ ifadesinden de rahatsız olmuş. ‘Ecdat ecdat diye zırvaladığımızı’ yazmış.
Demek ki, geçmişinden, atalarından, soyundan da utanıyor bu zat.
Bursa’nın sadece Osmanlı eserlerinden değil, Bizans ve Cumhuriyet dönemi yapılarından da oluştuğuna dem vurmuş.
Buna bir itirazımız yok, olamaz da.
Fakat, Cumhuriyet dönemi yapısı ya da bunu falan ünlü mimar çizdi veya filan sanat akımından etkinlenmiş diyerek ecdadın eserlerini perdeleyen çirkinlikleri eleştirmeyecek değiliz.
Tarihi Hanlar Bölgesi’ni açığa vurma projesinde sadece iki binanın yıkılmasıyla ortaya çıkan görüntü gerçekten Bursa’nın tarihi ve turizmi adına
Yıkımlar sürecek, tarih tümüyle ortaya çıkacak.
Yıkılan Kızılay ve Merkez Bankası binalarının geçmişte Ulucami’yi ve tarihi çarşıları, hanları nasıl perdelediği net biçimde görülüyor.
Keşke o okur da bu pencereden Ulucami’ye, hanlara, çarşıya, yamaçlardaki Bizans kalıntılarına bir bakabilse.
Aşağıdaki ilk fotoğraf, geçmişte Bursa’nın tarihine nasıl imar ve mimari açıdan ihanet edildiğini göstermiyor mu?
Yıkılan binalarla hem Osmanlı hem Bizans dönemi kalıntıları her iki açıdan da görülmeye başlanmış.
Şunu vurgulamak isteriz.
Bursa’nın tüm belediye başkanlarının hayata geçirmek istediği bu projeyi başlatmak AK Partili Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a kısmet olmuştur.
Umarız, tamamlamak da nasip olur.
Koruma Kurulu niye sessiz?
Bir şeye daha değinmek isteriz.
Hazır Merkez Bankası binası yıkıldı. Sessizliğini koruyan Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu o yapının tescilini kaldırmalıdır.
Geçenlerde vurguladık.
Kurul, bunu acilen gündemine almalı, statik açıdan riskli olduğu için yıkılan o heyulanın yerine yeniden, aynısının yapımına izin verecek tescil kararını kaldırmalıdır.
Büyükşehir Belediyesi’nin ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çabaları bu kararla desteklenmelidir.
Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun Bursalı Başkanı Hayrettin Eldemir’in bu kente ve ecdadın eserlerinin ortaya çıkarılmasına konuyu gündeme alarak ve tescil kararını iptal ederek katkı yapacağını umuyoruz.
Bakanlık ve Büyükşehir Belediyesi Çarşıbaşı Projesi’ni hayata geçirdikten sonra Merkez Bankası aynı arsa üzerine yeniden bina yapım kararı alırsa bütün çabalar boşa çıkacaktır.
Hemen altındaki AVM eklentisinin yıkılması konusunda da Başkan Aktaş’ın çabalarının sürdüğünü biliyoruz.
Müjde de en kısa zamanda verilecektir.
Hekime bölücülük yakışır mı?
Türk Tabipler Birliği’nin başına seçilen şahıs ‘terör seviciliğinden’ sabıkalı bir isim.
Ne hazindir ki, o zat önünde Türk kelimesi geçen bir Hekim Birliği’nin başına getirildi.
Tek bir milliyetçi doktor da çıkıp, ‘bizi temsil edemezsin’ diye tepki koymadı.
Yayınladığı bildirilerle ülkede kaos çıkarma derdindeki TTB’nin başkanına anladığı dilden yanıtı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli verdi.
Bahçeli açık açık ‘terörizmi ve bölücülüğü savunduğu’ gerekçesiyle TTB’nin kapatılmasını önerdi.
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ile sorunu olan o başkan ve TTB’nin kapatılması mümkün mü bilmiyoruz ama balans ayarının şart olduğunu görüyoruz.
Nitekim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da rahatsızlığını dile getirdi.
Tıpkı Türkiye Barolar Birliği’ne yapıldığı gibi, ‘Çoklu Baro’ modelinin ‘Çoklu Tabipler Birliği’ için de kaçınılmaz olduğu ortada.
Hatta, bölücülük yapan diğer kimi odalar için de…
Hem adında Türk geçen bir kuruluşa başkanlık edip hem de ülkenin üniter yapısı ile derdi olanların ayrışması gerekiyor.
Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir.