Ülkemizi yasa boğan Kahramanmaraş depreminin yıkıcı etkisi 10 ilimizi afet bölgesine çevirirken, ülkede de olağanüstü bir dayanışma örneği sergileniyor. Hükümet 10 ilimizi üç aylığına olağanüstü hal bölgesi ilan etti.
Uzmanlar, bu denli büyük yıkıcı ekti bırakan ve binlerce yapının yerle bir olmasına yol açan depremin nedenlerini araştırırken, kurtarma çalışmalarının ardından bundan sonrası için de yapılması gerekenleri sıralıyorlar.
Dün konuştuğumuz Bursalı deneyimli inşaat mühendisleri, depremden kurtuluş reçetesi olarak, binaların en son yapı yönetmeliklerine uygun ve sağlam zeminler üzerine yapılmasında gösteriyorlar.
Mühendislerimiz ayrıca, yapılan tüm binaların tavisiz kontrollerinin sağlanmasını ve muhakkak sigorta ettirilmesi gerektiğinin de altını çiziyorlar.
Bursa’nın da deprem fayları üzerinde kurulu bir kent olduğuna dikkat çeken mühendislerimiz, muhakkak yapıların yenilenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğinin de altını çiziyorlar.
Küçükkayalar yaptığı açıklamada, “Ülkemiz daha kaç kez, ‘bu milat olsun’ dediğimiz deprem sonrası afet gerçeğini yaşayacak” diye sordu.
“Depremi değil ama afeti önlemek mümkün” diyen Küçükkayalar şöyle devam etti:
“Temel insan haklarından olan barınma hakkının tüm yurttaşlarımıza güvenli bir şekilde sunulabilmesi için depremi unutmama ve unutturmama ısrarımızı sürdürmeye güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar yasa yapıcıların, uygulayıcıların ve yöneticilerin görev ve sorumluluklarını hatırlatmaya kararlıyız.”
Başkan Küçükkayalar, Kentsel Dönüşüm Yasası’nın akılcı bir şekilde deprem odaklı revize edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Küçükkayalar son olarak, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’nın uygulamaya geçirilmesini istedi ve İMO Bursa Şubesi olarak da görev almaya da hazır olduklarını ekledi.
Bursa’nın yetkin odalarından İMO’nun son değerlendirmeleri yabana atılmamalı.
Mühendislik desteği almamış yapıların, ileride hepimiz için birer risk oluşturacağı unutulmamalı.
10 şehiri yeniden ayağa kaldırmak
Türkiye tarihinin en büyük depreminin acılarını hafifletmek için şimdi kurtarma çalışmalarına ağırlık verdi. 10 şehrimiz de alt ve üstyapı neredeyse kullanılamaz halde. Buraları yeniden ayağa kaldırmak için büyük bir kaynağa ve yatırıma ihtiyaç var.
Türkiye Cumuhriyeti o güce sahip bir ülke.
Fakat, şimdi öncelikli yapılması gereken enkazdan yurttaşlarımızı olabildiğince sağ çıkarabilmek.
Sonrasında ise deprem gerçeği ve fay hatları göz önünde bulundurularak bu 10 şehrimizin ve ilçelerimizin yeniden inşaa edilmesi.
Uzun zaman alabilir ama planlamanın baştan doğru yapılması gerekiyor.
Bu konuda de en büyük görev yine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na düşüyor.
Son yıllarda başarılı projelerle ülkenin dört bir yanında güvenli yapılar inşaa eden Bakan Murat Kurum ve TOKİ’ye şimdi tekrar büyük sorumluluk düşecek.
Depreme dayanıklı yapılar inşaa etmek için artık tavizsiz bir uygulama kaçınılmaz görünüyor.
Yardım seferberliği
Türk halkının necip dayanışma ruhunu ortaya koyan bu yaklaşım Kahramanmaraş depremi ile bir kez daha kendini hissetirdi. Dün Bursa’da gözümüze çarpan dayanışmanın hemen her konuda sürmesi gerektiğinden yanayız.
Osmangazi ilçemizdeki Sakarya Mahallesi’nde de yurttaşlarımızın muhtarlığa teslim ettiği gıda, giysi vb. gibi yardım malzemeleri paketlenerek AFAD’a teslim edileceğini öğrendik. Bursa’daki derneklerimiz de hiç boş durmuyor. Üyelerinden ve vatandaşlardan gelen yardım malzemlelerini dayanıklı paketlere yerleştirerek AFAD’a teslim etmeye başladılar.
Ülkemizde bu çaplı büyük bir yardımlaşmanın dünyayın da ilgisini çektiğini düşünüyoruz.
Diğer yandan; İl ve İlçe Müftülüklerimiz de depremde yaşamlarını yitiren yurtaşlarımıza son görevlerini yapmak üzere din görevlilerini bölgeye sevk etti.
Görüldüğü gibi, her kurum kendi branşında deprem bölgesine yardıma koşuyor.