Bolu’nun CHP’li Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın ülke gündemine oturan deli saçması açıklama ve uygulamalarını izliyorsunuzdur.
Adam gün geçmiyor ki, ülke gündeminde konuşulmasın.
Faşist uygulamalarıyla ırkçılığı tavana vurduran bu isim Türkiye’de görülmemiş bir uygulamanın altına imza attı.
Suriyeli göçmenlere dönük nefret söylemlerini, dışlayıcı, ayrıştırıcı tutumunu sürdüren Başkan Özcan, Belediye Meclisi’nden çıkardığı kararla yabancılara su ve atıksu ücretlerini on kat pahalı almayı deniyor. Tabi bu saçma ve gayriyasal kararı Vali onaylarsa alacak.
Yetmiyor, Bolu’da bir tek Suriyeli bile görmek istemediğini söylüyor.
Bu zat geçenlerde çok çirkin bir davranış daha sergiledi. Çocuğu olmayan, mağdur başörtülü bir kadının kendisine gelerek, tüp bebek maliyetinin karşılanması konusunda yardım istemesini televizyon ekranlarından son derece ahlaksız bir üslupla gülerek anlattı. Bardağı da taşırdı.
Sözde çağdaş, sol tandanslı kadın örgütleri ve STK’lardan CHP’li Bolu Belediye Başkanı Özcan’ın yakışıksız söylemlerine dönük en ufak bir tepki duydunuz mu?
Ben duymadım.
Maddi durumu olmayan ve çocuk özlemi çeken bir kadının kendisine gelerek son derece insani talebini cinsellik çağrıştıracak şekilde televizyon ekranlarından anlatması bir belediye başkanına hiç yakışmadı. Tepkiler verildi. Ama bu zatın tepkiden anladığı, anlayacağı falan da yok.
Hoş, CHP’nin de ülkemizdeki Suriyelilere karşı sıcak bir yaklaşımı olduğu söylenemez ama pot üstüne pot kıran bu başkanın ülke yönetme iddiasındaki bir muhalefet partisine daha çok zarar vereceğini düşünüyoruz.
Dün CHP’nin MYK’sı, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın ‘uyarı’ amaçlı Disiplin Kurulu’na sevk edildiği duyurdu.
Uyaracaksanız buna ne gerek var. Açar telefonla söylersiniz. Demek ki, niyet Başkan Tanju’nun daha CHP’de kalmasından yana. İhraç istemiyle disipline sevk edilmediğine göre, ‘ırkçılığa’, faşistliğe devam edebilirsin ama açıklamalarına dikkat et denecek’ herhalde.
CHP bu ismi bünyesinden tutmaya, taşımaya devam ettiği müddetçe bakalım ileride daha ne gibi gaf ve uygulamalarıyla karşılaşacağız.
Özcan soruşturmayı bahane edip partisinden istifa eder mi?
Onu da zaman gösterecek.
Doğancı yarıya düştü Nilüfer’in 1/5’i azaldı
Karadeniz sel ve su baskınları yaşarken, coğrafyaları altüst eden, akarsu yataklarının rejimini değiştiren yağışlar bir türlü batıya gelemedi.
Türkiye yangın, sel ve su baskınlarıyla uğraşırken topraklarının büyük bölümünde de kuraklık söz konusu. Ne yazık ki, kuraklık tarımsal üretime de sekte vurdu. Bir çok üründe rekolte düştü. Suya hasret kalan topraklarda beklenen verim alınamadı. Göller, nehirler, akarsu yatakları kurudu.
Kuraklık sıkıntısı çeken kentlerimizden biri de Bursa.
Bursa’nın barajlarındaki içmesuyu da hızla tükeniyor.
Dün BUSKİ Genel Müdürlüğü’nün günlük aktardığı baraj doluluk oranlarına bakarken, Doğancı Selahattin Saygı Barajı’ndaki doluluğun neredeyse yarı yarıya indiği ve yüzde 52’ye düştüğünü görüyoruz
Keza, aynı havzadaki Nilüfer Barajı’nda doluluk da yüzde 82’lerde görünüyor.
Yani, iki barajda da hızlı bir düşüş söz konusu.
Elbette bir susuzluk tehlikesi yok deniyor ama yağışlar gelmez ve düşüş bu hızla devam ederse bunun olmayacağı da garanti değil.
Baraj havzasındaki hızlı azalmaya bakıp, tasarrufa yönelmekte fayda var.
Yollarda ilk gün yoğunluğu
Pandemi yüzünden 1,5 yıldır okullarından ve yüzyüze eğitimden uzak kalan öğrenciler de müthiş heyecan vardı. Ancak, yollarda da ilk gün trafik yoğunluğu göze çarptı.
Dün sabah saatlerinden özellikle Merinos-Acemler arasındaki trafik sürücülere zor anlar yaşattı.
Okullarına yetişme telaşı içindeki öğrenciler burada neredeyse tamamen duran ve çok ağır ilerleyen trafikte dakikalarca araç içinde kaldı. Servis aracı sürücülerinin ilk gün artan trafik yoğunluğu yüzünden okullara saatinde ulaşması sarktı.
Bu güzergah kadar okulların yoğun olduğu bölgelerde de trafik ve araç yoğunluğu yaşandı.
Yeni eğitim öğretim döneminin ilk gününün sevinci ve tatlı telaşı ile birlikte trafik sıkıntısına da katlanıldı.